Mademki, yaşıyoruz, yaşadığımız sürece mutlu olmaya, sağımızda solumuzda mutluluk yaratmaya bakmalıyız. Mutluluk, bir yerde ve her yerde, hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir.
Anlamayana anlatmayın, görmezlikten geleni görmeyin, her şeyinize sağır olan birini hiç duymayın. Hiçbir şey ifade etmediğiniz kimselere büyük anlamlar yüklemeyin. Yalnız da kalsanız öylesine vakit geçirilen biri olmaktan kendinizi kurtarmış olursunuz. Önceliğiniz kendiniz olsun.
Uzaklık yoktur. Zorunluluk yoktur. Alınır satılırın dışındadır her şey. " Bir kulak çınlaması /bir kirpik kısılması", zamanın ve mekanın dışına çıkartır sizi. Birini gerçekten özlemişseniz ancak o zaman yüreğiniz etinize batar. Hiçbir şey eskimez yalnızlığın ülkesinde Ömür Hanım.
Şimdi gözlerini kaparsa geride hiçbir şeye yanmayacaktı. Düşünüyor ve ayrılmaktan büyük üzüntü duyacağı bir şey düşünemiyordu. Kızı bile onu bu dünyaya bağlayamıyordu. Bunda bir ilgisizlikten daha çok kader diyerek sessiz bir boyun eğme vardı. Mademki hiçbir şeyi değiştirmeye gücü yoktu, her şey önceden çizilen bir yolda yürüyecekti, o halde aklı başında bir insan, olanları mutlulukla seyredip sırasını beklemeliydi.
Hiçbir şey boşlukta sallanmamaktadır, saçmalık bile kendine bir dayanak noktası araştırmaktadır, her şey, bütün nesneler yaratılışındaki amaca doğru yürüyüp gitmektedirler: kara gecede, kara taşın üstündeki kara karıncanın kıpırtısı bile denetim altındayken som bilinç olan insanın kendini denetimden uzak sayması mümkün müydü?