Birinci kural yaradana hangi kelimelerle tanımladığımız kendimizi nasıl gördüğümüze aynı tutar şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak utanılacak utanılacak bir varlık geliyorsa aklına demekki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla yok eğer tanrı dendi mi evvela aşk merhamet ve şevkat anlıyorsan sen de bu vasıflardan bolca mevcut
Aydınlık! Gelecek! Uzak mı yakın mı, bilemiyorum. Avucumdaki hiçlik orman yangınına dönüşüyor ... Özgürlüğün yağmuruyla ıslanmasam, yıkanmasam, boğulacağım. Vakit geldi! Her şey anlamsız. Gitmeliyim, anlama kavuşmak için ... Ruhumun acısı bedenimi sarıyor. Acımı doyurmalıyım, sağaltmalıyım. İnsan bir giz işte! Sis çözülüyor, kent uyanıyor. Parlak ışık lekeleri pencereye dokunup geçiyor ... Karışık bir denklemin çelişkisinden kurtuluyorum, kurtulacağım ... Durmak, koca karınlı kentlerin karnında iniemek yok oluş değil de nedir?
Reklam
Hartmann'a göre bizimkinden öte ve bizimkinden daha iyi olan doğaüstü bir dünya yoktur; tek dünya, doğal dünyadır, mekanda ve zamanda varolduğu gibi bir dünya. Herşeyin kaynağı olan irade, yalnızca bu dünyadaki somutlaşmaları içinde ve bunlar aracılığıyla var olur ve şayet irade yoksa hiçlik olacaktır. Bu yanılsamanın yaygınlığı, mezarın ötesinde bireysel varoluşumuzun devamlılığını talep eden egoizmden doğar; bu dünyada bireysel mutluluğu inkâr edenler, ölümden sonraki transendental dünyada telafi ararlar.
Ah, keşke ölümün eşiğinde olanların hepsi, bu benim gördüklermi görselerdi! Bazen bunu da düşündüm. Istırap, korku, dehşet ve yaşama arzusu, hepsi bitmişti bende. Bana telkin ettikleri dinî inançlardan kurtulmuş, huzura ermiştim. Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi; orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. • Kör Baykuş - Sâdık Hidâyet • Sayfa 63 M.G.: Burası Nietzsche'nin bahsettiği ebedi çevrime hazır olmadığını düşüdürüyor. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim? Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. Yeryüzünün, gökyüzünün güçlerine avuç açanlar, yaltaklanmasını bilenler için. • Kör Baykuş - Sâdık Hidâyet • Sayfa 64 M.G.: Bu şekilde daha da aşağılayarak devam ediyor. Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi. Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı yarıda kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duymuş olmamızdır. • Kör Baykuş - Sâdık Hidâyet • Sayfa 64 A.T.: Kör Baykuş, ölüm konusundaki felsefesi, sunuşu, bakış açısı nedeniyle çok önemsenen bir eser. Edebiyat tarihinde ölümü bu derece iyi ele alınmış ve korkmadan orasından burasından çekiştirerek ölüme bakmış metinlerle çok sık karşılaşmıyoruz. Bu anlamda da örnek eserlerden biri sayılıyor.
Sayfa 117 - Can YayınlarıKitabı okudu
Hiçliğe bakış açısı bile dolu.
"Otuz çubuk buluşur tekerin ortasında ortadaki hiçliktedir arabanın yararı Balçıktan çömlek oyarlar içindeki hiçliktedir çömleğin yararı Ev yapan kapı pencere açar duvara oradaki hiçliktedir evin yararı Demek varlık kazanç getirirse hiçlik yarar getirir" Ekleme; "Çin felsefesinde Hiçlik, ikili nesnel dünyanın, karşıtlıklar dünyasının kaynağıdır. Bu nesnel karşıtlıklar "Yin" ve "Yang" kavramlarında dile gelir. "Yin", doğadaki dişil unsurdur. O, Toprak Ana'dır, koruyandır, gölgedir, köktür, enerjidir. "Yang" ise eril unsurdur: Güneştir, etkileyen ve yayılandır, ışıktır, dal ve yapraktır, kuvvet ve harekettir. Bu ikisi hiçbir zaman tek başına değildir. Bir madalyonun iki yüzü gibidir onlar. Işıkla gölge, enerji ile hareket ancak birlikte vardırlar. Ve bu ikisi yabancı değildir birbirine: Birinin içinde ötekinden, erkekte kadından, kadında erkekten, ışıkta gölgeden, toprakta güneşten bir şey vardır her zaman. "HİÇ iken Bir oluruz Bir'ken İki oluruz İki iken Üç oluruz Üç'ten bin bir tür oluruz..."
Sayfa 21 - Yol YayınlarıKitabı okudu
Merhaba kitapseverler #FerdenGeçtiÇiçekleri#BabaŞiddetiVeSonrası#okudumbitti#ozlemli_kitaplar#engelsizokurlaokuyoruz#nilgüncanel#simelparlak "Ferden geçti çiçeği, bir gün onu keşfedeceklerini ve ona bir isim vereceklerini düşündü. Hangi çiçeğe gerçek ismi verilmiş ki? Ferden geçti çiçekleri başta söylemeliyim ki bir roman değil uzun uzun araştırmalarla dopdulu. Çocukluktan başlayan ve süregelen baba şiddeti ve sonrası , ile büyüyen kadınlarımızın hikayeleri mevcuttur. Bu hikayeleri bize derinlemesine anlatan uzmanlarımız Nilgün ile Simel hanım bir nevi kanamakta olan yaramıza ,baba şiddetine uğrayan kadınlarımıza ışık tutuyorlar. Korku, Utanç , İntikam ve Hiçlik başlıkları altında okuduğumuz hikayelerle sarsılıyor insan. Kitabın ismi #ferdenğeçtiçiçekleri ile ilgili bir hikaye var ki oda bana kalsın diyorum. Merak edin emi.. Haaa birde kaynakça var. Baba şiddetine maruz olan kadınların neler yaşıyorlar,ne hislerle mücadeleye girişiyorlar ve ruhlarında açmış olan derin yaralardan kurtulabiliyorlarmı ? Baba şiddetine uğrayan kadınların babaları ile algısı? İleriki yaşantısındaki evlilik ve çocukların üzerindeki bakış açısı? Duygusal ve bedensel izleri ? Kısacası her hikayede sunulan temalar,bilimsel verilere dayanarak araştırmanın bizi nelere götürdüğünü gösteriyor ve tek tek noktalara basarak çarpıcı bir şekilde bizlere anlatıyor. Bence okumalıyız, okudukça da öğrenerek, çoğalarak belki de son veririz belli mi olur? Bu türü sevenlere güzel bir öneri olsun. Sağlıcakla kitapla kalın @pinhanyayinevi
Nilgün Güzel
Nilgün Güzel
Semra
Semra
Reklam
''Kendimi berbat hissediyorum. Hiç istemediğim şeylere boyun eğmek zorundayım ve sürekli beni rahatsız eden, acımasızca yutan bir çıkmaza sürükleniyorum. En acısı da sanki ne yaparsam yapayım boşa çabalıyormuşum gibi, asla bu çıkmazdan kurtulamayacakmışım gibi hissetmek. Yani yarının yokmuş gibi, geleceğin bomboş, zifiri karanlığa gömülmüş gibi Bunun üzerine düşündüğünde karşına çıkan tek şey hiçlik.'' Nefessiz kalmışçasına derin bir soluk çektim içime. ''Mücadele edecek gücüm kalmadı,'' diye bitirdim sözlerimi.
Sayfa 339 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Acısı içimde bir ok kadar gerçekti: Okun yüreğe ölümle aynı anda saplandığı bilinir; hiçlik beklentisiyle, varlığı içimde sürüp gidenin anlamı yaşamımdaki safranın anlamına dek boşuna oyalanıp duruyor.
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu _Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder. ****** _Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
_Önce "Hiç" vardı. "Hiçlik" ile "Hiç bir şey" aynı şeyler değildir. "Hiç bir şey" bir şeyin olmaması, orada bulunmaması anlamına gelebilir. Ama, "Hiçlik" bir şeyin orada bulunmaması anlamına gelmiyor. "Hiçlik" en başlangıcı temsil eden, somutlanamaz, soyutlanamaz olan her şeyin
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.