@arkadya_kitap 'dan çıkan hikayelerin naifligi, anlatıldığı dönemin tüm o vurucu zamanlarının kurgulanmış halini okumayi çok seviyorum. Ve bu kez de 1950'li yılların Hindistan'ına konuk oluyoruz.
Radha'nin anne ve babası ölünce yillar önce zorla evlendirilen ve kocasından şiddet gördüğü için Jaipur'a kaçan ablasının yanına gitmenin yollarını arar.
İşe önce eniştesi bulmakla başlar ve uzun bir yolculuk başlar.
.
Abla Lakshmi, evliliğine ve yaşadığı hayata katlanamadigi için kaçtığı köyden Jaipur, Pembe Şehir de yepyeni bir hayat kurmaya çalışır. Elindeki tek yetenek kına sanatçılığı ve Hint ileri gelenlerine Kinalar yakmaya başlar. Yaktığı kinalar ile bir çok hastaya ve arzuya şifa veren Lakshmi, özgürlüğün tadını almış ve en büyük hayaline gerçekleştirmek üzeredir.
.
Ta ki kapısına gelen, daha önce hiç görmediği kız kardeşi ve kocasını görene kadar.
.
.
Tam bir hayat mücadelesi, gelenek adi altında kadınların yaşadığı zorluklara ve şiddete başkaldıran bir hikaye onlarınki.
.
Ve yazar devam kitabı olarak tam bir atom karınca olan Malik'in hikayesine değinmiş. Tabii ki Lakshmi'nin de olduğu Pembe Şehrin Sırrı kitabını da okuyacağım. Aksini düşünmeniz beni üzer.
Herkese merhaba bugün sizlere bir #arkadya klasiğiyle geldim. Kitap dostlarımdan bilenler bilir ki arkadyanın kitaplarını her zaman büyük bir heyecan ve istekle okumuşumdur ve asla çizgisini bozmamıştır. Hep o kalite reytingine sahip olmayı başarmış bir yayın evidir arkadya.
Bugün sizlere 1950 yılında Hindistan’da henüz daha 15 yaşındayken zorla evlendirilmiş ve birçok talihsiz kadın gibi eşinden şiddet görmüş bu şiddet sonucunda evden kaçmış ve daha iyi bir yaşam için bu zorlu hayat yolunda zorlu bir yaşam mücadelesi vermiş örnek bir kadının hikayesi. Yaşam, yaşamak o kadar zorki birçok insan hayatta farklı kulvarlarda yaşamın ve insanların zorluklarına, şiddetine maruz kalabiliyor.
Hint kültürüyle birlikte harmanlanmış ve biz okurlara akıcı ve yalın bir dille sunulmuş harika bir eser demem oldukça mümkün. Bundan mütevellit sizler de ALKA JOSHI’ın kaleminden #kınalıçiçekler kitabını arkadya yayınları farkıyla sizlere tavsiye ediyor ve yeni kitaplarda buluşmak üzere şimdilik hoşçakalın diyorum.
468 syf.
7/10 puan verdi
Özellikle Türkiye'de son dönemlerde daha çok sıklaşan Güney Asyalı kaçak göçmenlik olgusu ve bu halklara ilişkin fazla idealize ve pesimize edilmiş yargılar beni bu kitabı okumaya ve bu halkların tarihi hakkında en azından bir görüşe sahip olmaya sevk etti. Kitabın bir başka örneği olmaması da Albaraka Yayınları'nın yaptığı işe çokça
Keşifler Çağında Hint-İran Seyahatleri, 1400-1800Sanjay Subrahmanyam · AlBaraka Yayınları · 20211 okunma
·
Not rated
Imparatorlukların Mirasları
Imparatorlukların Mirasları
༄ ༄ ༄
Her İmparator kendi çağının karakteristik bünyeleri olan düzen, asayiş yanında yozlaşma ve yetersizliği de göstermektedir. Toplumsal refahın ve ekonomik gücün devlet mekanizmalarının işleyiş ömürleriyle orantılı olarak; Pasifik'ten Balkanlar'a 5.000 mil boyunca uzanan coğrafya
400 syf.
4/10 puan verdi
Kitabı uzun zamandır okunacaklar listemde tutuyordum. Doğu ve uzak doğu edebiyatını seviyor olmama rağmen Hint yazarlardan biraz uzak kaldım açıkcası. Bunun içinde büyük bir umutla başladığım bu kitap beni hayal kırıklığına uğrattı. Hiç bir şekilde sizi sürüklemiyor içine almıyor. Sayfa aralarında gelişen anlamsız yersiz ve manasız olaylar için sanırım ileride bir şeyler olacak bu foreshadow gibi bir şey olmalı diyorsunuz fakat hiç bir şekilde bağlanmıyor. Tamam Hindistanın sosyal, ekonomik ve kültürel durumundan bahset kast sistemini anlat tabii ki fakat 400 sayfanın 375 sayfasında normal yaşamdan bahsedip son 25 sayfasında olaya girip bitirildiği zaman olmuyor.
Ufak bir spoiler vereceğim gerçi spoiler sayılmaz aslında;
Yazar ufak bir turşu fabrikasının içerisini tarif ederken; ''turşı fıçıları, muzlar ve hindistan cevizleri vardı, tezgahın üzerinde de çalışanların kullanması için kırmızı bir eldiven vardı. Reklamlarda çıkan prezervatife benziyordu'' diyor. Şimdi bunu neden yazdın? Olayın basında yada sonunda şehvetle seks ile ilgili hiçbir şey yaşanmadı. Hadi baş karakter biraz şehvetli olur ve onun düşünlerini bu şekilde aktarırsın fakat değil. Bunun bir çok örneği var kitapta.
Lafın kısası son 6 aydır okuduğuma üzüldüğüm zaman kaybı olduğunu düşündüğüm bir kaç kitap oldu. Fakat bu kitaptan sonra onları öpüp başıma koydum.
Yunan destanı İlyada'dan, Hint destanı Mahabharata'dan beş bin yıl öncesinde yazıya geçirilen Gılgamış destanı insanoğlunun ilk yazınsal ürünü, ilk başyapıtıdır.
Gılgamış destanının başında fazlasıyla garipsediğim bir olay vardı ; bir çift evlendiklerinde gerdek gecesinde gelinin önce Gılgamış için beklediğini sonra kocasının sırası
