«İnsanlar sara hastalığının nedenini tanrılara bağlıyor, çünkü ne olduğunu anlayamıyorlar. Fakat anlamadıkları her şeyin nedenini tanrıya bağlarlarsa tanrısal işlerin sonu gelmez.»
Hipokrat
Milattan önce 412 yılında bir liman kasabası olan Perinthus'u hastalık harap etmisti. Kasabalılar şiddetli öksürükten şikayet ediyorlardı ama bunun yanında boğaz ağrısı, halsizlik, burun akıntısı, yutkunma güçlüğü ve vücut ağrıları da şiddetliydi. Hipokrat adında bir doktor bu hastalığı oldukça güzel tanımladı. Adına da ”Perinthus Öksürüğü" dedi. Bu, günümüzde grip dediğimiz hastalığın tarihte ilk tanımlanmasıdır.
İlginç olan ise olayın geçtiği yer. Perinthus'un bugün bilinen adı "Marmara ereğlisi," evet bildiğiniz Marmara ereğlisi.
İlginçtir, o zamana kadar bu hastalık,
halk tarafından küçük tanrıların kendilerini
cezalandırması olarak görülüyordu. Hipokrat ise bunu insanların üzerinde tesirli olan bir etkene bağladı. Bu tanım hala kullanılan epidemi. Anlamı: Epi, üstünde, Demos ise insan.
"İnananların ruhları birbiriyle çok iyi tanışır ve anlaşırlar."
İşte bu yüzden Hipokrat, sevdiği bir insan hakkında kendisine bir yığın kusur ve eksiklik anlatıldığında hiç kuşkuya kapılmadı ve şöyle dedi : "Eğer o beni seviyorsa, ben de ona bir çok huyumla ve yönümle benzemeliyim."
Güvercin Gerdanlığı