Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hiç kimsenin benim duygularımı anlayabileceğini sanmıyorum.
"Yanık saçlarımıza, eski elbiselerimize, adam başına düşen tek temiz eldivenimiz ve aptallık edip giydiğimiz ayağımızı inciten sıkı ayakkabılarımıza ragmen zengin genç hanimefendilerin bizden daha çok eglendiklerini hiç sanmıyorum.”
Sayfa 68
Reklam
Soul” diye, 2020 yapımı bir animasyon film var, izlemiş miydin? Bir ruhun dünyaya geliş amacını bulmasına dair çok sevimli bir film. Daha doğrusu, bu amacın illa büyük bir şey olması gerekmediğine dair. Bazen kendimden çok fazla şey beklerken buluyorum kendimi. Sen de yapıyorsun bunu biliyorum. Oysa kendin dahil kimsenin senden ne beklediği değil mühim olan. Bence mühim olan ne kadar hissederek yaşadığın, yeryüzündeki bu sınırlı zamanının ne kadar tadını çıkarabildiğin. Hayatımız bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçerken, başarılarımızın peş peşe eklendiği bir slayt gösterisi izleyeceğimizi hiç sanmıyorum. Öldükten sonra kimse bizi işe almayacak sonuçta, yanlış mı düşünüyorum? Hayatımızı, gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilmediğimiz idealler peşinde tüketmeyi değil, yaşamayı savunuyorum. Büyük hayallerle çok zaman kaybettik, artık basit şeylerin zamanıdır
"Çocukları çok severim ama çocuğum yok çok şükür. Bir gün evlenirsem çocuk sahibi olmaya cesaret edebi­leceğimi hiç sanmıyorum." "Ne kadar kötü bir düşünce," diye karşı çıktım. "Evet, biliyorum," derken üzgün duruyordu. "Ama işe yarar bir düşünce. Ben bir devrimciyim ve bu çok riskli bir meslektir."
Biz, yerçekimiyle dünyaya zincirlenmişiz. Kim bilir nereden kovulduk? Cennetten mi? Hiç sanmıyorum! Hem de hiç!
Sayfa 17
-Peki ya biz, sıradan ölümlüler, biz ne olacağız? +Sıradan insanların bu soruyu soracağını hiç sanmıyorum. -Neden? +Sıradanlar sıradanlıktan hoşnutturlar da ondan.
Reklam
Bazı bölgelerde onun ilkbahar geldiğinde tekrar topraktan bitivereceğine inanıyorlar; ama ben hiç öyle bir olay görmedim. Geçmişteki inancıma göre, kendimi öteki olay görmedim. Geçmişteki inancıma göre, kendimi öteki dünyada güçlü olacakların eline teslim etmem gerekiyordu. Yani ya tanrıların ya da şeytanların. Ama şimdi kendi yıldızım hızla solduğuna göre, başka dünyaların savaş oyunlarında piyon olmak istemiyorum. "Bu tanrılara karşı gelmek mi, efendim?" "Sanmıyorum. Beni yaratanlar ister tanrı, ister şeytan olsun, planlarına karşı koymakta kullanacağım bu aklı da yarattılar. Herhalde kendi yaptıkları kalbin içinde bir karşı koyma gücü bulunduğunu bilecek kadar akılları vardı."
Kurt Vonnegut bu konuda da tabii ki nokta atışı bir şey söylüyor. İlişkilerde ayarlanması gereken doğru mesafeyi şöyle özetliyor: “Lütfen daha az sevgi ve biraz daha fazla saygı.” Sevginin ne olduğu herkes için bu kadar farklıyken, saygıdan daha tutunulur bir dal olduğunu hiç sanmıyorum, herkesi ömür boyu saygıya davet ediyorum Osman.
"TUTUNMAK"
O gece saatlerce düşündüm, içinde bulunduğum duruma karşı savunmasız hissettim. Hem etrafım hemde kafamın içi o kadar kalabalıktı ki ne diyeceğimi, nereye doğru gideceğimi şaşırdım. Ne olmuştu, başıma ne gelmişti bilmeden direnmeye çabalıyordum. Anlattılar; uzun süre anlamaya çalıştım inanılmaz ağrılar, acılar içerisinde ben fazlasıyla mutlu, umutluydum. Her zaman böyle olmaz mı normal bir günde kaldıramayacağını düşündüğün şeyler başına geldiğinde nasıl da ayakta tutuyor, güçlü kılıyor seni... "Başa dönmek" diye bir tabir vardır ya hani ben koşar adımlarda ilerlemeye çalıştıkça birçok defa başa döndüm. Birçok defa "Bu sefer olucak" dediğim şeyler de olmadı hiçbir zaman pes etmedim her defasında yaslanacak bir dayanağım oldu buna rağmen o kadar emek, çaba, cefa hepsi bir hiç olarak kaldı elimde. Düşünüyorum da nasıl bu kadar soğuk kanlı davranabildim, nasıl bu kadar kendimi avutacak şeyler bulabildim bilemiyorum eskisiye nazaran iyiyim de eskisi kadar umutlu muyum sanmıyorum. 𝐦.𝐠
Ben her seyi seninle öğrendim her seyi seninle yaşadım. Sen oldum senin oldum. Herkesi karşıma alabilecek kadar güçlüydüm ki aldım da. O kadar çok güvendim ki vardır bir bildiği dedim hep. Gördüm ki heyecandan öte olmamışım senin için. Tek bir gerçek varmış senin bir başkasına ait oluşun. Ben yine de senin her sözünün altına imzamı atardım herkese karşı savunurdum seni o zamanlar. Simdilerdeyse korkuyorum biri seninle ilgili bir şey söyleyecek soracak diye çünkü seni savunacak bir şey bırakmadın bana. Bir şey oldu ve fark ettim ki ben sana kendimi hiç anlatamamışım. Mesela bugünü nasıl geçirdin neler yaptın çok iyi bıkıyorum, hissediyorum. Bu ne kadar acı veriyor bildiğini sanmıyorum. Bu son yaşattığın hayal kırıkları boğazımda bir düğüm olarak kaldı. Benim seni savunacak arkanda duracak yüzüm kalmadı. Yerin bende hep baki. Bazen kendime çok kızıyorum bazen sana. Bazen ikimize aynı anda. Ayıramıyorum onları birbirinden. Hani böyle güzel ikililer vardır bizi onlardan sanırdım. Temeli sağlam ilişkiler gibi. Her düşüncemde her hareketimdr sen de vardın. Çok şey yapacaktık beraber. Bazen tek yapmaya gucum yok ama bazen de çok güçlü hissediyorum kendimi. Sonra gerçekler yüzüme vuruyor. Sen, siz.
Reklam
Daha iyi açıklanamazdı
Hiç ilerlediğimi sanmıyorum. Aynı aptalca duyguları taşıyorum içimde. Bendeki başkalaşma, gelişme biçiminde olmuyor. Olduğum gibi kaldım ben. Aptallar gibi büyümedim. Biraz ağırlığım arttı o kadar.
Oğuz Atay
Oğuz Atay
Ama bizim yanılgılarımız ne olursa olsun, ülkemize bir zararımız dokunduğunu sanmıyorum. Oysa onların zararları dokundu bence. Onlar, sonuçta hiç de saygın sayılamayacak kehanetlerde bulunarak sürüyle saygın toplantıya katıldılar, sürüyle CIA dergisini beslediler. Ondan sonra sıra Vietnam savaşında, Nixon dönemindeydi.
Sayfa 147 - Can YayınlarıKitabı okudu
Furuğ'un babasına yazdığı mektup.
Şiir benim tanrımdır, işte ben şiiri bu denli seviyorum. Gecem, gündüzüm bunu düşünmekle geçiyor, kimsenin söylemediği yeni bir şiir, güzel bir şiir söyleyeyim diye. Kendimle baş başa olmadığım ve şiiri düşünmediğim günüm, anlamsız ve bir hiç sayılır. Belki şiir görünüşte beni mutlu kılamaz ancak ben mutluluğu kendim için başka türlü yorumluyorum. Mutluluk benim için ... güzel elbise iyi yaşam ve iyi yemek değil. Ben, ruhum memnun olduğu zaman mutluluk duyuyorum ve şiir benim ruhumu memnun ediyor. Şayet, insanların elde etmek için çırpındıkları o güzellikleri bana verseler ve karşılığında şiir söyleme yeteneğini benden alsalar, intihar ederim. Siz benden vazgeçin, siz bırakın ben sizce mutsuz ve aylak olayım, ancak ben hiç bir zaman yaşamımdan yakınmayacağım. Tannya ve çocuğumun ölümü üstüne yemin ederim ki ben sizi çok seviyorum. Sizi düşünmek gözlerimi yaşartıyor. Ben kimi zaman düşünüyorum ve düşünmüşüm, neden tanrı beni böyle yarattı ve neden şiir adlı şeytanı içimde canlandırdı ki, ben sizi memnun edemeyeyim ve hiç bir zaman sizin sevginizi alamayayım, ama bu benim suçum değildir. Benim, milyonlarca insanın kabullendikleri yaşam gibi sıradan bir yaşamı kabullenecek gücüm yoktur. Evlenmek niyetinde değilim. Ben yaşamım boyu hep ilerleyeyim ve toplumda seçkin bir kadın olayım istiyorum ve sizin, benim dediklerimi kabul etmeyeceğinizi sanmıyorum. mektup yazın.
312 syf.
6/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Vampir Olgusunun Tarihi ve İncelemesi
Kitap, vampirler ile alakalı köken bilgiler verse de aynı zamanda bu vampirleri avlayan kişileri de başrole koymuş. Aslında beklentimi tam olarak karşılayabilmiş değilim çünkü niyetim, günümüze kadar gelmiş vampir olgusunun tarihsel gelişimini öğrenmekti. Neden haçlardan korkuyorlar? Neden gün ışığına çıkamıyorlar? Neden ölümsüzler? Asıl amaçları
Vampirler ve Avcıları
Vampirler ve AvcılarıBruce A. Mcclelland · FOL KİTAP · 20239 okunma
Şiddetli, çaresiz öpücükler, sonra... "Silah kullanmayı bilen bir kızdan daha seksi bir şey yok." Alt dudağımı dişlerinin arası- na alıp hafifçe ısırdı. "Ateş etmeyi ne zaman öğrendin?" "Babam bana on bir yaşındayken öğretmeye başladı." Kollarımı boynuna doladım ve ellerimi sarı saç tutamlarının arasına gömdüm.
Sayfa 180
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.