Yaşayan acı çeker, acı çekerek yaşayan ise hanesinin kapısında "Tüm umutlarınızı geride bırakın!" yazsa bile sever ve umut eder. Huzur içinde ölmektense acı içinde yaşıyor olmak iyidir. Aslında zulüm dolu bu cehenneme, ebedi azaba inanamıyordum ve hiçlik ile hiçlik ihtimalinden daha gerçekçi bir cehennem göremiyordum. Hâlâ, eğer hepimiz hiçlikten kurtuluşumuza inanırsak, daha iyi insanlar olacağımıza inanıyorum.
Divan KitapKitabı okudu
müntekim gıcırbey den şebnem şibumi ye mektup 3 kalbin darmadağın olunca, kafan da karışır şebnem, italyan kahvesine batırılmış irlanda çöreğim; çöpten metal kutular toplayan zombi gibiyim. şebnem peynirsiz labirentte dönüp duran fare gibiyim. şebnem beynim bulaşık teline döndü. sana olan duygularımı mesafe, boşluk, bildiğin hiçlik
Reklam
. Ufkumdaki tabelalar yalnızca dehşetengiz ihtimalleri gösteriyor: Katışıksız hiçlik ya da cehennem azabı. .
Sayfa 174
İbn Arabi'nin söylediği "O'nun kendi nurunda tezahürü o kadar yoğundur ki idrakimizi aşar geçer ve O'nun tezahürü bir perde olur." Nuru onu görmeyi perdeler. İş, kalbin çatlaklarından ve örtülerin bir anlık kalkışından sızan ebedi ışığı hissedebilmekte.İş sonsuzluğun sanatkarı olmakta, hiçlik uçurumunun kıyısında güzelliğin fısıltısını duyabilmekte... Yücelik derinliktedir.
Hiçliği atkı gibi boynuna dolar, ne var ki, hiçlik bir türlü boğmaz onu.
Bu koşullarda, dünyanın her olayı bana ancak fırsat (yararlanılan, kaçırılan, boşverilen, vb. fırsat) olarak görünebiliyorsa, ya da, daha da iyisi, başımıza gelen her şey bir şans gibi düşünülebiliyorsa, yani her olay bize ancak varlığımızın içinde soru olan bu varlığı gerçekleştirme aracı olarak görünebiliyorsa ve başkaları da, aşılmış aşkınlıklar olarak, fırsatlardan ve şanslardan başka bir şey değillerse, kendi-içinin sorumluluğu yaşanan-dünya olarak bütün dünyaya yayılacaktır. Kendi-için, içdaralmasıyla kendini tam da böyle kavrar, yani ne kendi varlığının, ne başkasının varlığının, ne de dünyayı oluşturan kendindelerin temeli olan, ama kendisinde ve kendisi dışındaki her yerde varlığın anlamına karar vermek zorunda olan bir varlık gibi. Sorumluluğu savsaklamaya kadar uzanan bir sorumluluk içine fırlatılmış olmak durumunu içi daralarak fark eden kişinin, artık ne vicdan azabı, ne pişmanlığı, ne de mazereti vardır; o artık, kendi kendisini bütünüyle keşfeden ve varlığı bizatihi bu keşifte yatar bir özgürlükten başka bir şey değildir. Ama bu kitabın başında işaret etmiştil çoğu zaman, kendini aldatma içinde içdaralmasından kaçarız.
Sayfa 655 - İthaki
Reklam
41 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.