Uzaktan gerçek dışı gibi duran dünya birdenbire gerçeküstü bir forma dönüşüverdi.Bunu tam olarak İkinci bölümün ilk sayfasını çevirdiğimde hissettim.Kelimenin en güzel tarifi ile bir maceraya sürüklendiğimi nereden bilebilirdim ki?
Tıpkı herkes gibi bay Humbert'in 12 yaşındaki Lolitasina olan tutkusunu, pedofili, ırz düşmanı,lanet bir sapık,namussuz bir alçak, en önemlisi de cinsine sıçtığımın herifi cinsine çeken familyasından olduğunu düşünüyordum.Evet tüm bunlar doğru bir yaklaşım ancak aslında ne okuduğundan haberi olmayan, empati yoksunu moronlar için.
Zaman zaman mide yanması için en iyi ilacın turp doğranmış süt olduğundan , zaman zaman da durduk yere Lolitasının hayali ile oynaşmaktan geri kalmayan Bay Humbert, aslında aşağılık bir sübyancı olduğunu anlatırken her şeyin farkında idi.
Benimle aynı duyguları paylaşmanızı beklemiyorum sayın ezikler, sayın kendini bir bok zanneden ahlak Tanrıları, her şeyin doğrusunu bildiğini zanneden hödükler, kevgire dönmüş mutlu mesut oynaşan kevaşeler, evet sizlere sesleniyorum, pis otuzbirciler, Elizabet Taylerciler, tüm bunları sizler için yazıyorum.
Kendi öz benliğinde kurduğu hayallerin gerçek-dışı sanrılarını gerçeğe dönüştürme ümidini hiçbir zaman kaybetmeyen, o günah dolu arzularına sırdaş oldum.Bir günah çukuruna itildim bizzat bay Humbert tarafından. Ve tıpkı bay Humbert gibi göz yaşı döktüğümü, en azından dökebileceğimi hissettim.
Eğer hayatta empati yoksunu bir moron gibi davranırsanız şundan emin olun ki, hayatınız tıpkı balta girmemiş bir ormandan farksız olucaktir.