Genç ozana acıyorum! Neden derseniz, bu çocuk okudukça gözleri açılacak, yeryüzünün sandığı kadar geniş olmadığını görecek... Çok geçmeden insanların o denli iyi olmadıklarını, kimsenin ışığa, gerçeğe doğru hızla koşmadığını anlayacak... Zamanla aydınlarımızı tanıyacak, önce bu topluluğun kendisine yabancı olduğunu hissederken bir süre sonra aydınların da elinden hiçbir şey gelmediğini, onların kendisine çelişkili kuramlardan, varsayımlardan başka bir şey veremediğini görecek... İşte o zaman, 'Gerçek nerede?' diye sormaya başlayacak kendi kendine...
Sayfa 160Kitabı okudu
Roboski Düşünceleri/Paramparça
Roboski'de öldürülen Kürt çocukları trajik sınırların sakinleriydi. Mesleği sınır ihlali olan bu gençler kendilerine yabancı bu sınırların arasında kaçağa düşmüşlerdi. Sınırın ötesinde, sınır tanımaz bir imha hıncıyla vuruldular. Sınırdaki hayatları, ölüme usulünce kaybolamadı. Öldüler sanki ama tam ölemediler. Maruz kaldıkları öldürülme bir sanayi kıyımı bile değildi. Cehennemi topların, bombaların dağ yamaçlarında paramparça ettiği bedenleri bir modern kıyımın düzeninden, homojenliğinden yoksundu. Hayat denilen titrek ve mayınlı sınırdan öteye sürüldüler yeterince ölmeden. Son bir sılay-ı rahimi yapacak kadar derlenebilip toplanabilir bir bedenleri bile kalmadı. Dağda darmadağın dağılmıştı azaları. Arkalarından anaları ağladı. Ama onları vuran uçaklar, metal gaddarlar hiç ağlamadı. Bir özür gözyaşısı bile çok görüldü. Bu insanlardan geriye kalanlar, torbalarla katır sırtlarında taşınacak kadar aleni olmasına rağmen bir türlü resmi olamadı. Ölümleri ölüm olamadı. Sadece basit bir telef olma haline gömüldüler. O halin altından dağılmış bedenlerle çıkamazdılar. Çıkamadılar. Bir tek samimi bir özür bu paramparça bedenleri mezarlarına usulünce gömebilirdi. Fakat özür bir türlü gelmedi. Maruz kaldıkları cinayet kayıtlara girmedi. Gelmeyen özür, kayıtlara girmeyen bir cinayete dönüştü. Özür ile kapanması lazım bir ölüm iken Roboski adıyla açık bir yara olarak kaldı.
Sayfa 211 - Avesta YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 3 days
#okudumbitti @mosquitokitap @sitkiaslanhan @cankayablogs Kitabımızın ana karakteri bir Sinek kuşudur. Daha yeni yumurtasından çıkan bu sinek kuşu dünyayı tanımak isteyen ve bir an önce uçmak isteyen meraklı bir kuştur. Annesi bu sinek kuşuna başta isim vermez. Bu kuşumuz her geçen gün büyür ve tüylenmeye başlar. Yavaş yavaş uçmaya başlayan
Yeniden Doğuş Anka Kuşu
Yeniden Doğuş Anka KuşuEluca Atalı · Mosquito Yayınları · 09 okunma
“Kendimize dair konuşacak hiçbir şey yok mu?” diye düşünüyordu. Fakat bu yabancılığın bütün kabahati kendinde olamazdı. İşte, Ömer de deminden beri uzak durmakta devam ediyor ve kendilerine ait olmayan mevzular üzerinde dolaşıyordu. Bunu tespit etmek, zannının aksine olarak, Macide’ye hiç de acı gelmedi... Ömer’in kendinden uzaklaşmaya başladığını görmek bu kadar kolay mıydı?
Hiç yabancı gelmedi :)
Ödenmek için bekleyen kredi kartı ekstresi, elektrik ve doğalgaz faturalarına sıkıntıyla baktı; "Lanet olsun," diye söylendikten sonra okkalı bir küfür salladı.
Göz açıp kapayıncaya dek gördüğüm o imge benim imgem miydi? Dışarıdan bakıldığında tıpkı böyle miydim ben -yaşarken-kendimi düşünmediğim zaman? Demek ki, başkaları için aynada ansızın karşıma çıkan yabancıydım: oydum ben, o ana dek tanıdığım kişi değildim. Başlangıçta ayrımına vardığımda tanıyamadığım kişiydim. Ancak böyle, akla gelmedik bir anda yaşadığını görebildiğim o yabancıyım ben. Yalnızca başkalarının görüp tanıyabildiği, kendim göremediğim bir yabancı. Böylece, o andan başlayarak şu umarsız amaca saplanıp kaldım: içimde bulunan, benden kaçan o yabancının ardına takılmak; bir aynanın önünde duramıyordum, çünkü tanıdığım ben, hemen ben oluyordu; başkalarının yaşadığını gördükleri, benimse göremediğim ben; ben de başkalarının gördükleri, tanıdıkları gibi görmek, tanımak istiyordum onu.
Reklam
1,000 öğeden 441 ile 450 arasındakiler gösteriliyor.