_Çalmamı istermisin? _
Neva, abisinin elindeki gitar'dan daha çok, gözlerinde'ki endişeye bakıyordu. Az sonra neler olacağını bilen bir endişe ile kaplanmıştı Akselin küçüçük yüreği. Kardeşini bu kaostan uzak tutmak istediği apaçık ortaydı. Neva'nın dikkatini kavga seslerinden daha çok kendisine çekmeye çalışıyordu. Fakat Nevanın yavaş yavaş dolan gözleri Akselin endişelerini daha çok arttıroyordu.
_gitar çalayım sana o zman! _
Neva,ellerini kulaklarına götürdü ve başıyla onayladı .Müzik dinlemek miydi tek dertleri? Yoksa duymak istememek mi? Yapacakları bir şey yokdu. Aksel Kardeşini babasının, siniri geçene kadar oyalamak zorundaydı.
Ama ya bu sesler? Öncekiler gibi hafif bir kavga değildi bu. Babasının borçlandığı yönetime , Nevayı emanet olarak bırakmak istemesinden dolayıydı. Sesler o kadar çok yükselmişti ki, kırılan eşyaların sesleri sadece arkaya fonluk oluyordu. Gideceklerdi buradan. Annesi söz vermişti. Nevaya daha iyi bir hayat vermek için, mutlu olmak için, ellerinden gelen her şeyi yapacaklardı.. Neva, gözlerini kapatmış ve usulca gözlerinden akan yaşlar ile abisine odaklanmaya çalışıyordu. Aksel, onun bu hali karşısında artık kendini tutamamış ve gözlerinde zor zapteddiği yaşlar akmaya başlamıştı. Sanki her notaya kardeşini bu kaostan uzaklaştıracak bir çıkış yolu ararcasına vuruyordu .Aşağıdan gelen sesler azalmaya başlamıştı. Aksel, hızını yavaşlatıp, kesik kesik bıraktı çalmayı.. Neva, ellerini kulaklarından indirmeden endişe içinde baktı abisine..
_Bitti mi _
Odanın kapısını açıp kardeşine _ Sakın buradan bir yere ayrılma-diye sıkı sıkı tembihledikten sonra merdivenlere yöneldi...Ne ile karşılacağını bilmeden ürkekce indi merdivenleri birer birer.. Nefesini tutmuş ve merdivene kadar fırlamış olan kırık dökük eşyalara bakıyordu.. Köşeli olan merdiveni döndükten sonra gördüğü şey hayatını alt üst etti . Önce yerde boylu boyunca uzanan kadının bedeni girdi kadrajına.. Nefes almakta zorlanan küçük çocuk sakin kalmaya çalışarak annesinin sessiz sedasız yatan bedeninin yanında elinde bıçak ile çömelmiş olan adamı gördü.
Kafasını arkaya yaslamış ve ruh sağlığının bozuk olduğuna inandırırcasına kahkaha atıyordu. Salonun ortasında yayılan kanlara bakıp gülüyordu. Akseli görünce ayağa kalkmış ve elindeki bıçağı sallayarak öfke saçmaya devam etmişti.
_Bak! Bak gördün mü? Hepinizin sonu bu! _
Daha sözünü bitirmeden hızlı bir şekilde merdivenlere yöneldiği sırada aksel , bir vahşetin daha olacağını anlamış ve babasının önüne geçmişti.
_onu bırak! Baba! Onu bırak gitisn beni al, ben çalışırım, kazanırım baba ben öderim borcunu onu bırak! _
Baba demek ne kadar zor olsada söylemişti. İkna etmek değil amacı, zaman kazanmaktı.Nevanın hayatını göz göre göre mahvedemezdi. Adam, elini hızlı bir şekilde çekip Akseli geriye itmiş ve ikişer ikişer merdivenleri çıkıp Nevanın odasına girmişti.. Nefes almakta zorlanan çocuk ,yerde yatan annesine bakmış ve ona kalan tek emanete sahip çıkmak için annesinin odasına koşmıştu.Çekmeceleri biraz karıştırdıktan sonra bulduğu silahı eline almış ve titremesine takılmadan sessizce çıkmıştı basamakları .
Küçük kız, yatağında cenin şeklinı almış ve sessizce hıçkırarak ağlıyordu. İçine, içine. Sertçe açılan kapı ile irkilmiş fakat yerinden kalkmamıştı. Babası bıçağı arkasına saklayıp, küçük kızın yatağına oturmuş ve kahve rengi yumuşak saç tellerini okşamaya başlamıştı. Neva irkiliyordu. Babasının ona her dokunuşunda, her zerresi ile tiksiniyordu.Sebebini bilmiyordu ama midesini bulandırıyordu bu adam.. Adamın parmakları Nevanın, yumuşak yanaklarını okşarken, annesinin kanının izini bırakmıştı, miniğin üzerine ve saçlarının tellerine. Yanağında hissettiği ıslaklık ve burnuna gelen o yoğun demir kokusu küçük kızı korkutmuştu. Elini yanağına koyup bakmak istemiş fakat hareket etmeyi bırakın, nefes almaya bile korkmuştu.
_Annem _
Küçük kız tek bir kelime etmişti sadece. Adamın yüzündeki anlamsız gülüşler solmuş ve arkasına sakladığı bıçağı iyice sıkıp Nevanın boğazına dayamıştı. Annesine ne oldğunu bilmese bile burada olmadığını hissediyordu küçük kız. Eğer annesi burada olsaydı onu korurdu. Ama gelmemişti. Sesi çıkmıyordu. İçinde tarifi imkansız bir duygu vardı. Nefes alıp verişi iğne olmuş batıyordu sanki küçük kalbine.
Arkadan gelen büyük bir patlama sesi ile babası yere düşmüş ve Aksel koşarak Nevanın gözlerini kapatmıştı....
_şşşş bakma bakma geçti bakma! _
Sertçe yere düşen adamın kirli ve cüsseli bedenine irenerek bakmıştı Aksel. Daha fazla zman kaybetmeden nevayı kucağına almış koşarak merdivenleri inmeye başlamıştı.Neva fırsat bulduğu küçük bir delikten etrafa bakmaya başlamıştı. Salonda annesi hareketsiz yatıyordu. Uzun beyaz elbisesi kanla ıslanmış, yüzü sakin bir uykuya dalmış gibi görünüyordu. Pasta, masanın kenarından kayarak yere çarpmış, şeker süslemeler paramparça olmuştu. Yere düşen pastanın kreması, koyu kırmızı lekelerle birbirine karışmıştı. Masanın üzerindeki kırık tabaklar, bir zamanlar huzur dolu olan bu anı yerle bir etmişti.Çikolata kokusu hala havada dolaşırken, o tatlı neşenin yerini keskin bir acı almıştı.Kırmızıya boyanmıştı bu gün her şey.. Annesinin yanında kalan küçük bir kutu dikkatini çekmiş ve abisinin kucağından inip hasır iple bağlanmış olan Kraft kağıt kaplı kutuyu eline almış, annesinin yanına diz çökmüştü.Aksel kardeşini oradan uzaklaştırmak istemiş ama başaramamıştı.
"Anne, pasta yeniden yaparız değil mi?" diye mırıldanmıştı Neva. Gözleri annesinin yüzünde dolaşıyor, her an uyanacağını umut ediyordu. Ama içindeki bir şey, masalların yalan olduğunu söylüyordu. Prensesler her zaman mutlu yaşamıyordu, belki de yaşamıyordu bile."Biliyordu. Annesi melek olmuştu. Biliyordu masallar yalandı. Mutluluk yoktu. Mutlu son yoktu. Kaybetmek vardı. Masalların her zerresi yalanla boyanmıştı. Kırmızı ile boyanmıştı.İyiler kazanmıyordu. Sevenler her zman birlikte olmuyordu. Buyuzden masallardan hep nefret etmişti . İçten içe bu büyülü dünyanın sadece hayal ürünü oldğunu bilecek kadar, acımasız bir dünyada yaşıyordu Neva...
_prenses olmak istemiyorum anne _
Yutkundu. Çünkü prensesler ölüyordu. Annesi bir prensesdi ve kötü adam tarafından yok edilmişti.
_iyiler kaybediyor anne. Ben iyi olmak istemiyorum.... _
Uzaklardan gelen siren sesleri Akseli paniğe sokmuş ve Pencerenin arkasından bahçeye bakmıştı. Beyaz üniformalı adamlar, aynı ritimle yürüyerek dizilmişlerdi. Çizmelerinin taş zemine çarptığında çıkan ses, kalbine bir çekiç darbesi gibi iniyordu. Merdivenlerde yankılanan bot sesleri giderek yaklaşırken, nefesi kesilir gibi oldu. Kardeşine baktı, ona zarar gelmesine izin veremezdi."Eğer gelir ve onları burada görürlerse kardeşini ondan alırlardı. Ama eğer giderlersede Nevaya kaçak olarak bir hayat sunmuş olacaktı . Neva, doğum gününde yaşadığı bu acıyı asla unutmayacaktı. Annesinin boşluğunu kimse dolduramayacaktı. Aksel, Nevaya sıkıca sarılıp kulağına eğilmiş ve onu teselli etmeye çalışmıştı
"Eğer seni benden ayırırlarsa korkma. Onlara boyun eğme! Öğren, ama asla silahlarını masumlara doğrultma. Seni bulacağım Neva, söz veriyorum. Güçlü ol, annemiz gibi!"Neva gözünden akan bir damla yaşı elinin tersi ile silmiş ve abisinin kazağına kafasına gömüp sımsıkı sarılmıştı. Belki son kez kokusunu ciğerlerinde hissedene kadar çekmişti.
Tahta kapı bir tokmak darbesiyle savrulmuş, menteşeleri çığlık atarak yerinden kopmuştu. İçeri dolan sert adımlar, evin sessizliğini parçalamıştı. İçeri girer girmez bir asker Akseli çekmiş ,diğeri Neva'yı almıştı .Abisinden ayrılan kız, annesinin hediye kutusunu sımsıkı tutmuş ve güçlü bir kız olacağına dair ona söz vermişti.
Yedi yaşında bir kız çocğu, eğitilmek için devrimciler tarafından alınmış ve on sekiz yaşındaki bir çocuk kardeşini koruduğu için tutuklanmıştı. Burası dünya tarafından adalet timsali olan Carım! İçinde yıkıp döktükleri göz ardı edilen şanına şan katan bir ülke! Çocukların her birini katil olmak için eğiten, kimseye acımayan bir yönetim. Sessiz çığlıkları olan, sokakları kırmızıya boyanan, evlerinde huzur olmayan insanların yaşam savaşı verdiği bir yer. Dünyaya gösterilen madalyon sahibi bir ülkenin ters yüzü... ...