Odası hizmetli kadınlarla doluydu. Alev kaşlarını çattı ve "Niye odamdasınız?" diye sordu. Hizmetlilerden biri "İmparator ve İmparatoriçe emretti. Giyinmenize yardım edeceğiz Prenses Alev." dedi. Alev iç çekti ve "O zaman sadece iki kişi kalsın. Geri kalan çıksın. Yirmi kişi birden benim giyinmeme yardım edemez ya?" dedi. Sonra kendine cevap veren hizmetlisi ve onun yanındaki hizmetlisi seçti ve geri kalanını dışarı çıkardı. Anca o an yatağının üzerinde duran düzinelerce elbiseyi gördü. Hizmetli kadınlardan bir mor, diğeri siyah saçlıydı. Siyah saçlı olanı "Prensesim, hangi elbiseden başlamak istersiniz?" diye sorarken mor saçlı kız elbiseleri gösteriyordu. Kızın gösterdiği elbiselerin biri koyu mor, diğeri maviydi. Alev, beğenmediğini gösteren bir hareket yaptı ama hizmetli kız "Misafirler gelince bu elbiseyle onları karşılamak zorunda değilsiniz ama denemek zorundasınız Prenses Alev. imparatorumuzun emri." dedi. Alev kaşlarını kaldırdı ve kaşının üzerindeki Ateş Hanedanlığı Dövmesi kırıştı. Sonra Alev yeniden iç çekti ve koyu mor elbiseyi işaret etti.
Bölüm 7~
Mavi rengini hiç sevmem. Moru da pek sevmem ama mor elbise daha koyu. Elbise modellerini çizemedim kusura bakmayın..
Mor elbise: Pek sevmedim.
Mavi elbise: Berbattt! Sanki Su İmparatorluğundayım!!!!
Yeşil elbise: Çok garip ama saçma gibi.
Siyah elbise: Çok iyi ama yaş giysisi gibi. Anam izin vermez. Azar işitemem şimdi.
Pembe elbise: Çoooooo(+100000 "o" harfi)k kötü. Rengi berrbattt.
Kırmızı elbise: Mükemmmelll! Bir tık açık tarz ama olsun. Kırmızı ya, o yeter. Bunu giyinicemm.
Bir ton elbise var ama sadece altı tanesini örnekledim. Üşengeçlik başa bela...
Elbiselerin hepsini denedim. Elbiseler bitince ben yorgunluktan ölüyordum. Topuklu ayakkabılar çok yordu. On milyor tane vardı neredeyse. Neyse, sonra korse getirdiler. Korseyi taktım ve kırmızı elbiseyi bana giydirdiler. Sonra da beni süslü püslü bir sandaliyeye oturttular. Üç saat saçımla uğraştılar. Sonra dudaklarıma ruj gibi birşey sürdüler. Ama ruj değildi. Pek şaşırdığım bir şekilde bir dakika sonra dudaklarım parladı ve ateş kırmızısı oldu. Yanaklarıma da bişeyler sürdüler falaan. Öyle beni kral odasına postaladılar. Anam, yani İmparatoriçe beni görünce gülümsedi ve elini karnına koydu. Annem hamile bu arada. Kardeşim olucakk. Sonunda tek çocuk olmaktan kurtulucamm!! Neysee annem "Çok güzel olmuşsun kızım. İnşallah kardeşin de senin gibi olur. Neyse, misafirler birazdan saraya gelirler. Barış yapacaklarmış. Garip şeyler isteyebilirler." dedi. Ve benim suratım asıldı. Aslında annem şunu söyledi; Buz İmparatorluğu ailesinin seninle yaşıt oğlu varmış. Seni isteyebilirler. Kraliyet aileleri arasında anlaşma yapılınca reşit olmayan varisleri ya da varisliğe aday çocukları nişanlıyorlar. Sonra onlar reşit olunca da evlendiriyorlar.