Karanlık Gözler
Kocaman gözleriyle bakıyordu bana. Sanki dünyadaki tüm gözler onundu ve hepsiyle beni izliyordu. Kaç tane gözü vardı allah aşkına ? Ne yapmam gerekiyordu? Ya her zaman yaptığım gibi başımı öne eğecektim, ya da.... Baktım ona, gözlerine. O nasıl baktıysa ben de öyle baktım- dik dik esasen. "Etrafında tavşanlarla dolaşan birisi olarak bayağı
208 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 23 hours
Polisiye ile baslayip distopik devam eden bir kitap. Distopya pek sevmem ama değerlendirirken yazılan metinleri oynamak ayrı o metinleri yazmak ayrı diye okudum kitabı. Salgın, aşılar, deprem, yapay et... gunumuzde konuaulan güncel konular ve gelecekte beklenenler... Tüm bunlara hiçte yabancı olmadığımız için satırlar farklı gelmedi. Farkında mısınız bilemiyorum ama pandemiden sonra distopik kitaplar pekte etkileyici gelmiyor gibi. Kurgu güzel, anlatım akıcı ve içine alan cinsten. Tanınan isimlerden nadiren böyle kitaplar çıkıyor bu da ayrı şaşırtıcı.
Luna
LunaBuğra Gülsoy · İnkilap Kitabevi · 2022289 okunma
Reklam
Hiç yabancı gelmedi..
Osmanlıdaki en temel fark, halkın eğitimsizliğiydi. Dini ka­ide adı altında hurafe teşkil eden görüşler nedeniyle dünya iş­leri bırakılmış, sınırlar uygarlık araçlarına kapatılmıştı. Devlet, kara bir bağnazlık tarafından sarılmış; ulema ise işler bozulduk­ça akla uygun çözüm yolları aramak yerine kadere razı gelmek ve dine yönelmek gibi çözümler üretir olmuştu. Halk, yaşadığı yokluk ve fakirliğin başarısızlık değil bir tür imtihan olduğuna inandırılmış ve buna karşı çıkmanın “dünyaya değer vermek” gibi oldukça günah bir eylem olduğuna ikna edilmişti. Toplum dinini dahi öğrenmekten uzak kalmış, sözde din adamlarının hurafeler ve gerici düşüncelerle iç içe geçmiş öğretileri din adı altında zihinlere kazınmıştı. Toplumun bu şekilde esaret altın­ da oluşunun nedeni eğitimsizliğiydi ve eğitimsizliğin sürdürülebilmesinin koşulu, toplum zihninin sözde hocalar ve şeyhler tarafından uyuşturuluyor oluşuydu. Şeyhler, dervişler, müritler, dedeler ve seyyidler gibi kimseler geçimini halktan sağlıyor; tekke, türbe ve zaviye gibi kurumlar aracılığıyla çıkarlarını sür­dürebildiği için toplumun içine düştüğü esaretten rahatsızlık duymuyordu. Öte yandan devlet de büyük bir borç içinde kıv­ranıyor, toplumdan yüklü vergiler tahsil ediyor, soygunculuğun ve rüşvetçiliğin de önüne geçemiyordu. Hükümet toplumu dört bir yandan kuşatan zümreleri engellemek yerine onlarla bir ol­maktan çekinmiyordu.
Sayfa 116Kitabı okudu
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Neden bu kadar keyif aldım.. Ben de bilmiyorum. İlk defa Lovecraft okudum ve belirsizliğin vermiş olduğu ürperti, atmosfer, anlatım biçimi içerisinde kayboldum. Sanırım günlük hayatta da belirsizliğin vermiş olduğu o kaygıların tanıdık hissiyatı içinde olduğum için satırlar bana hiç yabancı gelmedi. Emin değilim..
Deliliğin Dağlarında
Deliliğin DağlarındaH. P. Lovecraft · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202337 okunma
O sersem nedense hiç yabancı gelmedi.
Hem, ölmemenin sırrını bilsem dersin Hem, çok yaşadım gayri ben ölsem dersin Ölsen; o zaman yadederek yeryüzünü Bilmem ki nasıl öldün a sersem dersin.
"Eowyn emniyette artık, dedi. "Ama sen Solucandil, sen gerçek efendin için elinden geleni yaptın. En azından bir şeyler hak ettin. Yine de Saruman yaptığı pazarlıkları unutma eğilimindedir. Sana, bu sadık hizmetini unutmasın diye, bir an önce gidip onu uyarmanı öneririm." Yalan söylüyorsun, dedi Solucandil. "O söz dudaklarından
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.