"Sen beni, bilmem benim tahayyülünden dahi ürperdiğim mânâda, hiç gördün mü? Sanmam. Sanmam ama bana baktın ya. Benimle ülfet ettin ya. Benimle sabahları yakaladın ya. Bana derdini, bana onu, bana aşkını anlattın ya. Beni ben olarak gördün ya. Hiçbir şey tahayyül etmiyorum. Gördüğüm bana yetiyor."
BEN TAMİRCİ DEĞİLİM Evle ilgili problemler insanın hayatını karartabilir. Akan bir musluk, bir elektrik problemi, badana zamanı, tahammül etmek için çelik gibi sinirler gerektiren dönemlerdir. Diyelim ki bir şey bozuldu, tamirci çağırdınız. Tamirci gelir, yaklaşır ve tamir edilecek yere, kafasını tek yana eğerek bakar. Öyle uzun, boş
Reklam
"Benim cebimde birkaç papel var, sizin cebinizde birkaç bin... Bu niçin? Bu fark nereden geliyor? Siz, allahın, benden ziyade sevgili kulları mısınız? Hiç sanmam. Çoktandır cenabı hak dünyanın sosyal, ekonomik işlerine karışmıyor. Haşa, kendinden bu kadar idaresizlik umulmaz. İnsanlardan nefret ederek dünya işlerini şeytana bırakmış olmalı."
Sayfa 292Kitabı okudu
Şunu bil, ben senin, içinde kin ve garezi barındırmamalısın diye evliyalık taslamana da şaşırıyorum. Devrimi yapanların, kinsiz olarak sevgiyle ve dostluk düşünceleriyle insan öldürdüklerini hiç sanmam!
Tehlikeli, yoksul bir çağda yaşadığımızdan yakınmalı mıyız? Sanmam. İnsan bütün öbür canlılar gibi yaradılıştan gevşektir. Onu uyaran, dürtükliyen olmazsa, hemen hiç düşünmez, törelerine ve alışkanlıklarına uyarak bir otomat gibi yaşar. Genç değilim, çocukluk, gençlik aşamalarını geçirdim ve bende delikanlının yalnız kendi hayatının ıvır zıvırlarını düşündüğü, arkadaşları gibi konuşup, tıpkı onlar gibi davrandığı çağları yaşadım. Bu yapmacık maskenin altında neler saklandığını pek fark edemez insan, çünkü alışkanlığın, biçimselliğin etkisiyle insanın gerçek kişiliği pamuğa sarılmış gibidir.
Gece. Bir türkü yükseliyor. Bir kadın sesi. Türküden çok bir inilti, bir yakınma. Bu nerenin türküsü, diyorum. Türkü değil, bir ağıt, diyor Vahap. Ne diyor? Yeni yakmış olmalılar, bilmiyorum. Susuyor. Gecenin içinden gelen bu ağıtı dinliyor. Sonra, uzun bir susuştan sonra, bu dağları bilirdim, gurbeti bilmezdim, diyor. Gece yüreğimde bir hançer, diyor. Kim sapladı bu hançeri, bilemem diyor. Gel hançeri çıkar, diyor. Gel hançeri çıkar, diyor. Akan kanım... Devam etme, diyorum. Ben bu ağıtı daha önce dinlemiştim. Hiç sanmam, diyor Vahap. Ben bile duymamışken... Sizin ağıtlarınız birbirinin aynı, diyorum. Sesimi yükseltiyorum. Tümü birbirinin aynı. Sonra rehberimin gönlünü almak istercesine, Ölüm gibi, diyorum.
Reklam
Bildiğim; birbirimizi hiç görmediğimiz ama adamakıllı hayata karıştığımız bu kırk yılı ben bir mimoza sürgününde geçirdim. Sanmam ki sen de hep çiçek açmış erik dallarının arasından gökyüzünün mavisini seyre durdun. Benim kaybettiğimi sen mi buldun, senin sahip olduğunu ben mi yitirdim? Bilmiyorum..
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.