İstiklâl harbinin bitmesiyle hilâfet ve Osmanlı devleti nasıl lağvedildi? İlk gençlik günlerimde işittiğim bir olay, Lozanda yazılı bulunmayan üç maddeden birinin hilâfetin lağvı olduğudur. Bazı tarihcilerimiz bunu kabul etmiyor. Evet, kâğıt üstünde değil; fakat o toplantılarda bulunmuş kişilerin ifâdelerinden edindiğim bilgiye göre bunun yazılı olmayan şart şeklinde ortaya çıktığıdır. Hilâfetin ilgâsı, yazının değişmesi ve kurulacak Türk devletinin bir daha Müslüman devletlerle herhangi bir ilişki kurmaması. Bu bilgi doğru yahut yanlış. Ne o ne de bu yönde belgem, kanıtım var. Ağızdan kulağa dedikleri cinsten. Lozan görüşmeleri çok uzuyor. Bir türlü sonuca bağlanamıyor. İki safhada gerçekleşiyor. Görüşmeleri bulandıran en önemli kişi, orada heyette bulunan Rıza Nur beğ. Rıza Nur beği ne tanıdım ne de gördüm. Ben doğmadan ölmüş. Onun söylediklerinin tersine “sizi Sévre’de ortadan kaldırmadık, ceset hâline getirmedik. Hadi, bağışladık; ama zinhâr önceki duruma dönmeyeceksiniz” demeleri bana çok makul geliyor. Kim olsa yendiği, sırtını yere vurduğu düşmanına bunu kabul ettirir. Mustafa Kemâl Paşa da, ihtimâl, hilâfetin ilgâsına çok yatkındı. İsmet Paşayı bilmem; ama onun bu duruma son derece olumlu baktığı kanısındayım. Hakezâ yazının değişmesine de. Dolayısıyla bu üç maddeyi canıgönülden benimsediler ve uygulamağa koydular. Böylece yeni bir medeniyet devreye sokuldu ve dört elle bu İngiliz-Yahudi medeniyetine sarıldık. 1920de Osmanlının çöküşüyle İslâm medeniyeti de sona erdi. Bu kadar açık, matematik bir ifâde olabilir ancak.
Hilafet kaldırılıyor
Rauf (Orbay) Bey ise, tam aksine, Hilafeti'n kaldırılmasını Lozan'da İngilizlerin istediğini ve bu isteği İsmet Paşa'nın kabul ettiğini düşünüyor!
Sayfa 431 - DKKitabı okudu
Reklam
Lozan Azıtlaşması-Cumhuriyet 24 Temmuz 1923’te TÜRKİYE CUMHURİYETİ ile BATILILAR arasında Lozan Barışı imzalandı. Ann Bridge’in deyimi ile “Türkleri hâlâ Byron ve Missolonghi gözüyle görmekte direnen” İngiltere Mustafa Kemal’in ve arkadaşlarının ve yepyeni bir ideolojinin önünde yenilgiyi kabul etti. Amerika Birleşik Devletleri bu antlaşmaya katılmadı. 6 Ağustos 1923’te İsmet Paşa ile Amerikan temsilcisi Joseph Grew arasında yapılan ve daha sonra geliştirilen Dostluk ve Ticaret Antlaşması’nı, 1927’de Amerikan Senatosu reddetti. Ancak 1930’da (Dünya Ekonomik Krizi’nin Amerikan ekonomisini sarstığı bir konjonktürde) bu Antlaşma kabul edildi. Amerika, Türkiye ile olan ilişkisinde ekonomik konulara yer vermekteydi ve bunlar da başlıca iki kalemden oluşuyordu: Tütün ve Petrol. Chester Projesi ise zaman içinde uygulamaya geçi​rilemedi). Lozan Konferansı Musul gibi birkaç konuyu çözmeden kapanmış oldu. Bu konular daha sonra çö​züme bağlanacaktır. 6 Ekim 1923’te yabancı devletlerin askerleri İs​tanbul’dan ayrıldılar. 29 EKİM 1923’te CUMHURİYET İLAN EDİLDİ. 3 Mart 1924’te hilafet kaldırıldı. Türkiye, üstündeki yüklerden kurtuldu ve ATATÜRK VE ARKA​DAŞLARI yeniden yapılanma sürecini başlattılar.
Ankara Neden Başkent Oldu?
Ankaradaki Meclis'in meclis sistemi olarak konvansiyonel ihtilâl meclislerinden önemli farkı vardı. Meclis üyeleri içerisinde muhalif gruplar vardı. Bu muhalif gruplar sadece sol veya muhafazakâr değildi aynı zamanda Enver Paşa'yı tutan Ittihatçı militan grup vardı. Mustafa Kemal Paşanın asıl uğraştığı takımda bunlardı. Bunların amacı Türkiye
Sayfa 196Kitabı okudu
Eskide hilafet şimdi Cumhuriyeti
Büyük Millet Meclisi, 1924'ün 3 Mart günü hilâfeti kaldırmış ve son Halife Abdülmecid Efendi tam 83 yıl önce bugün, sürgüne gönderilmişti. Ama sözkonusu kanunun ilk maddesinde Halife'nin azledildiğinin söylenmesinden hemen sonra bir başka ifade geliyor, "Hükümetin ve cumhuriyetin anlamı ile kavramı aslında hilâfeti de içermektedir"
İsmet Paşa'nın mecliste Rauf Bey'e cevapları
"Halifeyi ziyaret meselesi, halife meselesidir." "Devlet adamı olarak, hiçbir zaman hatırımızdan çıkarmayız ki hilâfet orduları bu memleketi baştanbaşa harabeye çevirmişlerdir. Hilâfet orduları vücuda getirmek ihtimalini daima nazardan dur tutmıyacağız. Türk milleti en elim ıstıraplarını halife ordusundan çekmiştir. Bir daha çekmeyecektir." "Bir hilâfet fetvasının, Harb-i Umumî badiresine, bizi attığını hiçbir vakit unutmıyacağız. Bir hilâfet fetvasının millet ayağa kalkmak istediği zaman, ona düşmanlardan daha eşna bir surette hücum ettiğini unutmıyacağız." "Tarihinin herhangi bir devrinde, bir halife, zihninden bu memleketin mukadderatına karışmak arzusunu geçirirse o kafayı behemehal koparacağız!" İsmet Paşa, bravo sesleri ve alkışlarla karşılanan bu sözlerine, şunları da ilave etti. "Herhangi bir halife, an'aneten, fikren ve şekren, usulen, zımnen ve sarahaten, Türkiye mukadderatına alâkadarmış gibi vaziyet almak isterse, Türkiye ricalini taltif edermiş, iltifat edermiş gibi bir zihniyet ile düşünürse, bunları memleketin hayatiyetiyle ve mevcudiyetiyle zıdd-ı tam addedeceğiz; hareketlerini hıyanet-i vataniye addedeceğiz."
Sayfa 57 - Cumhuriyet Kitapları, 1998
Reklam
70 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.