Kitabın kapağını kaldırıyorsun ve "ulan hayatımı yazsam roman olur" cümlesindeki yazarın hayatını, özgeçmişini daha doğrusu öze geçirilmişliğini okuyorsun, direk seni kitabın içine buyur ediyor zaten...Zengin bir ailenin çocuğu ama evlatlıktan reddediliyor, önce alkol sonrasında morfin bağımlılığı, en sonunda başarılı olduğu dört intihar girişimi...Kitabın da otobiyografik bir roman olduğunu biliyorum, hıh! dedim, bakalım bu abimiz de hayatın neresine ve neden tutunamamış, kahramanlardan daha çok severiz antikahramanları...
.
İnsanları kırmamak için sürekli kendini kıran, insanları suçlamamak için sürekli kendini suçlayan, insanlardan korktuğu için, yüzünde bir maskeyle sürekli onları güldürmeye çalışan ama kendi içine doğru bir tebessümü kendinden hep saklayan, toplumda kabul görmedikçe, kendi kimliğinden beynini uyuşturarak kurtulmaya çalışan, ayık kaldıkça da kendi ölümünü her daim yanında taşıyan bir adam...
.
Kitabın son sözünde ise şöyle bir detay vardı. Aynı anda iki kadın var hayatında, birinden çocuk yapmayı seçti, diğeriyle beraber intihar etmeyi...Sonra düşündüm acaba kimi daha çok sevdi? Ya da kim onu daha çok sevdi?