Kıbrıs yalnız Türkiye için değil,ABD,İNGİLTERE,NATO ve Sovyetler Birliği içinde çok önemli.Doğu Akdeniz'i,yani petrolü,Suveyş'i, Mısır'ı, Ortadoğu'yu,Ege Denizi girişini ve Türkiye'yi gözleyen denetleyebilen eşsiz bir yer.Onun için Türkiye'nin Kıbrıs'a gelmesini,burada söz sahibi olmasını isteyeceklerini hiç sanmam.
«Bugünden kendini yok sayacaksın, kendi buyru­ğunda bey gibi yaşayacaksın» diyor Hayyam. «Geçmişi düşünmeyeceksin, gelecekten korkmayacaksın.» Hayyam bunları bize, günümüzü gün etmek için mi söylü­yor? Hiç sanmam. İnsanoğluna yaşamanın yollarını açı­yor bir bakıma. Karanlıklar içinde yolunu şaşırmış insana yol gösteriyor. Yüz bin yıl sonraki geleceği bile dü­şünüyor Hayyam: Yüz bin yıl sonra yerin altından otlar gibi, yeşil yeşil çıkma umudu.
Sayfa 11 - Fono matbaası ikinci baskı Şubat 1969Kitabı okudu
Reklam
Gencecik çocuklar banka soyuyor, adam öldürüyor, devlet güçleriyle boğuşuyor. Bu dünya bizim dünyamız değil. Tarih ilerliyor mu, hiç sanmam, ama dünya değişiyor, değişti daha doğrusu.
Sayfa 202Kitabı okudu
Çocukluğu bitiren en büyük durum bence...
...Neden, diye soruyorum kendime. Neden evlendiler annemle babam, diye de soruyorum. Birbirlerini sevmiş olduklarını hiç sanmam. Bizim evde hiçbir zaman sevgi olmadı. Ben onların hayatlarının tesadüfi bir sonucuydum sadece...
Sayfa 41 - Alef Yayınevi
— Hiç fena olur mu? Baksana Burhanettin Bey’e... Herif yedi düvelin dilini söyler. İngiliz gelse ona götürürler, Fransız gelse ona götürürler. Hem de kocaman kurmay binbaşı, neden gitmemiş? Akıllı olduğundan... Oturmuş beklemekliğe vurmuş. O taraf ileri geçerse, “Ben de sizdenim!” der, aylığı tıkır tıkır alır. — O zaman, bakalım, o taraf kabul eder mi? — Havadan kapar. Adamın kazanmışını aldatmak kolaydır beyim. “Kazandım” diye sevinir de,sevinçten sırıtakalır. “Var, yürü... Seni bağışladım!” deyiverir. — Sanmam!.. — Görürsün... Burhan Bey, Ankara’dakilerden ileri geçmezse, nah, ben şu bıyıkları İngiliz gibi kazıtırım. Suyu getiren de bir, testiyi kıran da... Sen bu işi başka türlü mü sandın, hay beyim?
Sayfa 379
Allah'a hamdolsun O'na iman etmiş biri olarak sabahladım.
Efendimiz (sas) bir gün: "Ey Muáz! Bu gece nasıl sabahladın?" diye sormuştu. Muaz b. Cebel bu soruya şöyle bir cevap vermişti: "Ey Allah'in Resûlü! Allah'a hamdolsun O'na iman etmiş biri olarak sabahladım." Bunun üzerine Efendimiz; "Ey Muȧz! Her sözün bir delili olması lazımdır. Senin bu sözünün doğruluğuna delilin nedir?" diye sordu. Muaz b. Cebel dedi ki: "Ey Allah'ın Resûlü! Ben, geceden gündüze çıktığım zaman, bir daha akşamı beklemem. Akşam olduğu zaman da, sabaha kadar yaşayacağımı hiç ümit etmem. Bir adım attığım zaman, ikinci adımımı atacağımı sanmam. Her insanın bir eceli olduğunu bilirim. Ecelinin saati geldiği zaman, o anda ecelinin ona yetişeceğini de bilirim. Bütün insanlar mahşer meydanında toplanacaklardır. Onlardan kimisi peygamberi ile beraberdir. Kimisi de, kimi sevip takip etmişse onunla beraber olacaktır. Ben ise, her an Cehennem'deki insanların azaplarını ve Cennet'te ki insanların nimetlerini görüyor gibiyim." Muâz konuştukça, Efendimiz'in (sas) mübarek yüzündeki tebessümler artıyordu. En sonunda Efendimiz (sas) dedi ki: "Ey Muȧz! Sakın bu halinden geri durma ve hep bu hal üzere sabahla."
Sayfa 633 - Alimlerin İmamı, Muaz b. Cebel.Kitabı okudu
Reklam
896 öğeden 711 ile 720 arasındakiler gösteriliyor.