Hiç kimse, benim gibi harap, aşık ve rüsva olmasın; hiçbir mahbup, senin gibi merhametsiz ve pervasız olmasın.
Sayfa 114Kitabı okudu
“Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.” Oğuz Atay, Tutunamayanlar
Reklam
Eğer biri benim düşündüklerimin veya yaptıklarımın doğru olmadığını ispatlarıyla ortaya koyarsa onları düzeltir ve o kişiye minnettar olurum. Çünkü hakikati arıyorum ben ve kendini kandırmada, cehalette ısrar edenler haricinde hakikatten hiç kimse zarar görmez.
الجَبَّارُ el'CEBBAR O, öyle bir varlıktır ki, dilediğini cebir yolu ile herkeste icra edebilir. Hiç kimse O'na bir şey yapamaz. Hiç kimse O'nun elinden (kudretinden) kurtulamaz. Bütün eller O'na karşı aciz kalır. Mutlak (kayıtsız şartsız) Cebbar hiç şüphe yok ki Allah'tır. O herkese cebr eder, hiç kimse O'na cebr edemez. Bu hususta hiç kimse O'na eş olamaz.
Eğer biri benim düşündüklerimin veya yaptıklarımın doğru olmadığını ispatlarıyla ortaya koyarsa onları düzeltir ve o kişiye minnettar olurum. Çünkü hakikati arıyorum ben ve kendini kandırmada, cehalette ısrar edenler haricinde hakikatten hiç kimse zarar görmez.
Sayfa 57 - Kendime Düşünceler, İş BankasıKitabı okudu
Hiç kimse kusursuz bir işbirliğine ya da kusursuz bir toplumsallık duygusuna örnek gösterilemez; suça yönelik kişilerin bu konudaki başarısızlığı, genel başarısızlığın ciddi boyutlara ulaşmış bir şeklidir, o kadar.
Reklam
Sonra ne oluyor biliyor musun? Geçiyor... Bir zamanlar uğruna dünyayı karşına alabileceğin insan, yabancılaşıyor sana.. Adım adım uzaklaşıyorsun.. Kör kalsa, yatalak olsa, bacaklarını kaybetse vazgeçmeyeceğin insanın buna hiç değmediğini farkediyorsun.. Bir an geliyor bir şeyler kırılıyor içinde. Bir şeyler dökülüyor.. Sonra ne oluyor biliyor musun? Ölmeye gidiyoruz diyerek ellerini tutsa, tereddütsüz gideceğin bu insanı hayretle izliyorsun.. Usul usul ağlıyorsun bir yerlerde, gidişine değil haketmeyişine.. Bir an geliyor, dayanamıyorsun.. Sonra ne oluyor biliyor musun? İp kopuyor en sağlam yerinden. En güvendiğin kişinin bıçak izi kalıyor sırtında..Kelimelerle anlatılamayacak kadar sarsılıyor hayallerin. Grileşiyorsun. Oysa biraz umudun olsa, cinayet işlerdin uğruna. Bu kadar çok düşmüş olmasaydın, daha güçlü kalkardın ayağa.. Biliyorsun. Çaresi yok, en çok buna yanıyorsun.. Sonra ne oluyor biliyor musun? Anlıyorsun. Korkuyorsun. Öyle çok yormuş oluyor ki seni, Ve öyle eksiltmiş, masumiyetine ateş edilmiş gibi hissediyorsun. Kimse o'nu senin kadar sevemez. Vazgeçerken, en çok buna üzülüyorsun..
Hiç kimse hikâyesini birilerine anlatmadan ölmemeliydi dünyada.
Kıyamet günü hiç kimse ziyandan uzak kalmaz, ibadette, tâatte bulunmayan: “Niçin tâatte bulunmadım?” diye hasret çeker. Şu tâatte bulunan kişi de: “Niçin daha ziyade ibadet etmedim?” diye üzülür.
Fakat meyhanede okuma yazması olanlardan hiç kimse bu kâğıda ne kadar baktıysa da bir şey anlamayı başaramadı. Elden ele dolaşan kâğıt üç gün sonra mutfakta bulunacak ve bir dua olduğu sanılıp duvara asılacaktı.
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.