“Umut bağlanmışsa ve gönül sevmişse birini, vuslatın bestesi olurmuş kalbî dualar…”
“Beni de kalbinde götür,” yazısının tutsağı kalbim.
“Hiç solmayan çiçeğin umut çiçeği olduğunu biliyorum. Aşk gerçek mi muhal mi bilmiyorum. Duygularımı süsleyen beni hayata küstürmeyen hülyalarımın avuntusu da olmasa yalnızlık çekilir gibi değil…”
Sarı Mendil Mavi Oya kitabıyla tanıdığım yazardan okuduğum ikinci kitap #benidekalbindegötür
Annesiz ve babasızlığın hüznüyle dolu yüreğine hiç görmeden ilmek ilmek işlediği bir sevdayı sığdırır İsa.
Düzgün, iyi yetişmiş bir genç babasının vasiyeti üzre bir aile dostunun kızı ile münasip görüldüğü için başkasına bakmayı kendine haram bilmiş ömrünce saklı sevdasına günlüğüne yazdığı şiirler, güzel cümleler ile öyle bağlıdır ki bu zamanda kaldı mı böylesi dedirtecek cinsten.
Tahsil için gittiği yurtdışında yalnızlığı büyür dayanılmaz olur tam da bu sırada babasının bir arkadaşı ve kızı ona kucak açar. Meryem de İsa gibi tıp tahsili yapmakta aynı zamanda mezun olurlar ve İsa’nın sır gibi sakladığı sevdasını aramak için yollara düşerler.
Yıllarca hayalinde büyüttüğü Menekşe’sine kavuşabilecek midir?
İsa’nın onu sevdiği ve beklediği gibi Menekşe de söze sadık kalabilmiş midir?
Sevda hayalini kurduğumuz gibi midir yoksa kader ağlarını örüyor ve hiç bilmediğimiz bir yoldan bizi ona sürüklüyor mudur ?
Aile, dostluk, maneviyat, sevda gibi konuları tam dozunda güzel işleyen @ahmetgunbayyildiz ‘dan masum bir aşkın roman.
İyi okumalar