Haset, kıskançlık, hırs, her çeşit açlık; bunların tümü tutkudur. Sevmek ise zorlama olmadan sadece özgür olunduğunda yaşanabilen, insan gücünü somutlayan bir eylemdir. Sevmek bir eylemdir; edilgen bir duygu değil. Bir şeyin "içinde olmaktır", bir şeye "kapılmak" değil. En genel biçimiyle sevmenin etken yapısı, sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçimde tanımlanabilir.
Sayfa 43
Harese nedir, bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese şudur evladım: Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. Bunun adı haresedir. Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. Bütün Ortadoğu’nun âdeti budur oğlum, boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.
Reklam
Rekabet veya hırs kişiyle alakalıdır, bütün insanlarla değil.
Korku değil, hırs değil, göğsümü parçalayacakmış gibi gırtlağımı sıkan, içimden gelen bilmediğim bir fırtına!
1.Hikâye: Hırs ve Açgözlülük
Farenin biri yıllar yılı kuru çerezler ve yaş yemişlerle dolu bir bakkal dükkânından nemalanır, semirip giderdi. Bakkal arada sırada fareyi görse de fazla Önemsemez, göz yumar, cezasını vermekte tembellik eder, garibandır, geçinip gitsin derdi. Hani demişler ya; garibanların alçak huyluları karınlarını doyurduktan sonra binlerce kötülüğe de kahraman kesilirler. Bu fare de bakkalın kesesini yırtmak, İçinde aktan kızıldan ne varsa yuvasına taşımak sevdasına düştü. Bakkal para lazım olduğu bir sırada elini keseye attı ama açların midesi, müflislerin cebi gibi boş buldu. "Mutlaka farenin işi bu!" dedi ve kediliğe soyunup pusu kurdu, onu yakaladı. Sonra da eski dostluğa ziyan eriştirmek istemiyormuş gibi ayağına bir yumak İp bağlayıp salıverdi. Niyeti fare deliğinin ne kadar uzakta veya derinde olduğunu anlamaktı. Sonra kazmaya başladı. Yuvaya geldiğinde ne görsün; bir sarraf dükkânı, yıllarca kazandığı akçeler, altınlar... Bakkal, sermayesine kavuşunca bir kedi edindi ve fareyi onun heybetli pençelerine teslim etti. Fare nankörlüğünün cezasını çekerken içinden şöyle geçiriyordu: "Bütün şer ve fitneler hırsım yüzünden başıma geldi. Kanaat etseydim nimet ve huzur içinde ömür sürecektim; yazıklar bana!”
Sayfa 9 - KapıKitabı okuyor
Hırs seni kul etmesin. Hak seni hür yarattı.
Sayfa 129 - Hazreti Ali
Reklam
74 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 9 hours
"ÇEKMECE" “Bir nehir gibi akıp giden zamanın içerisinde, ben sadece ileriye doğru akmak, tüm engelleri aşarak denize ulaşmak istiyorum. Etrafımda beliren taşların, sarp dağların ötesinde, ulaşmam gereken bir ufuk çizgisi var. En önde, en yüksekte ve en güçlü olmanın çağrısına direnemiyorum. Bu körüklenen hırs, içimde bir volkanın
Çekmece
ÇekmeceHasan Kılıç · Parma Kitap · 202344 okunma
Soru: Yeryüzündeki insanlar içinde hasmı, düşmanı en çok olanlar kimler? Cevap: Müslümanlar! Çevrenize zekice bakınız: Dünya çapında sinsi bir plan gereği, her ülkede şer kuvvetleri ittifak etmiş ve müslümanların üzerine çullanmışlardır. Gizli merkezler, anti-İslâm güçleri organize etmekte, karşı grupları müslümanlara karşı kışkırtmaktadır. Zavallı ve mazlum müslüman halklar, azınlık oldukları ülkelerde hiçbir insani hakka sahip değildir, feci şekilde ezilmekte, horlanmaktadırlar. Çok gariptir ki çoğunlukta oldukları ülkelerde de tam mânasıyla hür değillerdir. Ekseriya başlarına emperyalistlerin uşağı, maşa veya kukla, satılmış kişiler çöreklenmiş, onlara göz açtırmamaktadır. Zulüm, menfaat ve istismar çeteleri bütün dikkatlerini müslümanlara çevirmiş nöbet beklerler, türlü şeytani tedbiri alırlar, ta ki mü'minler uyanıp silkinmesin, haklarına sahip çıkmasın, sömürüyü engellemesin. Allem eder, kallem eder, bazı gafil müslümanları da kandırarak, cambaz gibi yürümeyi, hacıyatmaz gibi ayakta kalmayı, üste çıkmayı başarırlar. Bunca dış düşmanın yanı sıra müslümanın bir yığın da mânevi iç düşmam vardır. Aslında müslümanı, bu iç düşmanlar şuursuz ve mantıksız düşürmekte, dış düşmanlara zebun ve mağlup duruma getirmektedir. Bunların en önemlileri, iman zaafı, gaflet, tembellik, cehalet, şeytana tebaiyyet, hırs, nefsaniyet, enaniyet, hubb-i dünyâ, hubb-i câh, hubb-i riyâset nisyân-ı âhirettir.
Sayfa 114
248 syf.
·
Not rated
Kitabın kapağına baktığımızda Osmanlı Devleti'nde ilim ile uğraşan birini görüyoruz. Eser de Osmanlı Devleti'nde Ornio karakterinin hırs, kıskançlık ve saf kötülüğü üzerinde ilerliyor. Kitabı okurken bu kadar da olmaz ama insan nasıl bu kadar kotu olup da aynı zaman da korkak bir karakter olabilir dediğim çok bölüm oldu. İskender Pala bu eseriyle hem tarih hem edebiyatı öylesine güzel işlemiş ki. Hem dili sade hem de kitap cok akıcıydı...
İtiraf
İtirafİskender Pala · Kapı Yayınları · 20196.9k okunma
Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa. Ayarında istemeyi bilmeli kişi…
1,000 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.