Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her
Theatre
(çiçek pasajında peynir) onun beyazlarını diledim, bir yıldızdan kopup gelmiş gibiydi ------eeeeee! yani atma. ------abartıyı çok seviyor bu şehir. bir duman aldı moskof! pislik!
Reklam
Bir öfkeyle numaramı değiştirdim bir gün, o zamana kadar aramadın belki o zamandan sonra da hiç aramadın. Her gün 1 fotoğrafını sildim aylar sürdü,seni hatırlatan her şeyin yeni yeri çöp oldu, her gün senden kalan bir anıdan kurtuldum.saç rengimi değiştirdim seni hatırlatan her şeyden kurtuldum.Çok bekledim belki özlersin,dayanamazsın çat kapı çıkar gelirsin diye işte en zoru da buydu ama gelmedin. Bir zamanlar canım kanımdın,şimdi hatıram bile değilsin.
Gece yaptığım her işten çok yüksek verim alıyorum. Buna uyku da dâhil. E diğerlerinden verim almam için uyumamam lazım. Gece uyumayınca günün diğer saatlerindeki uyku tatmin edici olmuyor. Hiç uyumamanın bir yolunu bulmalıyım. Büyük bir paradoksun içindeyim, gerçekten sinirim bozuldu.
Nasılsın? Beni soracak olursan iyi değilim. Uykusuzum hep olduğu gibi. Gecelerce bekledim belki belki diye. Aslında memnunum da doğrusunu yaptın diye Senin için çok dua ediyorum biliyor musun? Mutlu olmanı, beni hatırlamamanı, bir gün ihtiyaç duyup geri dönmeyecek kadar iradeli olmanı çok istiyorum. Güzel yol kat ettik ama. Bakalım biraz daha dayanırsak bu iş biter bence. Hiç olmamışız gibi hayat devam eder belki.
zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar
Ne hesabını veremeyeceğim bir günüm oldu ne de vicdanımı lekeleyen bir geçmişim.... Ne hissettiysem onu söyledim, onu yaşadım. Yaşadığım bir tek andan bile pişmanlık duymadım. Asla keşkelerim olmadı. Hiçbir zaman kendimle vicdan mahkemesi yapmak zorunda kalmadım. Karşıma bazen gerçek yüzler, bazen sahteler çıktı ama olsun ben yine sadece hislerimle yaşadım. Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim, ya da asla birini severken karşılığını beklemedim. Dostluğuma değer biçmedim, sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim. Sevdiysem sonuna kadar gittim,bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim. Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım. Ama hata insana mahsustur dedim. Affettim, af diledim. Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yine de affettim. Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.Belki de içten içe sinsice güldüler. Ama asıl unuttukları şuydu. Ben aldanmadım. Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar. Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için... Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için... Oysa ben hiç insan kaybetmedim. Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar.
Can Yücel
Can Yücel
Reklam
Akşam Güneşi
Hayatım temsili bir yenilgi gösterisidir Okulu seven çocuklara bıkkınlık getiren Yağmurda yalnız kalır, seyircisi yoktur Onun için yaşamak alelade bir lükstür Rüzgara karşı kalem oynatır hayatım Damla damla buyur beyninde bir gül Bir şiirdir ve hiç de kötü değildir Dizeleri birbirine iteleyerek geçer Sararmış bir devrimci fotoğrafıdır hayatım Genelevi bulamayan yeniyetmeye benzer Yalnızlığı yalnızlıktır ve çok sıradandır Her hafta sonu annesini görmeye gider Kartpostal görüntüleri ile intihar eder Donar kalır bir aynada eli yüzü çıplak Altıncı filo gibi bir şeydir, isyanlar bastırır Yasaktır elini koynuna sokmak yasaktır Sonuçta bir hayattır, naftalinler kullanır Parası çıkmazsa gider sakal bıyık bırakır Sevgilisi yoktur ve artık sevgiside yoktur Radyoda söylenmeyen bir ölüm sessizce kepenklerini kapatır... /
Ahmet Erhan
Ahmet Erhan
Bilinçli yalnızlık, yaratıcı yalnızlık halini aldığında bambaşka bir yaşam deneyimi elde edilir. Yaratıcı yalnızlık çok özeldir. İçinde dinginleşme, dinlenme, derin düşünme, üretme, yaratma ve ilham barındırır. Düşünsenize Dostoyevski evine hiç girmeyen bir adam olsaydı, yoğun bir iş hayatı olsaydı, gecesi gündüzü kalabalık geçseydi, gündüz toplantılar akşam partiler... Dinlenmek için beş dakika bile ayıramıyor kendine, tam bir işkolik, gerçek bir sosyal kelebek, telefonları hiç susmuyor, sürekli internette içerik üretiyor, paylaşımlar yapıyor, videolar çekiyor, sizce Suç ve Ceza ne ara ve neden yazılacaktı ki? Karamazov Kardeşler'i kim düşünecekti? Ecinniler kimin aklına gelecekti? Bütün bu büyük eserler, derin bir düşünmenin, yalnızlığa çekilmenin, içe dönmenin ve yaratım sürecinde stres yapmadan acele etmeden durabilmenin, bu süreci yönetebilmenin bir sonucu değil mi?
Geçen sene komşumuz ekmek pisirecekti, ben de yardımcı olmak için tandırı yakmaya çalışırken nasıl oldu anlamadım sağ gözümün kirpiklerini yaktım 😒 Baktım olacak gibi değil eve gideyim dedim yolda kaz sürüsü ile karşılaştım hepsi çok sinirliydi gerçekten bu yüzden korkup kaçmaya başladım, yere düşüp iki dizimi yaraladım🙄 hiç aldırmadan evin yolunu tuttum, yine nasıl yaptım bilmiyorum evimin anahtarı ile tanımadığım üst komşunun kapısını ısrarla açmaya çalışıyorum, haliyle yaşlı amca da hırsız zannetti aniden kapı açıldı ve yaşlı amcanın elinde kocaman bir sopa 😱 O bana baktı ben de ona baktım. Sonra da elimdeki anahtara baktım, beynimden aşağı kaynar sular döküldü sanki, defalarca özür dileyip uzaklaştım hızlıca 🫢 Nerden geldi aklıma gece gece o berbat gün 🫡
İmam Gazâlî Hazretleri şöyle buyurdu: Dünyada uzun yaşama hırsından uzak durmalısın. Aksi hâlde şu dört şey ortaya çıkar: Birincisi, nasıl olsa önümde daha çok zaman var, sonra yaparım deyip ibâdetleri terk eder ve kulluk vazîfelerinde tembellik gösterirsin. İkincisi önümde vakit var, yaşım da genç sonra tevbe ederim. Hem ne zaman istesem tevbe edebilirim deyip tevbeyi terk eder, sonraya bırakırsın. Hâlbuki ecel bir gün ansızın gelir, tevbeye ve sâlih amel işlemeye fırsat kalmaz. Üçüncüsü yaşım ilerleyince fakir, parasız kalmaktan korkuyorum. Belki çalışmaya da gücüm yetmeyecek. Hastalığımda, yaşlılığımda, fakirliğimde bana para lâzım olacak, dersin. Bu kış ne yiyeceğim, ne giyeceğim hiçbir şeyim yok gibi sözlerle dünyaya rağbete, para ve mal biriktirmeye karşı hırsın artar; rızık endişesine düşersin. Dördüncüsü uzun yaşama hırsından dolayı ölümü ve kabir hayatını hiç hatırlamaz, âhireti unutursun ki bu da kalbinin katılaşmasına sebeb olur. (el-İsti’dât lil-mevti, İmam Gazâlî)
Reklam
Kimsenin sevgisinden emin olamıyorum, herkesin samimiyetini sorguluyorum, çevremdeki insanlar sanki beni istemiyormuş gibi hissediyorum çünkü zamanında beni çok sevdiğini düşündüğüm insanların aslında beni hayatlarında hiç istemediklerini trajik bir şekilde öğrendim..
Kessinlikle
"Dua etmeyi o kadar çok seviyorum ki. Hiç kimseyle paylaşamadığım bir şeyi Allah'tan istemek ve mutlaka bir kapı açacağını bilmek muazzam his."
Hiç de estetik olmayan görsellerle karşınızdayım. Taşınıyoruz. İlk kitaplardan başladım. Zaman içinde bir hayli kitap toplamışız evimize. Elime aldığım her kitap bir milisaniyeliğine de olsa beni başka bir ana götürüyor. Annemin genç kızlığında İsmet Özel’e, Rasim Özdenören’e imzalattığı neredeyse o her yeri çizili kitaplar. Annemin ben 10
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.