"İçini acıtan birşeyler var fakat sen bunun sebebini bilmiyorsun. Bu dinlediğin şarkıda, yediğin yemekte, dolandığın sokakta. Aniden kafanı kurcalayan o koca boşluğun acısını bir türlü bulamıyor olmak. Sonu gelmeyen bir hiçlik acısı bu. Güvensizlik, güvenememek. Bu hep böyle."
Anlak yalnızca dünyayı olduğu gibi almakla ilgilenirken, buna karşı İstenç dünyayı ilkin olması gerektiği gibi yapmaya geçer. Dolaysız olan, verili olan hiçbirşey İstenç için sağlam bir varlık olarak geçerli değildir, tersine salt bir görünüş, kendinde bir hiçliktir. İnsanın ahlaksal bakış açısından içinde dolanıp durduğu çelişkiler bu noktada
Sayfa 365 - İdeaKitabı okudu
Reklam
Geceleyin açık havada gezerken, o ezelden beri nöbet tutan yıldızlara baktığımızda uzaklıkları karşısında bir çeşit saygı, değişmezlikleri karşısında bir hiçlik; büyüklükleri karşısında da bir aşağılık duygusu duyarız. Yüreğimiz durur, soluğumuz kesilir, bütün gövdemiz bir sarsıntı geçirir. O entipüften meraklarımız, kaygılarımız içler acısı bir önemsizliğe bürünür. Büyük bir şiir dinlerken ya da bir insan ruhuna etki ettiğimizde buna yakın bir iç sarsıntı, bir soluk kesilmesi duyarız.
Sayfa 17 - sayKitabı okudu
Cortazar’ın İşe Yarar Filminde bahsi geçen Bir Sarı Çiçek öyküsü
işe yarar bir şey filminde bahsi geçen julio cortazar öyküsü. tamamı şöyledir; ölümsüzüz; biliyorum şakaya benziyor bu söylediğim. biliyorum, çünkü kuralın istisnasını tanıdım, var olan tek ölümlüyü biliyorum. rue carbronne'da bir barda bana öyküsünü anlattı; gerçeği anlatmaktan rahatsız olmayacak kadar içkiliydi, oysa barmen (barın sahibiydi
Yoksunluğun binbir acısı ve acıların doruğunda hayretsizlik... Duyguları küntleştiren, kalbi buzlaştıran, tahayyülatı öldüren hayretsizlik... "Ben bunu biliyordum", "Ben bunu tanıyordum", "Bunda yeni bir şey yok” hayretsizliği. Hayretsizliğin uzun, sancılı, işkenceli öldürücülüğü. Sürünen ceset, hasta nefis, yakıcı hiçlik. Hiç bitmeyecek sanılan kör yolculuk, beyindeki çılgın uğultu, kahredici hezeyanlar, yürekte eksilmeyen korku, yok edici keder, yıkıcı karamsarlık... Ve son korku tufanından sonra, bir dönemeçte, ansızın ışıyan nur. Hidayet Nuru'nun, felekleri aydınlatan kudreti... Kaderi gösteren, kaderle barıştıran, kaderin barışla yırtılabileceğini ima eden sır... Arşın varlığı, o varlıktan akan yıldızlar, binbir güneşin, binbir ışığın çağıltısı... Yeryüzünün bütün varlıklarından kopup gelen umut. İnsan-ı kâmil müjdesi, onarılan beden, coşan yürek, şahlanan tahayyülat... Şahlanan tahayyülattan vuran kutlu imgeler... Gür yeşil donanmış Hidayet Vadisi, Tevhid Dağı'nın heybeti... İnsansız Gaflet Çölü'nden Seçkinler Yaylası'na uzanan yolda, duanın lütfuna ermek, ancak bir peygamberin, onun ashabının ve velilerinin himmetiyle gerçekleşebilirdi...
Sayfa 118 - TimaşKitabı okudu
Oysa fiziksel değişimin ve mesafenin yokluğunda, Holmes'un hayal gücü bile tekleyebilirdi. Hatta o gecenin başında teklemişti de. Olayların gerçekte nasıl gelişmiş olabileceğine dair bir tane bile elle tutulur ihtimal düşünememişti. Konu, basit bir etkileşimin ötesine geçen, çok daha temel ve geniş bir şekilde başkasının gözünden dünyaya bakmak
Reklam
148 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.