Uzun-uzun düşünüyorum şimdi… gök gürültülü akşamların koynunda sağanak-sağanak ıslanıyor anılarım. Teker-teker düşüyor kaldırım kenarlarına, Özlem’le yazılmış şiirler, gülümseyen bakışlar, ilk göze göze gelmelerimiz, ve umutlarımızın yeşerdiği o mordan çalma acayip güzel gece. Ürküyorum ansız ve de kimsesiz… Uyanıyorum öylece ve korkularımla
Anlayamadığım bir dili vardı mumun bugüne kadar...Samimi, sessiz, ince, latîf, munîs... Bildiğim ve anladığım, mumun herkes için farklı bir dil konuştuğu ve herkes için "farklı" bir anlam ifade ettiği idi. *** Sabah metroda gelirken Ali Şeriatî'nin Yalnızlık Sözleri'nde muma dair satırlarını okudum. Keşke mum ışığı altında
Yalnızca öptüm…
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
Sadece öptüm
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
... Hissetmek yasak değil, söylemek yasak... .
Telaştayız, üstümüzde veba dokunmak yasak ,iyileşmek mümkün fakat dokunmak yasak gitmek mümkün fakat yere basmak yasak görmek mümkün fakat hissetmek yasak. telaşlıyız veba üstümüzde bir kahır hastayız, üstümüzde ölüm telaşı, veba elimizde arka cebimize koydugumuz mendilde,telaşımız yüzümüzün akından korkak değiliz ölüm pek akıllıca bir davranış değil. gitmekse korkmak yürümek ecdadına küfür etmektir cellat saçını taramakra, yüzüne attığım kezzap celladın tükürüğü veba olsam dokunmam cellada ustumde kahır peşimde korku telaşlıyım ölmek için henüz gençken..
KURBAN RİTÜELİ TARİHİ-ANTİK YUNAN
Kurban Ritüelinin Antik Çağlardan Günümüze Gelişen Macerası İnsanlık tarihinin acılarla dolu sayfalarını aralamaya hazır mısınız? Kurban ritüelinin antik çağlardaki yansımalarına doğru büyüleyici bir yolculuğa çıkıyoruz! Mitoloji, çok fark etmesek de, günlük hayatımızın büyük bir alanında yer eder. Nasıl ki mitlerin oluşumu da antik çağ
Şark Islahat Planı’ndan Bu Yana Cumhuriyetin Kürtlere Yaklaşımı Üzerine
Osmanlıdan başlayarak Türkiye tarihi hep özel hal yöntemlerine tanık olmuştur. 18 kardeşini bir gecede iktidarın selameti için katleden bir rejimin başka türlü olması da mümkün değildir. Bu özel hal uygulamaları, denetim altına alınan toplumları, halkları, inançları, siyasal düşünce akımlarını, renkleri ezmek, çoğu zaman da başkalaştırmak için hep
Tanımlamak güvenmemektir.
“Bir şeyi yasaklamak onu tanımlamaktır.”(Adam Phillips, Yasak Olmayan Hazlar) Başka bir noktadan bakmaya çalışırsak: “Tanımlamak güvenmemektir.” Aslında güvenmediğimiz veya tanımak için yeterli zaman vermek istemediğimiz için tanıştığımız kişilerin burçlarını, kişilik kuramları açısından bağlanma stillerini vs. öğrenmeye çalışıyoruz. “Tanımlayarak” yasaklarımızı da belirtmiş ve tanıştığımız kişileri özgürleştirmek yerine onları tutsak kölelerimiz haline getirmiş olmuyor muyuz? Karşı tarafı ablukaya almaya çalıştığımız bu sistemler; -bilerek ya da bilmeyerek- kendimizi bir otorite/iktidar konumuna sürükleyip karşı tarafın tutsak köleler haline gelmesine zemin hazırlıyor olabilir. Tedavi pratiğinde sınıflandırma sistemleri gerekli olsa da -gerekli ama yeterli değil- bu tür algoritmik sistemler gündelik pratiğimize inmeye başladıkça yani karşımızdaki kişiyi “kafamızdaki şablona uydurmaya” çalıştıkça baskı, kaygı, güvensizlik, huzursuzluk, zorlama, psikolojik şiddet gibi durumları hissetmek kaçınılmaz olacaktır. -Çağrı Özpolat, 29.04.2023
Resim