Manda altındaki bir memlekete yeni bir azınlık sokmak hususunda en maksatlı, en aykırı ve en mühim teşebbüs İngiliz hükümetinin Filistin'de Yahudiler için "milli bir vatan" kurma işini üstlenmesiydi.
Hiç bir din ilk çıktığı zamanki yekpareliğini muha­faza etmemiştir.
Muhtelif sebeplerle hepsi muhtelif mezheplere ayrılmışlardır. Büyük Britanya Birleşik Dev­letlerinin Kıralı, biraz önce söylediğimiz gibi, Hıristiyan­lığa sadık kalacağına değil, Protestanlıktan dönmiyece­ğine yemin eder. Mensup olduğumuz İslam Ümmeti de türlü dini ve siyasi sebeplerle muhtelif mezheplere ay­rılmıştır. Mesela Pakistan, Sünni bir
Sayfa 249 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / Üçüncü Baskı Mayıs 1971Kitabı okudu
Reklam
Milli Din Projesi
Jön Türk düşüncesinin sonraki dönemlere etkisi açısında Vedat Nedim Tör’ün içinde dinle ilgili hiçbir mesele bulunmayan veya yeni bir “din” kurmaya çalışan “Dinimiz” başlıklı kitabı dikkat çeken önemli bir örnektir. Kemal Çağlar, söz konusu eser hakkında şöyle değerlendirmede bulunmuştu: “Kemalizm’i yalnız dövizlere, rakamlara, nizamname ve
Kültürel değişimin kendi iç dinamikleri dışında gerçekleştirilmesi, modem, projenin halka rağmen yürütülmesini, halkı etkisi altında bulunduğu geleneksel ve dini güçlerin etkisinden kurtarmayı gerektirir. Otorite, otorite fgürlerinin güç kaybetmesiyie ilgili olduğunda, kendini zorla kabul ettirmeye girişir.52 Bu doğrultuda halifelik kaldırılır.
Günümüz Sorunlarının Çözümü:Hilafet
İlk adımlar, -Avrupa Topluluğu örnek alınarak- ekonomik işlerde birlik, sonra askerî yardımlaşmanın gerçekleştirilmesi ve sonra da kaçınılmaz olarak hilafet düzenine geçilmesi olacaktır. Çünkü hilafet düzeni İslâm'ın ideologyasıdır. Raşid Halifeler döneminde gerçekleşen o örnek düzene sırt çevirdik de ne oldu? Biraz durup düşünelim: Hilafet düzeni, Raşid Halifelerden sonra gereği gibi uygulanmamasına ve zayıflığına rağmen, tarihin en karanlık dönemlerinde dahi Müslümanların vahdetini gerçekleştirebilmekteydi. Ancak, Avrupa'nın desteğini alan Mustafa Kemal başa geçtiğinde, Müslümanların muhafazasına çalıştığı ve bağlı kaldığı hilâfet düzenini ilga etti. Avrupa eski düzenini bırakıp yeni düzenler geliştirirken, Türkiye eski Avrupa düzenini uygulamaya başladı. O dönemde dünya, Sovyetler Birliği veya ABD ile birliğe doğru gitmekteydi. Çünkü, bu iki devlet değişik ırk ve halkların yardımlaşma ve dayanışmasını sağlayarak evrensel bir düzen kurmayı amaçlamaktaydı. Çağın birlik ve evrenselliğe yöneldiği bir dönemde bize yakışan, hilafet düzenini gerçekleştirerek evrensel nizama sahip çıkmak değil midir? .. Geçen günler ispatlamıştır ki hilafetin ilgası, İsrail'in kurulmasına, Rasûlullah'ın (sav) miraç yeri ve Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'nın, Kudüs'ün esaretine giden yolda bir hazırlık aşamasıydı.
TBMM kararıyla saltanatın ilgası (1 Kasım 1922) ve Cumhuriyet'in ilanından sonra (29 Ekim 1 923) Hilafetin kaldırılması (3 Mart 1924) yeni Türk devleti tarihinde en önemli dönüm noktasını oluşturur. Olay, Türk tarihi ve İslam dünyasında yeni bir devir açmaktadır. Bu kararlar sonucu, her şeyden önce Halife Abdülmecid'in ve hanedan üyelerinin Türkiye sınırları dışına sürülmesiyle Osmanlı hanedanının yeni Türk devleti içinde hiçbir yetki ve sorumluluğu kalmıyor; Osmanlı Sultanlığı tamamıyla ve kesinlikle son buluyordu. Laik (seküler) devlet kanunlarının hepsi, Şer'iyye ve Evkaf vekaletlerinin kaldırılması, Şer'iyye Mahkemeleri'nin ve medreseterin kapatılması, eğitimin devlet kontrolü altında birliği (Tevhid-i Tedrisat) kanunu, hep aynı zamanda kanunlaşmıştır. Bununla beraber yeni Türkiye devletinin anayasasında (20 Nisan 1924) "Türkiye devletinin dini İslam'dır" maddesi muhafaza ediliyordu.
Reklam
Bu yeni milliyetçi hareket başlangıçta kendinden önce III.Selim, II.Mahmut, Mithat Paşa, İttihat ve Terakki fırkası tarafından girişilen hamileler gibi ezici bir dış tehlikeyi defetmekle meşguldü ve sadece, İslâmi gelenekteki bu gayeye vasıta telâkki edilen cüz'î değişikliklerle ikinci derecede ilgilendi. Bununla birlikte daha Yunan ordusu Anadolu'dan çıkarılmadan Ankara'daki TBMM, bizatihi bir gaye olarak devleti dâhilî olarak yapılandırmaya koyulmuştu ve 11 Ekim 1922 mütarekesini müteakip haricî bir düşmana karşı sürdürülen bir ölüm kalım savaşı için harekete geçirilen ve bilâhare heyecan veren bir zaferle kızışan mücadele çabaları bilinçli olarak içe doğru yöneltildi ve maksatlı olarak Osmanlı'da hayatin temel esasını teşkil etmiş olan İslâmî müesseseleri sistemli bir sekilde berheva etmek için kullanıldı.
Osmanlı Hilâfeti fikri 3 Temmuz 1918'de tahta geçen Sultan Halife VI. Mehmet Vahdettin'in üzerinde farklı bir tesir gösteriyordu. Payitahtını ve şahsını savaşın galibi olan Müttefiklerin hakimiyeti altına sokan Mondros Mütarekesi, aynı zamanda onu, geçen on yıl boyunca Osmanlı Hanedanını kendisine kukla yapmış olan İttihat ve Terakki Fırkası'nın hakimiyetinden kurtarıyordu. Anadolu'daki yeni Türk milliyetçi hareketinin yükselişi, Sultan-Halife'yi, henüz serbest kaldığı Türk tebaasının hakimiyetine yeniden mahkum etmekle tehdit ediyordu. Anadolu'da Yunanlılara karşı gösterilen milliyetçi direnişin Büyük Müttefik Güçler’e bir meydan okuma olduğunu gören ve Müttefiklerin hakimiyetinin mukadder olduğuna inanan VI. Mehmet, nüfuzunu Mustafa Kemal aleyhine ortaya koydu. Halife 1919-1920 kışında milliyetçilerin kararlı bir hasmı olan Sadrazam Damat Ferit Paşa'ya Biga Sancağı'nda Çerkez çetelerinden düzensiz bir kuvvet kurma izni verdi. 1920 baharında bu düzensiz birlikler milliyetçi ordunun karşı saldırılarına direnemeyince İstanbul Hükümeti Seyhülislam'dan milliyetçilerin hareketinin dine mugayir olduğuna dair bir fetva aldı. Fetva metni 11 Nisan'da aynı mealdeki bir Hatt-ı Hümayun ve bir Nazırlık bildirisiyle birlikte yayınlandı. Sultan-Halife'nin milliyetçilere karşı gösterdiği bu manevraların takdire şayan bir tesiri olmadı, fakat bunlar bir düşmanlık ilânıydı ve milliyetçiler bunu ne unuttular, ne de affettiler.
Sayfa 64
Hilafetin İlgası ve Yeni Türkiye
Prof. Dr. Mevlüt UYANIK Tarihsel Tahlil Peygamberimizin vefatından sonra ortaya çıkan vekil tartışmalarını ayrıntısıyla anlatır.  Hz. Ebu Bekir’in tarihte “Sakifetu-Benu Saide” toplantısı diye bilinen tartışmaları aklımızda tutarak, onun seçiminden sonra peygamberimizin defnedilebildiğine dikkat çeker. Karmaşanın boyutu için Peygamberimizin
Meseleler Suleyman ASLANTAŞ
İslam tüm insanlığın müşküllerine çözüm üreten bir dindir. 13 asırlık uygulamasıyla da bunu ispat etmiştir. Her ne kadar yönetim olarak 4 halife sonrası saltanat boyutuna evrilmiş olsa da hakim düzen İslam’dı. Elbette 4 halife sonrası yönetimleri dört dörtlük İslami bir yönetim olarak görmesek de 20.yy. başlarına kadar yasamanın kaynağı Kur-an
Reklam
Melikşah Sezen / Vuslat Dergisi Türkçülük İdeolojisi ve Mâturîdîlik: Bir İdeoloji İstikametinde Mâturîdîliğin Keşf ve İstismarı Ehl-i Sünnet dairesi içinde yer alan kelâm fırkalarının kurucu iki reisinden bir tanesi olan İmam Ebû Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd el-Mâturîdî es-Semerkandî (ö. 333/944) ve ona nispetle anılagelen itikadî
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
79 günde okudu
HİLAFETİN İLGASI
Bundan 100 yıl kadar önce, bu topraklarda, bizi ve tüm dünyayı yakından ilgilendiren; derin toplumsal ve siyasi izler bırakan bir olay yaşandı. İslam’ın son halifesi sürgün edildi. Yıkılan Osmanlı gibi hilafet de bir şekilde kayboldu gitti. Hayır hayır! Sakın ha! Hemen taraf pozlarınızı takınıp beni de ifrat ve tefrit bataklığına çekmeye
1920'lerde Türkiye Hilafetin İlgası
1920'lerde Türkiye Hilafetin İlgasıArnold J. Toynbee · Ekin Yayınları · 202114 okunma