ALLAHUEKBER
Ekber ve yakın çevresi, "dünyayı kendisine gelin yapacak" bir yaklaşımla Ekber merkezli yeni bir saray kültürü oluşturdular. Bu anlayışa göre Ekber'e hizmet etmek insanların en yüksek fazilet basamağına ulaşabilmeleri için başlıca -ve belki de tek- yoldu. Takipçilerinin haneleri Ekber'in küçük evreni gibi olmalı ve diğerlerini de kendileriyle birlikte mükemmelleştirmeliydiler. Ekber, zamana yeniden yön vererek tahta çıkışını başlangıç alan, "Tarih-i İlâhî" adında yeni bir güneş takvimi tasarladı. İslami hicri ay takviminde hasat mevsimi ve dolayısıyla gelir dönemleri her yıl değiştiği için bu takvim idarede pratik avantajlar sağlıyordu. Dahası imparatorluğun resmî belgeleri ve madenî paralara "Allahuekber" ibaresini ekletti. Bu uygulamayı eleştirenler 1584'te popüler olan şu beyti dile getiriyorlardı: Kral bu yıl Peygamber olmak iddiasında Bir yıl sonra, Allah'ın izniyle, Allah olacak!
Sayfa 200Kitabı okudu
Nüfus 13 milyondu, 11 milyonu köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 37 bininde okul yoktu. 30 bin köyde cami yoktu. Traktör sayısı sıfırdı, biçerdöver sayısı sıfırdı. Ayçiçeği üretimi yoktu, şeker üretimi yoktu. Ekmeklik un ithaldi, pirinç ithaldi. Bütün memlekette sadece beş bin hektar alan sulanabiliyordu. Bitle başa çıkılamıyordu. Beş bin köyde
Reklam
Bir başka sıkıntı takvim ve saatler. 1904 senesinde Lord Ronaldshay, İstanbul’a geliyor. Daha sonra yayınladığı kitabında (Lawrence John Lumley Dundas, Marquis of Zetland, Earl of Ronaldshay, 1904, On the Outskirts of Empire in Asia: William Blackwood and Sons, Edinburgh and London, s. 31.) bu seyahatinden şöyle bahseder: “İstanbul’a geldim, her
Konunun ehemmiyeti gayet açık!!
Nüfus 13 milyondu, 11 milyonu köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 37 bininde okul yoktu.30 bin köyde cami yoktu. Traktör sayısı sıfırdı, biçerdöver sayısı sıfırdı. Ayçiçeği üretimi yoktu, şeker üretimi yoktu. Ekmeklik un ithaldi, pirinç ithaldi. Bütün memlekette
Tuğrul Bey döneminde devlet büyük ilerleme göstermiştir. 23 yıl hüküm süren Tuğrul Bey, Hicri takvim hesabıyla 70 yaşında vefat etmiştir.
Sayfa 130Kitabı okudu
Zamanın düzenlenmesi derken söz konusu olan sadece saat değil. Takvimlerin de düzenlenmesi gerekiyor. Osmanlının kullandığı iki ayrı takvim var. Bir mali takvim, diğeri de hicri takvim. İkisi de dış dünyanın kullandığı ortak zaman birimiyle uyumsuz. Bir Avrupalıyla aynı tarihten söz etmek için her iki takvimde de ciddi hesap kitap yapmak icap ediyor. Aksayan günler, fazla günler, bütün bunları ayarlamak lazım. Oysa böyle bir külfete katlanmanın hiçbir faydası ve manası yok. Bütün bunlarla uğraşacağına uygar dünya hangi takvimi kullanıyor ise biz de onu kullanalım. Mesela tatil günleri bakımından aksini düşünelim. Uygar dünyada haftalık tatil pazar günü, eskiden cumartesi günleri de yarım gün çalışılırdı. Bizde nasıl? Perşembe yarım gün, cuma tatil. Dış dünyayla irtibatta olunabilecek üç tam gün kalıyor elde. Ne yapılır bu kadar kısa bir zamanda? Mustafa Kemal makul ve rasyonel olan yolu tercih ediyor. Bu değişikliğin de geçmişin izlerini silmekle vs. ilgisi yok. Tamamen pratik bir ihtiyaca cevap verme maksadıyla yapılmış bir yenilik. Hepsi bu. Aynı şeyi Ruslar yapmadı mı? Eski takvimlerinden vazgeçmediler mi? Ya Çinliler?
Reklam
83 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.