EDEBİYAT ELEŞTİRİSİNDE YÖNTEM: Çeşitlemeli Bir Eleştiri
B-E-D-R-E-T-T-İ-N-C-Ö-M-E-R-T. * ''Şunu artık kesinlikle ve son kez öğrenmeliyiz: yaşamımızı belirleyen temel öğe sınıf gerçeğidir. Her birey ait olduğu sınıfın maddesel hayat koşullarıyla bağlıdır. Yurdumuzda son yılların sosyalist mücadelesinde görülen sapmalar bu kuralın şaşmazlığını açıkça göstermiştir. Burjuva ve küçük burjuva kökenli
Sayfa 140Kitabı okudu
Derinlerdeki bütün şeytanlar adına Geralt, sen çocuk değilsin, kim olduğunu biliyorsun. Sen bir mutantsın. Beni yanlış anlama, seni horlamak ve nefretimi dile getirmek için söylemi­yorum bunu. Bir gerçeği dile getiriyorum. Bir mutantsın ve bu mutasyonun temel sonuçlarından biri duyguların kaybolmasıdır. Mesleğini yerine getirebilmek için böyle yapıldın sen. Anlıyor musun? Hiçbir şey hissedemezsin. Senin duygu sandığın şey hücresel, somatik bellektir, eğer bu sözcükleri anlarsan.”
Reklam
Aşağıdaki kelimeleri hızlıca okuyun. 1O- 15 saniye bekledik­ten sonra, aklınızda kalanları yazın . Yatak- gece- yastık- rüya-yorgan- pijama- horlamak­ ses- rahat- yemek- sızmak- uyanmak- dinlenme- yor­gun
222 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Uçurumların sosyolojisi
YouTube kitap kanalımda Uçurum İnsanları kitabını önerdim: ytbe.one/tPAQoHh_su4 "Açın milyon katı toklar Yani isteseler rahat rahat doyururlar" Indigo Hadi biraz şehircilik oynayalım. https://1000kitap.com/Nordavind hediye etti bu kitabı, ben de onunla birlikte uçurumdayım artık. Bugün ben Milano'nun alışveriş caddesi Via
Uçurum İnsanları
Uçurum İnsanlarıJack London · Alfa Yayınevi · 20203,496 okunma
Diğer milletler karşısında kendi milletini sevmek, diğer aileler karşısında kendi aileni sevmek gibidir. Ruhsal hastalık olan ırkçılık ise başka milletleri horlamak, düşmanlık beslemektir.
" Yetmiş iki buçuk millete bir göz ile bakmayan Şer'in evliyasıysa hakikate âsidir ." Haddine mi düşmüş , Allah'ın sevip de yarattığı şeyleri horlamak !?! Sen eğer buna rağmen yine de horlarsan, sen de horlanırsın. Hem de öyle horlanırsın ki, bu horlanma içinde çooook zorlanırsın, çok !..
Reklam
Tencere kaynamaya başlayınca nohut, tencerenin üstüne fırlamaya, yüzlerce coşkunluk göstermeye koyulur. “ Neden beni ateşe attın, kaynatıyorsun…. madem ki satın aldın, neye bu hallere uğratıyorsun” der. Nohut pişiren kadın da nohuda kepçeyle vurup der ki: “ Yok… güzelce kayna, tencereden çıkmaya kalkışma. Seni sevmediğimden senden hoşlanmadığımdan kaynatmıyorum seni ki… bir zevkle, bir çeşniye sahip ol da gıda haline gel, yen, cana karış diye kaynatıyorum. Bu imtihan, seni horlamak için değil! Bostanda sular içtin, yeşerdin, terü taze bir hale geldin ya… İşte o su içiş, bu ateşe düşmen içindi."
Horluyorsak , bilinçaltı sebebi var:)
Bir teoriye göre geceleri horlamak bilinçaltı savunma mekanizmasından dolayıymış. Paleolitik dönemde atalarımız uyurken savunmasız bir durumda olduklarından olası saldırganları mağaranın ağzından uzaklaştırmak için bu uyarı sesini çıkarırmış. göçebeler, deveciler, koyun ve keçi çobanları, çiftçiler ve gerilla savaşçılarından oluşan kalabalık bu teoriyi inandırıcı kılıyorlardı, çünkü öyle yüksek bir sesle ve vahşice horluyorlardı ki uzun ve soğuk gece boyunca onları duyan bir aslan sürüsü bile korkmuş fareler gibi kaçabilirdi.
‘Bir teoriye göre geceleri horlamak bilinçaltı savunma mekanizmasından dolayıymış. Paleolitik dönemde atalarımız uyurken savunmasız bir durumda olduklarından olası saldırganları mağaranın ağzından uzaklaştırmak için bu uyarı sesini çıkarırmış.’
Kadın kavramı aynı zaman da çok derin ve Engin bir “alegori” sisteminin anahtar kelimesidir .. -Ne demek bu ? -Kadın “Havva” demek ... -Peki “Havva” demek olması öncelikle “anne”liğini vurgulamak içim mi ? -Herhalde hayır ! Havva “bela” ,yani sınav demek... Hem bizzat Havva’nın kendisi için hem de Âdem (as) için bir imtihan... “Kadın fitnesi” dendiği zaman “kadın” kelimesi , dişi cinsin adı olarak karşımıza çıkmaz . Burada “kadın” kelimesi “alegori” sisteminin anahtarı olarak anılmaktadır. Fitne de , fesat anlamında değil kelimenin kökündeki “sınav” değeriyle kullanılmaktadır. -Bu , evrensel bir sorun alanıdır. -Kadın, kozmik bir fitnedir ! Tabi burada değil kadını , “Fitne” kavramını bile horlamak söz konusu değil. Ortada , kadın cinsinin üstüne alınacağı özel bir çekiştirme yok .
Reklam
Özellikle yetişme çağındaki insan kimlere hayranlık duyuyor, kimlere benzemeye çalışıyor? Film yıldızları, önemli iş adamları, başarılı yöneticiler, televizyon veya radyo sunucuları ve politikacılar.. Oysa bunlar şişirilen bir takım hayâllere boş tatminler sağlayan, manevi özelliklerden yoksun kişilerdir. Bu kişilerin bizzat kendileri değil, ama basın organları tarafından kabartılan kişilikleri hayatları ruhsal değerlerden uzaktır. Zihinde teşekkül eden modeller bunlar olunca, yetişme çağındaki insanların değersiz amaçlar peşinde koşuşlarına bakarak onları küçümsemek, horlamak yararsız olacaktır. Kendilerine sunulan örneklere benzemekten başka ne yapabilirler?!
İlginç teori
Bir teoriye göre geceleri horlamak bilinçaltı savunma mekanizmasından dolayıymış. Paleolitik dönemde atalarımız uyurken savunmasız bir durumda olduklarından, olası saldırganları mağaranın ağzından uzaklaştırmak için bu uyarı sesini çıkarırmış.
Sayfa 636Kitabı okudu
ANTONIO: Bunca dostluk gösteren birine, bu muydu layık gördüğünüz? Tanımıyormuş gibi davranıp, horlamak mı teşekkürünüz? O kadar yardım etmedim mi size, neden bu nankörlüğünüz? Zora düşmüş görüp beni, halimi kötüye kul- lanmayın. Sakın beni evliyanın biri sanmayın.
Çeviren: Zeynep Avcı
Film yıldızları, önemli iş adamları, başarılı yöneticiler, televizyon veya radyo sunucuları ve politikacılar.. Oysa bunlar şişirilen bir takım hayâllere boş tahminler sağlayan, manevi özelliklerden yoksun kişilerdir. Bu kişilerin bizzat kendileri değil, ama basın organları tarafından kabartılan kişilikleri, hayatları ruhsal değerlerden uzaktır. Zihinde teşekkül eden modeller bunlar olunca, yetişme çağındaki insanların değersiz amaçlar peşinde koşuşlarına bakarak onları küçümsemek, horlamak yararsız olacaktır. Kendilerine sunulan örneklere benzemekten başka ne yapabilirler?!
“…biz kitapları bizden malûmatını esirgemiyen âlimlere benzetebiliriz. Onu açtık mı yalnız o bize söyler, biz de dinleriz. O söylediklerimize bigâne. Tenkidlerimizi bile duymaz. Duymadığından gücenmez. Kitap yaşını başını almış bir çocuk gibidir. Ona ihtimam icabeder. O da kurtlanarak hasta olabilir. Rutubet onu da çürütebilir. Hor­lamak kendisini incitebilir. Velhasıl kitap mündericatı itibariyle insana,müfid olduğu kadar mevcudiyeti de birçok ilhamlar vermiştir. Bu dedikodu - nedir bil­miyen, sahibine daima sadık kalan ve el üstünde tutulan kitaplar artık tozlu raflarda ihmale maruz kalmamalıdır. Zira eski dostları ihmal etmek mürüvvet ve vefakârlık -icaplarından değildir. Kitaplar okununca esasen muhteviyatı dolayısıyle dile gelirler.”
159 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.