Eskiden (Aşağı Barbarlık konağında) bütün varı: "İpi ile kuşağı" anlamında oku ile yayından öteye geçmeyen erkek, dışarı işinde sürüsünü büyüttükçe önem kazandı. Kontrol ettiği zenginlikleri ve yetkileri arttı. Karşısında Orta Vahşet konağından beri kutsallaşmış anacıl hukuk vardı. Ana düzeni çoban erkeğin egemenliğine engeldi. Onun için, ekonomi gücü artan erkeğin ilk işi, anacıl düzenin kayıtlama ve kısıntılarını aşındırmak oldu. Eski Yunan mitolojisi, anacıl Girit toplumuna karşı barbar sürülerinin babahan düzenini dayatışlarıyla doludur. Kahraman Thesee'lerin, Tanrı Zeus'ların başlıca sosyal ve tarihcil görevleri, Anahanlığı yıkmak ve kötülemektir. Toplumda, saygıdeğer Ana-tanrılar yok edilemediği zaman alt edildiler. Kuşaklara masal biçimli eğitimle, hep "Devanası" gibi, "Meduz" gibi adlarla iğrenç ve korkunç gösterilen varlık, Orta Barbarlığa dek tapılan; ondan sonra da halk inancında bir türlü sökülüp atılmayan kadın-ana idi. Erkek, anacıl düzeni yıkmak için, yapmadık zorbalık, göstermedik kancıklık bırakmamış görünüyor. Tanrıların atası yıldırımlı Zeus, Kadından tohumunu çalacak, kadın yerine kendisi gebe kalacak ve çocuk doğuracak kertelere dek, Anaşahı en tabii görevlerinde bile ortadan kaldırmaya çabalar.
Sayfa 49
Türk toplumuna dışarıdan geldiği için "etki yapmış" sayılabilecek iki Din vardır: 1 -Uzakdoğu'da Budizm 2- Yakındoğu'da İslamlık
Reklam
Ve lgbt avcılığıyla
Nereden gelirse gelsin, her ileri adımın karşısına gericilik: "Namus" meselesi yaptığı kadın avcılığı ile çıkar ve halkın oylarını sırf o demagojiyle dahi çatır çatır koparıp alır. Hacıağanın emekçi halka bilir bilmez kabul ettirdiği "Namus" sözcüğü: Kadının ev kölesi, toprakbent, tarla paryası durumundan ebediyyen kurtulamayış kuralına takılmış bir uçkur etiketidir.
Sayfa 43
Bindiğiniz araç bir köy içersinden geçerse, bütün yiğitleri kahveye kümeleşmiş bulursunuz. "Eksik etek avratlar" (Avrat: Gözle görülmesi suç sayılan, demektir) açık yerlerde toprakla güreşirler. O cennetle müjdelenmiş "üstün cins" yaratıkları, bir yanda ağır aksak söyleşir, iskemle sefası sürerlerken, "Avrata göz açtırmayacak" politika demagojilerini geviş getirirler.
Sayfa 42
... "Din elden gidiyor!", "Namus elden gidiyor!" parolaları altında saklanıyor. Sonra, Amerikan Tuslog binasında bir otomobilin yakılışı üzerine, bir provokatör bahane edilerek Öğrenci Yurduna baskın ediliyor: "Bar Karıları!" diye tahkir edilerek yataklarından kaldırılan Türk ve Müslüman kızlarının kadınlık organlarına sokulan kanlı coplarla övünülüyor. Ne Allah'tan korkuluyor, ne peygamberden utanılıyor.
Sayfa 35
Neden utanmaz? Çünkü, nüfus kütüğünde "Erkek" yazılıdır. Türkiye'mizin üstün cins sınıfındandır. Ülke, böyle imtiyazlı doğmuş "Erkek"lerle doludur. Onların bütün "Namus"ları belden yukarıya çıkamaz. Belden aşağıdaki "Namus" ise yalnız kadınlarda yoklanır.
Sayfa 21 - pdf
Reklam
Türkiye'de, alt sınıfların herhangi bağımsız bir düşünce ve davranışı daha ilk adımını atmaya görsün... Gericiler o saat, Kadının saçlarını ellerine dolayıp, halkın karşısına, daha doğrusu vicdanına, ruhuna kazık gibi dikilirler. Çalışan insanımızın ruhça, maddece sömürülmekten kurtulmaya doğru yönelmeyi denemesini felce uğratmak için kadını zehir gibi kullanırlar. Sömürenler, dünyanın hiçbir yerinde gericiliklerini mahkûm kadın sınıfının durumu ile maskeleyerek bizdeki kadar utanmazca ve hinoğluhince Kadın adlı ırz ve namus demagojisinden en namussuzca yararlanmayı beceremezler. Örnek mi aradınız? Tümenle, her gün, her yerimizi sarmış türlü türlü örnekler sonsuzdur. O alçak demagojinin tarih sayfalarına geçmiş bir klâsik ve bulantı veren, kusturucu açık biçimini "Hürriyet Devrimi" çevresinde buluruz. Egemen Üst Gerici Sınıflar, -Bugün Sosyalizm için yaptıkları gibi- "Hürriyet Nedir?" diye soranlara, sistemlice şu tanımlamayı yapmışlardır: "- Hürriyet, herkesin karısını birbirine peşkeş çekme serbestliğidir! Koca, akşam işinden evine gelip şapkasını kapısı ardına takarken, orada başka bir erkek şapkası görürse, zamparayı içerde kadınla başbaşa bırakmak üzere, kendi şapkasını başına geçirir ve kapıdan dışarıya geldiği gibi çıkıp gider!" Gerici demagoji, Abdülhamit istibdadı zamanı Meşrutiyet için, Meşrutiyet zamanı Hürriyet için. Cumhuriyet zamanı Demokrasi için, en sonra Sosyalizm için bıkmadan, usanmadan yalnız bu temayı işlemiştir. Geniş halk yığınları içine hep o "Avrat elden gidiyor!" fobisini umacılaştırmıştır.
Sayfa 12
Kutsallaştırma Prosesi o denli yaman ve köklü bir gelişimdir ki, insan beyni onu, tüm kökleri ve gelişimiyle bilinçlere çıkaramadıkça, en Modern Çağlara; günümüze dek düşünce sistemi olmaktan çıkaramaz; değme anlı şanlı Stalin olsanız, Lenin’i hayalinde göklere çıkaran bir tapınçlaştırmaya uğratır, sonra onun ufak tefek yecüc mecüçlerden bir Moğol
Batı Avrupa İnsanları, barbarlıktan kurtulup da Avrupa'daki antika medeniyet yıkıntıları üzerinde modern kapitalizmi kurdular kuralı; Avrupa'nın coğrafya ve tarih üretici güçleri bakımından belirlendirdikleri bölgelerde yaşayan (ekonomi-dil-zihniyet) birlikli kümeleşmelere Millet adını verdiler. Kapitalizmden önceki toplumlarda en geniş birlik Ümmet idi. Hangi (ekonomi-dil-zihniyet)ten olursa olsun aynı inancı benimseyen toplum insanlarına ümmet deniyordu. Kapitalizm ilk defa Avrupa'da, aynı Hristiyan inancı benimsedikleri halde, (ekonomi-dil-zihniyet) bakımından farklı topluluklara, ayrı milletlere böldü. Demek, bir ülkede MİLLET'ten konu açmak orada kapitalizmin geliştiğini gösterir. Kapitalizm bulunmayan bir yerde millet aramak saçmalıktır.
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.