Yazmak ya da inanmak... İnandığınız şeyleri yazarsınız. Yazarlık çaresizliktir. Başka bir şeyi beceremedi-
ğiniz için yazmaya kendinizi verirsiniz. Çoğul konuşuyorum, çünkü benimle aynı acıyı hisseden çokça çaresiz vardır. Her insanda az da olsa “Narsis kompleksi”
vardır. Bu bende fazlası ile bulunuyor. Çocukluğumdan
beri kendimi seviyorum, insanların bana ilgi duymasını
bekliyorum.
Lütfen bunlarla ilgilenmiyorsanız elinizdeki kitabı
bir köşeye fırlatıp keyfinize bakın. Yazdığım saçmalıkları okumak zorunda değilsiniz. Tersine ilginizi çekiyorsa
fil kulağı ile lütfen beni dinleyin. Bir şeyi fırlatmak ya da
kırmak çok kolaydır. Oysa kırılan bir kalbi onarmak çok
zordu. Demin yukarıda fırlatmak kelimesini kullanırken
aklıma “E” geldi. “E”nin kendine has bir yürüyüşü vardı. Deyim yerindeyse tay gibi yürüyordu. Ancak tay gibi
yürüdüğü için değil kadın olduğu için onu seviyordum.
Lise çağında bir kıza kadın demek, o zamanlar abes kaçardı.