Tsundoku Sendromu
Tsundoku, hiç okunmayan kitapların biriktirilmesidir. Tsundoku hastalığı olan bireyler okumak için kitap satın alıp, aldığı kitapları okumaz ve daha sonra evinde yerlerde, raflarda ve çeşitli mobilyalarda depolar. KAYNAK medicalpark.com.tr/tsundoku/hg-201.... Bir gün okuyacağımızı düşünerek ihtiyacımızdan fazla kitap almak ve bu kitapları okumadan üst üste yığmak tsundoku sendromuna yakalanmamıza neden olabilir. KAYNAK bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/kitaplar....
Selamm 3. hesabıma herkese hg Ana hesap = @ Zeynoxangel 2. Hesap = @ Zeynonuzz
Reklam
... sen sensizliği bilmiyorsun Bilemezsin ... Azap HG - Ninni
Onurlu bir dünya için hg 2024
Umutsuzluğa düşmek bir devrimciye yasaktır. Cellat elinde işkencede ölüme bir soluk kalmışken bile.. Yalnız yasak değil ayıptır da.. Çünkü devrimcinin kendisi, insanlığın yarını ve umududur. Bu bir kural, bir ilkedir.. Bu, namussuzluğun, alçaklığın egemen olmadığı, soylu, güzel ve onurlu bir dünya, bu temel ilke zerinde kurulur.. Ahmet Arif
Reklam
İnsanlık tarihinin en gizemli insanı.. Cevapsız soruların yazarı HG WELLS
Birkaç yıl önce dikkatimi çekmişti. Dünyada daha icadı bir yana çalışması dahi olmayan birçok alanda bilim kurgu romanları yazıyor.. Bugün hâlâ üzerinde askeri amaçlı çalışmalar yürütülen görünmezlik teknolojisinden bir asır önce görünmez adam bilim kurgu romanından tutun da kendi ülkesinin bile yarım asır sonra çalışma başlatmak için kolları sıvadığı uzay araştırmalarından yarım asırdan bile daha fazla bir süre varken "aydaki ilk insanlar" bilim kurgu romanını yazıyor.. Ve sıkı durun Albert Einstein'in insanlık tarihine geçen meşhur izafiyet teorisinden 10 yıl önce de zamanda yolculuk / zaman makinesi bilim kurgu romanını yazıyor.. Dikkatimi çeken konu şu.. Bilim kurgu.. Yani öyle edebi bir tasvir değil. Bilimsel gerçekliklerle ilgili ve insan türünün tamamının hayatını ilgilendiren, insanlık tarihindeki en büyük hadiselerle ilgili daha bisiklet icat edilmemişken denilecek zamanlarda böylesine bir şey matematiksel olarak imkansızlık dahilindedir. Ve hep söylerim yaşadığımız dünyada hiçbir tesadüfe yer yoktur. Albert Einstein bile daha izafiyet teorisini ileri süreceğini bilmiyorken ve hatta düşünmemişken, uzay insanlık için tamamen bir bilinmezlikken yapısı dahi bilinmiyorken, hakkında hiçbir araştırma yapılmamışken yarım asır öncesinden nasıl öngörüldü bütün bunlar? Elbette öngürülecek şeyler değil. En azından matematiksel olarak olasılıklar dışında cevapsız sorularımızdan birisi..
Karbonhidrat-Mutluluk-Depresyon İlişkisi…
“Long-term effects of provided low and high glycemic load low energy diets on mood and cognition” isimli makalede aksi yönde veriler mevcut. “Yüksek karbonhidratlı diyetlerin depresif semptomları azaltmak yerine arttırdığı görülmektedir..” “Düşük glisemik yük (LG) ve yüksek glisemik yük (HG) enerjisi kısıtlı diyetlerin, tüm yiyeceklerin sağlandığı 6 aylık randomize kontrollü bir çalışma sırasında ruh hali ve bilişsel performans üzerindeki etkilerini değerlendirdik. Denekler 42 sağlıklı aşırı kilolu yetişkindi. Ruh hali, Ruh Hali Durumları Profili (POMS) anketi kullanılarak değerlendirildi. POMS'nin depresyon alt ölçeği için LG'ye kıyasla HG diyeti grubunda zamanla kötüleşen ruh hali sonucu gözlendi.” Ayrica "Subjective mood and energy levels of healthy weight and overweight/obese healthy adults on high-and low-glycemic load experimental diets" (Kara L Breymeyer et al. Appetite. 2016.) isimli makalede de “Sonuç olarak, yüksek glisemik yüklü bir diyet, özellikle fazla kilolu/obez, ancak diğer açılardan sağlıklı yetişkinlerde, düşük glisemik yüklü diyete kıyasla daha yüksek depresyon belirtileri, toplam duygudurum bozukluğu ve yorgunluk ile ilişkilendirildi.” şeklinde değerlendirilmiş.