"Düşünme,” diye fısıldadı. “Hisset. Anlamaya çalışmadan, müziğin senin üzerine bir deniz gibi yayılmasına izin ver.”
Yağmur Metaforu ve Büyülü Gerçeklik
‘’Şimamoto-san, seni tekrar görecek miyim?’’ ‘’Muhtemelen’’ diye yanıtladı. yüzüne bir gülümseme yayıldı. Rüzgârsız bir günde göğe yükselen bir nefeslik duman gibiydi. ‘’Muhtemelen’’ Kapıyı açarak dışarı çıktı. Beş dakika sonra merdivenlerden çıkıp sokağa baktım. Taksi bulamayacağından korkmuştum. Hâlâ yağmur yağıyordu. Şimamoto, artık görünürde yoktu. Sokaklar, terk edilmişti. Gelip geçen araçların ışıkları, ıslak kaldırıma yansıyordu. Belki bir yanılsamaydı, diye düşündüm. Yağmura bulanmış ıslak caddeleri izleyerek orada uzun süre kaldım. Bir kez daha saatlerce yağmuru izleyen on iki yaşındaki çocuk olmuştum. Yağmura uzun bir süre bak, kafanda hiçbir düşünce olmadan ve dünyanın gerçekliğinden uzaklaşarak, yavaş yavaş gevşeyen bedenini hisset. Yağmurun hipnotize edici bir gücü vardı.’’ Fakat bu bir serap değildi. Bara geri döndüğümde bir bardak ve kül tablası onun oturduğu yerde duruyordu. Her birinde hafif ruj lekesiyle, kibarca söndürülmüş bir çift sigara izmariti kül tablasındaydı. Oturdum ve gözlerimi kapadım. Müziğin yankısı beni tek başına bırakarak uzaklaştı. Yağmur, bu tatlı karanlıkta sessizce düşmeye devam etti.’’
Sayfa 88 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Şunu kabul etmek gerek. Ben korkağım; korkak ve kalpsiz. Şu ilkel hayatta kalma güdüsüyle, galiba en başta kendim için korkuyorum... Öyle bir hale geliyor ki her anı korkunç bir yoğunlukta yaşıyorum. Dün gece, arabayla Bostan'dan dönerken, koltuğa iyice yaslandım ve bıraktım bütün o renkli ışıklar, radyoda çalan müzik, arabayı kullanan adamın yansıması üstüme üstüme gelsin. Hepsi acının feryat eden azabıyla üstümden akıp gitti... Untma, unutma, şimdiki zamandasın ve şimdi, şimdi. Bunu yaşa, bunu hisset, buna tutun. Kanıksadığım her şeyin ciddiyetle farkına varmak istiyorum. Bunun veda olabileceğini, son defa olabileceğini hissedince daha derinden sarsılıyor insan
Sayfa 18 - kırmızı kedi yayınları
“Olayları olduğu gibi değil, algıladığımız gibi görürüz”
Eh, bir de şu duyguyu tatmaya ne dersin?Uyuyacak bir yatağının olması ve seni o yatağı hak etmek için ne yaptığın konusunda sürekli sıkıştıran birinin olmaması, nasıl bir duygu peki?Asıl bu duyguyu hisset. Bu işini görmezse, bir de, her an üzerine atılmaya hazır canlıların doldurduğu yollarda tek başına gezinen siyah bir kadın olmanın nasıl bir şey olduğunu hissetmeye dene. Bir de bu duyguyu tat.
Herkes gibi bizim de birbirimizi anlamamızın tek ve en önemli aracı kendi yaşantılarımıza bakmaktı. Karşımızdakinin ne yaşadığını bu yolla anlamaktı.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.