Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Puslu Sözlük
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor... İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,1bin okunma
664 syf.
10/10 puan verdi
Coğrafya kaderdir cümlesini çok sık gördüm burda ve hep tembellik veya bir tür insanların bahanesiymiş gibi gelirdi bana. Bu kitapta ise coğrafyanın kader olduğunu bilimsel bilgilerle kanıtlanmasına şahit oldum. Sırf yaşadığı Kıta veya ülke Kuzey-Güney ekseni üzerinde yönelimli olduğu için veya yaşadığı yerdeki coğrafya engebeler içerdiği için, iklimi müsait olmadığı için ya da orada sınırlı bitki ve hayvan yaşamlarına ev sahipliği yaptığı için insanların avcı-toplayıcıdan tarım devrimine geçiş yapamayıp, daha iyi coğrafyalarda yaşayan insanların gelişip onları sömürgeleştirmek için adımlarda bulunduklarından habersiz yaşamalarına da tanık oldum. Ama görüşümü tamamen terk etmiş durumda değilim, Coğrafyanın kader olmasını insanlık tarihinin başlangıcından 2021den belki 50-60 yıl öncesi dönem boyunca doğru olduğunu kabul edebilirim ancak günümüzde özellikle asla geçerli bahane olamayacağını da kitabın sonlarından öğrendim.Hollanda, Güney Kore çok güzel iki örnek oluşturmuş. Kitap, avcı-toplayıcıdan tarıma geçiş yapan toplumlarda yüksek ihtimalle oluşan katmanlı örgütlenme ve karmaşık ekonomik politikalara da değiniyor sonuç olarak da ne kadar olumsuzluklar olsa da halkın ve devlet kurumlarının kabulleri ve tavırları sizin kaderinizi bu dönemlerden itibaren belirlemede artık coğrafya kadar önem arz ettiğini belirtmekte.
Tüfek, Mikrop ve Çelik
Tüfek, Mikrop ve ÇelikJared Diamond · Pegasus Yayınları · 20187,6bin okunma
Reklam
504 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
YOK EDİLİŞİMİZİN ADIMLARINI ÖĞRENİN!! DİKKAT!! UZUN VE DEHŞET SAÇAN BİR İNCELEMEDİR. Zor, yorucu, akıl almaz, dehşet verici ve yok oluşumuzun nasıl gerçekleştiğine tanıklık edeceğimiz bir inceleme geliyor. Dikkat! Bu incelemeyi okumadan önce paketli gıdaları, market ürünlerini, istediğiniz her şeyi yiyin!!! Politikayı, ülkelerin adlarını,
Saklı Seçilmişler
Saklı SeçilmişlerSoner Yalçın · Kırmızı Kedi · 20182,966 okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
İtalyan mimar Raimonda D’Aronco Abdülhamit döneminde İstanbul’da düzenlenecek olan Tarım ve Sanayi Fuarı için tasarımlar hazırlamak üzere davet edilir. İnşaat aşamasında İstanbul’da büyük bir deprem olur. Deprem sonrası imar işlerine Raimonda yetkili kılınır. Böylece 16 yıl sürecek olan saray mimarlığı görevi başlamış olur. Padişah II.
Botter Apartmanı
Botter ApartmanıAyşe Övür · Remzi Kitabevi · 2019572 okunma
Sokaklarını her gün gezdiğim bu ülkeyi ne güzel anlatmış yazar..
Tarıma elverişli toprakları olan çoğu ülkenin yüzölçümüne kıyasla Hollanda avuç içi kadardı. Yine de tarım ürünü ihracatında dünya ikincisiydi. Bisiklet kullanımında ise birinci olabilirdi. Çok uzak bir geçmişte yaşanan bir petrol krizi sırasında devlet tarafından kullanımı teşvik edilmiş olan bisiklet, bugün artık trafikte geçiş üstünlüğüne sahip bir ulaşım aracıydı. Üçüncü Dünya denilen ülkelerin kasaba ya da köylerinde, derme çatma kulübelerinin önünde, parça parça olmuş lastiklerin arasında, boş boş oturan bisiklet tamircileri görürdüm. Bölgede yapabilecekleri onca iş varken bisiklet tamircisi olmayı seçmiş insanlardı. Ancak etrafta tek bir bisiklet bile olmazdı. Çünkü o kasaba ve köylerde çocuklardan başka kimse bisikletle ilgilenmezdi. Dolayısıyla o tamircilerin bu işi para için yaptığı söylenemezdi. Aşk için yapıyorlar, diye düşünürdüm. Bir nesne olarak bisiklete âşık oldukları için... Sonra da örneğin eski Hollanda sömürgesi olan ülkelerden birinde yaşayan ve köyünden hiç çıkmamış o insanlardan birini kaçırıp bir bisiklet tamircisi için cennet olan Hollanda’ya getirdiğimi, belki de Utrecht’in merkezine bırakıp gözlerini açtığımı hayal ederdim. Yanından geçip giden onca bisikletliyi bir anda görünce kim bilir neler hissederdi? Acaba bu dünyada benim de öyle hissedebileceğim bir yer var mıydı? Ya da herhangi biri benim için de böyle bir hayal kuruyor muydu? Beni kaçırmak ve mutlu olacağımı düşündüğü bir yere götürüp bırakmak gibi bir hayal...
Dokunulmazlık kadercilikten besleniyor, kadercilik ise uluslararası işbölümünün dikte ettiği emirleri kabul etmeye zorluyor; tıpkı yerçekimi kanununa itaat etmek için kendini on birinci kattan boşluğa bırakan birinin başına gelenler gibi. Kolombiya Hollanda için lale, Almanya için gül yetiştiriyor. Uçsuz bucaksız tarlalarda çiçekler büyüdüğünde Hollanda laleleri, Almanya da gülleri alıyor ve Kolombiya ise düşük ücretlerle, sefil toprakla, alçalmış ve zehirlenmiş suyla baş başa kalıyor. Endüstriyel çağın bu çiçek oyunları savanları kurutup çökertiyor; neredeyse hepsi kadın ve çocuk olan işçiler tarım ilaçları ve kimyasal gübre bombardımanına maruz kalıyor.
Sayfa 225Kitabı okudu
Reklam
Anadolu Toprağı
Hollanda'yı düşünün. Yahu Konya kadar bir yer. Tarım ürünü ihracatında ABD'den sonra dünyada ikinci. Anadolu 80 milyonu değil 180 milyonu da besler. Rızkı veren Cenab-ı Hak. Âlete değil âyete inanın. "Şehirleri boşaltın" sloganını boşa atmıyorum. İşsizlik, gizli işsizlik, genç işsizlik rakamlarını biliyorum. Ülkemizin sermayesi Anadolu toprağıdır. Tepeden başlayan bir umumî zihniyet değişimi, bir seferberlik gerekiyor. İnsanımız (ki çoğu köylüdür) gözüyle görmez ise başarıya inanmaz. Kabalı gibi örnekler çoğaltılmalı. Diploması elinde boşta kalmış vatandaş bu "hicret"e inanmalı.
Sayfa 133Kitabı okudu
Saddam Hüseyin ordularını Kuveyt'e yönelttiğinde ABD'nin aşırı bir tepkisini beklemesi için hiçbir sebep yoktu. İşgal başlayıncaya kadar Bush yönetimi, Irak'a milyarlarca dolarlık tarım kredisi açıyor, insan hakları ihlallerini ve nükleer silah programını görmezden geliyordu. Ancak Washington, Hüseyin'in petrol üreten
Sayfa 527 - Agora KitaplığıKitabı okudu
Tarih, sadece siyasi veya askeri tarih demek değildir.
Osmanlı-Avrupa maddi kültür etkileşimini ilkin tarım alanında görürüz. Balkanlar ve Macaristan'da pirinç, pamuk, üzüm çeşitlerinin yaygınlaşması, Hollanda'da lâle ekimi bu etkiler arasında sayılabilir. Buna karşı Avrupalıların Amerika'dan getirdikleri tütün, mısır Osmanlı ülkesinde yayılarak devrimsel ekonomik-sosyal sonuçlar doğurmuştur. On altıncı ve 17. yüzyılda Avrupalıların Amerika plantastonlarında kahve, şekerkamışı, pamuk yetiştirmeleri Osmanlı ticaretini olumsuz etkilemiştir. Bu arada Amerikan gümüşünün ve Avrupa gümüş paralarının 1580'lerden itibaren Osmanlı pazarını istilası, Osmanlı maliye ve ekonomisini derinden etkileyecektir.
Sayfa 249
Hollanda'da Tarım
Hollanda' da bu iş nasıl oluyor? Yazayım: Araziyi aldınız. Öyle kafanıza göre "şunu dikeceğim" de­mekle olmuyor. Önce tarım arazinizin kayıtlı olduğu koopera­tife gidiyorsunuz! "Ne kooperatifi? Nerde serbest piyasa?" filan deme, o seni kandırmak için söyleniyor. "Hollanda gibi kapita­list ülkede kooperatif olur mu"
Reklam
Günümüzün özeti..
Türkiye, konut sahipliği oranında Avrupa' da birinci sırada. Konut sahipliği oranı yüzde 68 seviyesinde hesaplanan Türkiye; İngiltere, Fransa, Hollanda, Avusturya, İsviçre gibi ülkeleri geride bıraktı. Ev sahipliğinde Türkiye, ABD ve Japonya'yı bile geçti! Peki ... Türkiye zar zor elde ettiği sınırlı yatırım kaynağını neden betona / konuta
Sayfa 255 - Kırmızı KediKitabı okudu
136 syf.
8/10 puan verdi
·
27 günde okudu
Bir bataklıktan ibaret olan bir ülkenin iki ülke arasında kalması ve en sonunda kendi ayakları üzerinde durarak lise mezunu oranının yüzde 97 olmasını anlatıyor. Evet herkesin bildiği gibi bu ülke Finlandiya. Okuma oranı çok yüksek. Eğitim sistemi açısından dünyada birinci sırada. İşte bu kitap ta bu başarının olayınj anlatıyor. Bir bataklığı ülkeye çevirmeyi. Aynı Hollanda gibi. Hollanda da tarım için yer bulamadığı için denizin üzerine tarım yerleri kurmuştu. Aralarındaki fark birisi eğitimle yükseliyor diğeri tarımla. Her iki ülke de amaçları doğrultusunda adımlar atıyor. Amaçlara adım atmadan ilerlenemez. Adım atmak için sadece ayaklanmak gerekir.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202298,8bin okunma
- Somali'de insanların yaşadığı kamplar var. Açlıktan, susuzluktan kırılıyorlar. Bu kampların bir kilometre uzağında Hollanda'nın, Belçika'nın kiraladığı tarım toprakları var. Tonlarca ürün üretiliyor oralarda. Portakallar, elmalar, buğday... Bir kilometre uzaktaki kamptaki insanlara da Birleşmiş Milletler un taşıyor. İnsanlar açlık tan ölmesin diye. Durum bu. Bu sistem daha ne kadar devam edebilir? Ben de bilemiyorum, bu işler nasıl düzelecek... Tabii insan olarak önce birbirimizle, sonra doğayla, o elmalarla ve tüm varlıkla helalleşmek gerek. Belki bu olunca bir şeyler dönüşebilir. Ama helaleşebilecek miyiz, o da şüpheli. Ömrümüz yetecek mi? Semih Kaplanoğlu
144 syf.
7/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Bataklıklar ülkesinin Uyanışı
Rusya ve İsveç'in egemen olabilmek için birbirleri ile yarıştığı , çelimsiz ve granitlerle çevrili, binbir bataklıklar ülkesi Finlandiya.... 1811 yılına kadar İsveç egemenliğinde olan , sonrasında 1917'e kadar Rusya'nın himayesinde kalmaya devam eden Finlandiya'nın eğitim, bilim ve ülkü bilinciyle küllerinden doğduğu bir peri masalı... Bu
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Say Yayınları · 201698,8bin okunma
82 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.