Öğrenilmiş Çaresizlik, Seligman Deneyi ve Girişimcilik
Öğrenilmiş çaresizlik popüler kültürde sürekli karşımıza çıkan bir konu aslında. Ne zaman birileri birilerini motive etmek için bir film çekse, kitap yazsa veya hikaye anlatsa öğrenilmiş çaresizlik konusuna değinir. Meşhur fil hikayesi mesela. Filler büyüdüklerinde bağlandıkları minik kazıkları yıkıp gidebilecekken bunu asla denemezlermiş çünkü
Kendime not ;
Bir şarkın olsun. Senin olsun. Hayatına her giren insana “bu benim şarkım bak” diye dinlet. Bir gün o kişinin hayatından çıktığında bir radyoda denk gelirse, seni hatırlasın. Tek bir parfümün olsun. Özdeşleşmek iyidir. Dünya bu illaki bir tek sen kullanmayacaksın. Öyle bir sana ait olsun ki, bir yabancıda bile duysa “acaba burda mı” diye kokuyu
Reklam
Kahraman kız veya erkek farketmez ...
👉... Baba kızını yurda bırakıyor, Kız babasına: “Baba bari 100 TL versen diyor” Baba: “Kızım vallahi yok” diyor. ✍️... Kız boynu bükük yurda girerken konuşmayı duyan bir esnaf babaya 500 TL uzatıyor ve çabuk diyor kızını geri çağır arka cebimde kalmış, al bu parayı de diyor. ✍️... Adamın gözleri dolu dolu önce yok diyor ama sonra alıyor parayı ve
Bir bizlik hikayesi kitabından alıntıdır...
"Şimdi kitabın bir bölümünü daha yaşamak için İstanbul'a doğru gidiyordu. Umduğuda bulduğuda hiç şüphesiz kaçtığı kendisiydi. Şimdi sadece gönlüne sükuneti muhafız kılmalıydı. İçeride yaşanacak olan büyük hesaplaşmaları bir küçük kafes içinde çözecek, gerisin geriye en baştan gelecekti. Şu vakte kadar hangi yolu denediyse sonu intihar ile biten can ve zaman, artık bir kuş gibi süzülmeliydi. Artık başın sonunda ve nefesi daralıyordu. Bilmiyordu daha kaç hikaye yaşanacak ama kendisi de umuda kelepçe vuramıyordu..." #Eyüp Sultan Hz. Kabristanı
Kısa bir hikaye... Adam ve hayattaki tek arkadaşı olan köpeği bir kazada birlikte ölmüşlerdi. Kendilerini muhteşem bir manzaranın karşısında buldular. Rengarenk çiçeklerle süslü bir bahçe, altından yapılmış bir kapı, beyazlar içinde bir kadın. Adam kadına sordu: “Burası neresi?” Kadın ona gülümsedi: “Cennet, efendim. “ Adam sevindi, kapıya yürüdü. Ama kadın onu birden durdurdu: “Üzgünüm efendim, köpeğiniz sizinle gelemez. Onları içeri almıyoruz.” Adam kadına; ‘‘Ama o benim en yakın dostum’’ dedi. Nafile, ‘‘Giremezsiniz!’’ cevabı verildi. Bırakmadı yılların dostunu. Gerisin geriye döndü. Bu kez tozlu çamurlu bir yola girdi. Karşılarına çiftlik girişini andıran bir kapı ve önünde bekleyen yırtık pırtık elbiseli bir dede çıktı. Adam sordu; “Arkadaşımla birlikte bizi kabul eder misiniz? ’’Dede“ Tabii...” cevabını verdi. Girdiler içeri. Yüzlerce ağaçtan birinin altına köpeğiyle yerleşti. Dedeye yine seslendi; ‘‘Burası neresi?” Yaşlı adam “Cennet” cevabını verdi. Adam şaşırdı: ‘‘Nasıl olur! Az önce muhteşem bir kapıya gittik ve orasının da Cennet olduğunu söylediler!” Dede, “Şu rengarenk çiçeklerle süslü altın kapılı yer mi? Orası cehennem!” dedi. Adam iyice şaşırmıştı. Dede gülümseyerek devam etti; “Onlar, kendi çıkarı için en iyi arkadaşını yarı yolda bırakıp bırakmayacağının sınavını yaptılar sana!’’ ALINTIDIR
Alıntıdır
6 küçük hikaye -----:-:-:-:-:---- { 1 } Gunun birinde köy halkı yagmur duasina çıkmayı kararlaştırdılar ... o gun geldiginde sadece küçük bir çocuk elinde şemsiyesi ile gelmişti İşte bu İnançtır -----------------
Reklam
Alıntıdır ..
Rus edebiyatının talihsiz bir dehâsı: Puşkin Ey güzel ülke! Uzak ülke. Ey bilmediğim ülke! Ne kendi isteğimle geldim sana, Ne de soylu bir atın sırtındl Beni bu yiğit delikanlıyı, Gençliğin ateşi sürükledi sana. Bir de başımdaki şarap dumanları.. Ataol Behramoğlu'nun çevirdiği, Nadir Göktürk'ün bestelediği Tanju Duru'lu, Emin İgüs'lü ‘’Ezginin
92 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.