Hindistan'da uygarlık Çin'den daha eskidir fakat bu uygarlığın daha dağınık bir tarihi vardır. Bazı açılardan eski Hindistan hâlâ aramızdadır. Başka hiçbir uygarlıkta olmadığı şekilde gözle görülür ve erişilebilir durumdadır. 20. yüzyılın başında çoğu Hintli hâlâ en eski atalarımızın bir zamanlar yaşamış olduğu gibi, avcılık ve toplayıcılıkla yaşıyordu. Bugün birçok köyde bulunan öküz arabası ve çömlekçi çarkı, görülebildiği kadarıyla, dört bin yıl önce kullanılanların aynısıdır. Köylerdeki mabetlerde kültleri taş devrine kadar geri götürülebilen tanrılar ve tanrıçalara hâlâ tapılmaktadır. Ana hatları MÖ 1000 yılından çok önce belirlenmiş olan sosyal düzenlemeler hâlâ Hinduların yanı sıra milyonlarca Hintli, Hristiyan ve Müslümanın hayatını düzenlemektedir. Şimdilerde nesilleri çoğunlukla Güney Hindistan'da bulunan ve Dravidyen adı verilen koyu esmer halklar yaklaşık beş bin yıl önce kuzeyde de yaşıyordu. Her ne kadar emin değilsek de, bunlar ülkenin yerlisi olan Hintiler olabilir. Kuzeybatı dağlarındaki geçitlerden bu alt kıtaya birçok halk giriş yapmış, belki de bazı diğer etnik hareketler Hindistan'da tarımın başlamasıyla ve çark üzerinde yapılmış çömlekle ilgili en eski delillerin bulunduğu İndüs Vadisi'nde uygarlığı tetiklemiştir. Fakat kesin bir şey söylenemez. Hint uygarlığının Yakındoğu'dan geldiği fikri her ne kadar bazı bilim insanlarına cazip gelmişse de, Mezopotamyalılar gibi Hintlilerin de uygarlığa kendi başlarına erişmiş olmaları mümkündür.