Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz? Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz? Hangi ayrılık var ki, böyle kanasın ve böyle acısın? Ve hangi taş yürek var ki, benim kadar ağlasın? Hangi gün karar verdin, küt diye çekip gitmeye? Hangi lafım dokundu sana, böyle inceden inceye? Hangi otobüs söyle, hangi uçak, hangi tren? Seni
Gözlerinin içine bakarken susabilmekti maharet. Kaybolmaktı o yeşillikler içinde. Her seferinde yeni bir sabaha uyanmak gibiydi, Sen çantanla oynarken yanı başında oturmak. Kaç kez yaptım bilmiyorum, Kaç kez izledim okul yolunda yürüdüğünü. Kaç kez seni hayal ederek başladım her güne. Adımlarını saymaktı en sevdiğim alışkanlığım. Bir de kağıt
Reklam
Ben ki sevmekten hiç usanmam
Ne mırıldanıyorsun? Hiç sorma… 'Neler çeker şu gönül, söylesem şikâyet olur.'" "Nef'i'den takılıyorsun yani. Onun başı da var: 'Sanma ki bu dünyada sevenin hâli kolaydır.' "Sevmenin bir bedeli vardır, ızdıraplar içeride... Yanıyorsun, külsün ama damla şikâyet yok... Dert ondan, derman ondan... Söylenmeyiz. En fazla çekenler en az söylerler... Gözyaşlarımız bizimdir, göstermeyiz kimselere. Derdin içinde dermanı görenlerdeniz… Geçmedi geçen günler, daha hesabı var. Gözyaşlarımız işte bunun içindir. Hüzünlerimiz sonsuz yolculukta gönül yükümüz. Derdi veren Allah sabrını da veriyor. 'Kimseye etmem şikâyet, ağlarım. Titrerim baktıkça gelecekteki günahkâr hâlime.'"
"Ben ki sevmekten hiç usanmam..."🎶🎶
Belli değil. Zamanı el avuçta sanma! Gün olur dönmez o devran. Belli değil, hiç belli değil. Alıntı
Reklam
1,000 öğeden 481 ile 490 arasındakiler gösteriliyor.