Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Öğrenilmiş Çaresizlik, Seligman Deneyi ve Girişimcilik
Öğrenilmiş çaresizlik popüler kültürde sürekli karşımıza çıkan bir konu aslında. Ne zaman birileri birilerini motive etmek için bir film çekse, kitap yazsa veya hikaye anlatsa öğrenilmiş çaresizlik konusuna değinir. Meşhur fil hikayesi mesela. Filler büyüdüklerinde bağlandıkları minik kazıkları yıkıp gidebilecekken bunu asla denemezlermiş çünkü
Kahraman kız veya erkek farketmez ...
👉... Baba kızını yurda bırakıyor, Kız babasına: “Baba bari 100 TL versen diyor” Baba: “Kızım vallahi yok” diyor. ✍️... Kız boynu bükük yurda girerken konuşmayı duyan bir esnaf babaya 500 TL uzatıyor ve çabuk diyor kızını geri çağır arka cebimde kalmış, al bu parayı de diyor. ✍️... Adamın gözleri dolu dolu önce yok diyor ama sonra alıyor parayı ve
Reklam
Kısa bir hikaye... Adam ve hayattaki tek arkadaşı olan köpeği bir kazada birlikte ölmüşlerdi. Kendilerini muhteşem bir manzaranın karşısında buldular. Rengarenk çiçeklerle süslü bir bahçe, altından yapılmış bir kapı, beyazlar içinde bir kadın. Adam kadına sordu: “Burası neresi?” Kadın ona gülümsedi: “Cennet, efendim. “ Adam sevindi, kapıya yürüdü. Ama kadın onu birden durdurdu: “Üzgünüm efendim, köpeğiniz sizinle gelemez. Onları içeri almıyoruz.” Adam kadına; ‘‘Ama o benim en yakın dostum’’ dedi. Nafile, ‘‘Giremezsiniz!’’ cevabı verildi. Bırakmadı yılların dostunu. Gerisin geriye döndü. Bu kez tozlu çamurlu bir yola girdi. Karşılarına çiftlik girişini andıran bir kapı ve önünde bekleyen yırtık pırtık elbiseli bir dede çıktı. Adam sordu; “Arkadaşımla birlikte bizi kabul eder misiniz? ’’Dede“ Tabii...” cevabını verdi. Girdiler içeri. Yüzlerce ağaçtan birinin altına köpeğiyle yerleşti. Dedeye yine seslendi; ‘‘Burası neresi?” Yaşlı adam “Cennet” cevabını verdi. Adam şaşırdı: ‘‘Nasıl olur! Az önce muhteşem bir kapıya gittik ve orasının da Cennet olduğunu söylediler!” Dede, “Şu rengarenk çiçeklerle süslü altın kapılı yer mi? Orası cehennem!” dedi. Adam iyice şaşırmıştı. Dede gülümseyerek devam etti; “Onlar, kendi çıkarı için en iyi arkadaşını yarı yolda bırakıp bırakmayacağının sınavını yaptılar sana!’’ ALINTIDIR
Alıntıdır
6 küçük hikaye -----:-:-:-:-:---- { 1 } Gunun birinde köy halkı yagmur duasina çıkmayı kararlaştırdılar ... o gun geldiginde sadece küçük bir çocuk elinde şemsiyesi ile gelmişti İşte bu İnançtır -----------------
Alıntıdır ..
Rus edebiyatının talihsiz bir dehâsı: Puşkin Ey güzel ülke! Uzak ülke. Ey bilmediğim ülke! Ne kendi isteğimle geldim sana, Ne de soylu bir atın sırtındl Beni bu yiğit delikanlıyı, Gençliğin ateşi sürükledi sana. Bir de başımdaki şarap dumanları.. Ataol Behramoğlu'nun çevirdiği, Nadir Göktürk'ün bestelediği Tanju Duru'lu, Emin İgüs'lü ‘’Ezginin
Yastık altı hikayesi olsun sizlere / iyi geceler
Pia Şiirinin Hikayesi (alıntıdır )     İşte o hikaye;   Attila ilhan bir gün Kadıköy Rıhtım'da otururken, yabancı plakalı bir nakliye aracı görür. Nakliye aracının üstünde, " pakistan international airlines " yazıyordur. Usta bu nakliye aracını hayalindeki kadına benzetir. O beklenen kadını belki görmüştür ama bu araç gibi hızla
Reklam
Bir kralın on vahşi köpeği vardı. Hata yapan hizmetçilerini veya muhaliflerini bunların önüne yem olarak atardı.Kral bir gün hizmetçilerden birinin hatasına rast geldi ve bundan hiç hoşlanmadı. Bu yüzden hizmetçinin köpeklere atılmasını emretti. Hizmetçi, “Sana on yıl hizmet ettim ve sen bana bunu mu yapıyorsun? Lütfen beni o köpeklere atmadan önce bana on gün verin!” dedi. Kral bunu kabul etti. Hizmetçi, köpeklere bakan bekçiye gitti ve ona önümüzdeki on gün boyunca köpeklere hizmet etmek istediğini söyledi. Muhafız şaşırdı ama kabul etti ve hizmetçi köpekleri beslemeye, onları temizlemeye, yıkamaya ve onlara her türlü rahatlığı sağlamaya başladı. On gün dolduğunda kral, kölenin cezalandırılması için köpeklere atılmasını emretti. İçeri atıldığında, aç köpeklerin sadece hizmetçinin ayaklarını yaladığını görünce hepsi şaşırdı! Gördükleri karşısında şaşkına dönen Kral hizmetçiye dönüp "Köpeklerime ne oldu?" diye sordu. Bu soruyu ganimet bilen hizmetçi, "Köpeklere sadece on gün hizmet ettim, onlar da hizmetimi unutmadılar. Hâlbuki sana tam on yıl hizmet ettim ve sen bir hatamda her şeyi unuttun" diye taşı gediğine koyar. Kral hatasını anlar ve hizmetçinin serbest bırakılmasını emreder. Umarım bu hikaye, bir kişinin kendisine karşı işlediği bir hatadan dolayı yaptığı tüm iyilikleri bir çırpıda unutanlara ders olsun. İnsanların hatalarını aramayın. Ararsanız çok bulursunuz. İyiliklerini öne çıkarın ve affedici olun. (Alıntıdır)
Kimin ne paylaştığı zerre umrumda değil. Dileyen plajdan fotoğrafını koyar dileyen en mutlu anini paylaşır. Yillardır insanların ana soruna, sorunlara odaklanmasını engel olmaya çalıştılar . Yillardır ölülerimizi, acılarımizı yarıştırttlar. Şimdi kim daha hassasiyet sahibi yarışındayız. Bu ve benzer doktrinlerle zehirlendik, görülmesi gereken
^Hikaye alıntıdır^
İzmir’in gecekondu semtlerinden birinde büyüdüm. Basmahane ile Ballıkuyu arasında bir yerdi. Kocakapı Mahallesi derlerdi. Üç katlı bir evin bodrum katıydı. Evimizin tek göz odasında oturduğumuzda, yoldan geçenlerin ayaklarını görürdük sadece. Bir oda, bir salon, ve bir de boş bi yer vardı ortada. Toplam elli metrekare. Mutfaktan bahçeye
Hikaye (alıntıdır)
Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta, öğrencisini uğurlamış. Çırağına " Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?" demiş. " Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma" diye ilave etmiş. Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş. Öğrenci resmi yeniden yapmış.Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş. Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş. Usta ressam şöyle demiş: "İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. İkincisinde, onlardan müspet,yapıcı,olumlu olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi." ●️ Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın. ️●Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma. ️●Asla bilmeyenle tartışma... 
92 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.