Bir insanı gözetlemek ne kadar da kolay, diye düşündü Rizzoli. Başkalarının bizi izlemekte olduğunu haber veren bir altıncı hissimiz yok ki. Röntgencinin gözlerini üzerimizde hissetmiyoruz asla; ta ki o harekete geçip hamlesini yapana kadar. Ancak o zaman başından beri burnumuzun ucunda olduğunu görüyoruz..
Sayfa 84 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Çağımızın hastalığı
"Duygularımızı dışavurmakta biraz cimriyiz belki, daha çok düşüncelerimizle yaşıyoruz ve bu bir ölçüde bozuyor bizi, değerlendiriyoruz, ama hissetmiyoruz."
Sayfa 283Kitabı okudu
Reklam
Kayra haklıymış. Gerçekten de hikayenin sonuna geliyoruz. Ve çok yükseklerden düşeceğiz. Unutuyoruz. Hissetmiyoruz. İstemiyoruz. Yaptıklarımız, daha çok eski alışkanlıklar. Konuşmalarımız, elli kelimelik bir bulmaca. Çok fazla tanıdık hayatı. Şimdi kusma zamanı! Ama her tükürdüğümüz pislik, yanında bizden bir parça da götürüyor...
Çok yükseklerden düşeceğiz. Unutuyoruz. Hissetmiyoruz. İstemiyoruz. Yaptıklarımız, daha çok eski alışkanlıklar. Konuşmalarımız elli kelimelik bir bulmaca. Çok fazla tanıdık hayatı. Şimdi kusma zamanı! Ama her tükürdüğümümüz pislik, yanında bizden bir parça da götürüyor…
Devir yoksunluktan ziyade, fazlalıklar zamanı. Her şey o kadar fazla ki dönüp de içimizdeki yoksunluğa bakmaya vaktimiz yok. Dolabımız giysi dolu ama hiç birinin içinde kendimizi iyi hissetmiyoruz. Çoğu giysimizin hatırası yok. Hatıralar oluşmadan, o eşyamız ile ilişkimiz kesiliyor. | Mustafa Kutlu
Doğumdan ölüme, hayatın titreşimlerini hiçbir zaman içimizde hissetmiyoruz. Hiçbir şey bizde bir duyarlılık yaratmıyor, hiçbir şey bizi huşu içinde bırakmıyor.
Reklam
Kayra haklıymıș. Gerçekten de hikâyenin sonuna geliyoruz. Ve çok yükseklerden düşeceğiz. Unutuyoruz. Hissetmiyoruz. İstemiyoruz. Yaptklarımız, daha çok eski alışkanlıklar. Konuşmalarımız, elli kelimelik bir bulmaca. Çok fazla tanıdık hayatı. Şimdi kusma zamanı! Ama her tükürdüğümüz pislik, yanında bizden bir parça da götürüyor...
Sayfa 51 - KinyasKitabı okuyor
Sanırım biz duygularımıza yeterince değer vermiyoruz, düşüncelere kafamızı çok fazla takmışız, bu insanı bozuyor, her şeyi ölçüp biçiyor ama onu içimizde hissetmiyoruz...
Anaksagoras Ay'ın yansıttığı ışık nedeniyle parladığını açıkça savunan ve Ay'ın evrelerine ilişkin bir kuram geliştiren ilk biliminsanıdır. Bu görüş zamanında öylesine tehlikeliydi ki kuramı içeren yazı elden ele gizlice dolaştırılıyordu. Ay'ın evrelerini ve Ay tutulmalarını, yeryüzünün, Ay'ın ve kendiliğinden aydınlanan Güneş'in göreceli geometriyle açıklamaya kalkışmak, o dönemin önyargılarına ters düşüyordu. Kendisinden iki kuşak sonra, Aristo Ay'ın evrelerinin ve tutulmalarının Ay'ın yapısında bulunan bazı nedenlerden ileri geldiğini söyleyecekti ki bunlar sadece laf oyunundan ibaretti. Hiçbir şeyi "izah etmeyen izahatlardandı." O zamanın geçerli inancı, Güneş'in ve Ay'ın tanrı olduğu yolundaydı. Anaksagoras, Güneş'in ve yıldızların yanan taşlar olduğu görüşünü benimsemişti. "Yıldızların ısısını hissetmiyoruz, çünkü çok uzaktalar," diyordu. Ay'da dağlar bulunduğu (doğru) ve insan yaşadığı (yanlış) görüşündeydi. Güneş'in Peloponez'den büyük olduğunu söylemişti. Bu bölge Yunanistan'ın üçte biri kadardır. O tarihlerde Anaksagoras'ı eleştirenler, bu görüşün çok aşırı ve saçma olduğunu belirtmişlerdi.
Sayfa 206 - Yedinci Bölüm - Gecenin BelkemiğiKitabı okuyor
Sevilebilir olduğumuzu düşünmediğimiz için ihtiyaç duyulan kişi oluyoruz. Yeteri kadar iyi olduğunu hissetmiyoruz o yüzden ne kadar iyi olduğumuzu ispatlamak için bir şeyler yapıyoruz.
Reklam
Kendimizi kaderimizde ne olduğunu anlamak için elimizden geleni yapmanın yükü altına girme, bütün tedbirleri alıp başımıza ne geleceğini bekleme şerefiyle bağını hissetmiyoruz.
Hepimiz bir gün son buluyoruz. Ama sadece bazılarımız, yaşadıklarının ve ellerinde kalan zamanın farkında olabiliyor. Belki de hiçbirimiz neler yaşadığımızı gerçekten anlamıyoruz. Ya da yeterince zamanımız olduğunu hissetmiyoruz..
Kayra haklıymış. Gerçekten de hikayenin sonuna geliyoruz. Ve çok yükseklerden düşeceğiz. Unutuyoruz. Hissetmiyoruz. İstemiyoruz. Yaptıklarımız, daha çok eski alışkanlıklar. Konuşmalarımız, elli kelimelik bir bulmaca. Çok fazla tanıdık hayatı. Şimdi kusma zamanı! Ama her tükürdüğümüz pislik, yanında bizden bir parça da götürüyor.
Kitaplar, ah! Eminim ki aynı şeyi okuyup aynı şeyi hissetmiyoruz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.