Ama gelecek, mutlaka, ruh taşlaşmadıysa eğer, her günahın gömüldüğü derinlikten çıkacağı bir an gelir. . Bu yüzden ev neşesiz, tatsız, bunaltıcıydı ama havasında bu bunaltıya uymayan, şaşırtıcı bir yaşama inadı vardı. Mürşit bu inadı fazla ısrarlı, hatta gereksiz buluyordu. Gerçi yaşamayıp ne yapılacağını da bilmiyordu, bunu pek düşünmek
264 syf.
·
Puan vermedi
“Hiçbir şey kalmamıştı geriye. Neredeydi bu yaşam, çekilen korkunç acı neredeydi? Hiçbir şey kalmamış mıy­dı? Bütün bunların hesabını hiç kimse vermeyecek mi acaba? Böyle hiçbir iz bırakmadan unutulup gidecek mi?” İvan Grigoryeviç’in Gulag’da 30 yıl esir hayatı yaşadıktan sonra hayata yeniden tutunmasını, özgürlüğü ve temelde Stalin diktatörlüğünü anlatan bir tarih, sosyoloji hüviyetinde bir romandır, diyebiliriz.. “Bir kadın görmüştüm. Kadını muhafız eşliğinde bölge merkezine getirmişlerdi. Yüzü insan yüzüydü, gözleriyse kurt gözleri. Söylendiğine gö­re, bu yamyamların hepsi kurşuna diziliyordu. Oysa on­lar suçlu değildi, bir anayı kendi çocuklarını yiyecek noktaya getirenler suçluydu. Kime sorarsan sor, suçluyu bulabilir misin? Bütün insanlar için iyi bir şey yapmak uğruna getirilmiştir analar bu duruma.“ Büyük bir açlığın, yokluğun, kimsesizliğin kol gezdiği bir dünya… Ve bunlara şahit olmuş birinin yıllar sonra tekrar var olmaya çalışması… Yaşam ve Yazgı kitabını uzun zamandır okumak istiyordum fakat ondan önce yazarın bu kitabıyla tanışmış olmak benim için yazarın tarzını ve düşünce yapısını anlamak adına daha faydalı oldu.. Etkileyici Puan: 8/10 İnsanca olmayan her şey anlamsız ve yararsızdır! Maksim Gorki’nin çocuklar için eğitici oyuncakların gerekli olduğuna ilişkin bir yazısını okudum. Katanaların çöplüğe taşıdığı bu çocuklardan Maksim Gorki’nin haberi yok muydu acaba?
Her Şey Geçip Gider
Her Şey Geçip GiderVasili Grossman · Can Yayınları · 2023109 okunma
Reklam
Bütün büyük ahlâk sistemlerine bak. Ta doğu dünyasından başlayarak. Hepsi de kişisel zevki feda etmeyi öğütlemiyor mu? O laf kalabalığın altında hep aynı amaç yok mu? Feda et, kapılma, kendini inkar et. Yalan mı? Hep tekrarlayıp durdukları nakaratı bilmiyor musun? ‘Vazgeç, vazgeç, razı ol, razı ol.’ Günümüzün manevi atmosferine bir bak. Keyifli
Sayfa 892 - Plato Film YayınlarıKitabı okudu
736 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Spoilerlı yorum
kitabı ilk bitirdiğimde ne okuduğumu anlamadan boşluğa bakakaldım. Kitabın yorumlarına ve editlerine bakarken yavaş yavaş bir şeyleri idrak ettim ve sanki göğsüme fil oturdu:') okuduğumuz 2.5 kitap gözümün önünden film şeridi gibi geçti resmen. Sanki hem çok şey okuduk ve çok şey öğrendik gibi geliyordu hem de sanki hiçbir şey okumadık ve
Deliler ve Cellatlar - Ciltli Kutulu
Deliler ve Cellatlar - Ciltli KutuluN. G. Kabal · Dex Yayınevi · 202471 okunma
Kök yerinde ağırdır...
Bir Rum arkadaşıma sevimli bir kız soruyor: Bir Rum evinden gelen bir tepsi musakkaya karşılık annenin gönderdiği bir Anadolu mantısı ya da bir Ermeni evinden gelen midye dolma ve buna karşılık bir koca tabak baklava. “Biz İstanbul’ a 1984’te geldik. Siz ne zaman geldiniz?” Arkadaşım sakince cevaplıyor “3000 yıl önce.” Bu hayatın bizim gibi
Kadın Hikayeleri, Türkiye’de Kadın Olmak.
Habil ve Kabil’in anlaşamadığı kanlı topraklarda, kadın kimliği ile var olmaya çalışmak… Kadın olmak zordur. Doğduğunda başlar sınıflandırma. Duygu Asena hayatı boyunca tüm kadınlara unutturulmaya çalışılan öz güvenlerini hatırlatmaya çalıştı. Ataerkil bir toplumun sancılarıyla yetişen kadınlara evde, işte, sokakta maruz bırakılan zorbalığın koca duvarlarını yıkmaya çalıştı. Kadın özgürdü, kendi ayakları üzerinde durmalıydı, maddi olarak kendi güçlerini elde etmeleri gerekliydi, kendilerine sunulanlarla değil, kendi yaptıkları, başardıklarıyla mutlu olmalıydı. Ömrünün sonuna kadar kadın haklarının yılmaz savaçsısı olmuştu. Yazdığı yazılar, romanlar, verdiği seminerler, çektiği filmlerle her alanda popüler kültürde kadın kimliğinin ve sorunlarını gündeme getirmeyi başarmıştı. Şu an yaşasaydı ve şu anın Türkiye’sindeki kadınların durumuna ne derdi kim bilir? 2021 yılında 280, 2022 yılında 334, 2023 yılında 315 kadın öldürüldü. Bir kitabın adını “Değişen Bir Şey Yok” koymuştu. Evet ne yazık ki hâlâ değişen hiçbir şey yok!
Reklam
Şu anda hiçbir şeye inanmıyorum, hiç umudum yok. Yaşama çekicilik katan her şey bana anlamsız görünüyor. Ne geçmiş duygusu var içimde ne de gelecek; şimdi de gözümde yalnızca bir zehir. Hiçbir niteleme bana zarar veremez çünkü yitirecek hiçbir şeyim yok. Üstelik her şeyimi, çevremde her şeyin uyandığı bir zamanda yitirdim. Her şeyden ne kadar uzağım!
Aliya İzzetbegoviç'in Türklere Yazdığı Mektup
"Merhaba efendim, ben Aliya. Aliya İzzetbegoviç. Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanıyım. Sizi Devlet-i Aliyye'nin en güzel şehirlerinden birinden, Bosna Sarayı'ndan, sizin daha sık kullandığınız haliyle Saraybosna'dan selamlıyorum. Bu kısacık sohbetimizde, parçası olduğumuz Avrupa'dan, Avrupa'nın ve Batı'nın
tam da bugün, her türlü vasat, banal veya yüzeysel gösterge sanat olarak adlandırılabilir. her türlü şeyi sanat diye satabilen bir sistem, bu durumda da yeri geliyor, çöp sergiliyor. boş şişeler var, çiğnenmiş sakız fotoğrafları… hepsi orada! zekice, mantığa dayalı bir yaratımın sonucu olarak tanımlayabileceğin hiçbir şey yok.
Avelina Lésper
Avelina Lésper
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Bir duble rakı koy bana ben saçlarınla oynayayım Meze falan istemem sadece konuş benimle Ne anlatırsan anlat yeter ki eksilmesin Kulaklarımdan sesin bak her şeyim buna bağlı Ne hükmü var mesafenin, iste sen ben hallederim İste sen masallardaki ejderhaları bile döverim Bir kendime yetmez gücüm başka her şeye yeter Sen iste gerekirse kendimden de vazgeçerim İnsanlar ne tuhaf hepsinde ayrı kaygı Umrunda değiliz kimsenin Allah aşkına gör artık Bir sen varsın işte bir ben bir de senin gülüşün Gülüşün diyorum gülüm, bak tam burda ağlıyorum Valla bak ağlıyorum senin haberin bile yok Kimselerin haberi yok diyorum ya hepsi tuhaf Tuhaf yer bura bu dünya bilmem ki nasıl anlatsam Ah bilmiyorum gülüm ben hiçbir şey bilmiyorum Tek seni seviyorum ben başka bir şey bilmiyorum.
İthaki yayınları
182 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Acıya karşı hissiyatım yok artık. Bu hayattan hiçbir beklentim de yok!
Mavi kelebekleri bilir misiniz? Takvimler 1995’i gösterdiğinde Sırplar Bosna halkını emsali görülmemiş bir biçimde katleder. Soy kırmaktan çok daha öte bir katliamdır bu. İşkence, tecavüz ne varsa barındırır içinde. Ve öldürdükleri Bosnalıları toplu mezarlara gömmek üzere yine Bosnalı kamyonculara taşıtırlar. Onların sonu da farklı olmayacaktır,
Mavi Kelebek
Mavi KelebekMunise Demircioğlu · Arete Yayınları · 02 okunma
"Hiçbir şey öğrenilemeyeceğini öğrenmek için hayli zaman harcadım ve harcıyorum hâlâ, dostum Govinda;şimdiye kadar öğrendiğim tek şey, hiçbir şey öğrenemeyeceğim oldu. İnanıyorum ki, bizim 'öğrenme' dediğimiz şey gerçekte yok. Tek bir bilgi var dostum, bu da dört bir yandadır, bu da Atman'dır. Benim ve senin içindedir bu. Her valığın içindedir."
Sayfa 29 - Can yayınlarıKitabı okuyor
İnsan kendi karmaşasını, sırf kendini reddetmeye, suçlamaya, kabul etmemeye devam ettiği için kendisi yaratıyor. Bunu da bir dizi karmaşa, içsel kaos, sefalet izliyor. Niye kendini olduğun gibi kabul etmiyorsun? Yanlış olan ne? Bütün varoluş seni olduğun gibi kabul ediyor ama sen etmiyorsun. Ulaşmak istediğin bir ideal var. O ideal her zaman gelecekte – öyle olmak zorunda – hiçbir ideal şimdide olamaz. Ve gelecek de ortada yok daha doğmadı. Ama o ideal yüzünden sen gelecekte yaşıyorsun. Bu da sadece bir hayal. O ideal yüzünden şimdi burada yaşayamıyorsun. O ideal yüzünden kendini suçluyorsun. Bütün ideolojiler, bütün idealler suçlayıcıdır çünkü zihninde bir imaj yaratırlar. Ve sen kendini o imajla karşılaştırmaya devam ettiğin sürece bir şeylerin eksik olduğunu düşünürsün. Hiçbir şey eksik değil. Mükemmellik ne kadar mümkünse, sen de o kadar mükemmelsin.
EVLİLİK ÜZERİNE 200.000 Yıldır Çözülemeyen Problem Evlilik, en genel tabiriyle, kanun karşısında dinen ve kültürel adetlere uygun biçimde yuva kurmak isteyen kişilerin birleşmesidir. Elimize ulaşan kanıtlara göre bilinen ilk evlilik milattan önce 2350’li yıllara kadar uzanır. Şahsi tahminim ise boşanmalarında aynı tarihte bulunduğu hatta belki
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.