Bekle beni anne Bir sabah çıka gelirim Bir sabah anne bir sabah Acını süpürmek için açtığında kapını Adı başka sesi başka nice yaşıtım Koynunda çiçekler Çiçekler içinde bir ülke getirirler...
Sayfa 124Kitabı okudu
Ne diyordu Ahmet Kaya: "Çok uzakta öyle bir yer/O yerlerde mutluluk var"
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
Sevginin dili, dini, ırkı, siyasi görüşü ve cinsiyeti yoktur.
Doksanlar, Türkiye için her anlamda "kayıp yıllardır" Türkiye, birçok değerini bu yıllarda işlenen kuralsız linçlerle kaybetti. Bu ülke halen dahi doksanların yaralarıyla sızlamaktadır.
Birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş Aynı çıtırtıyla ürperen birer serçe. hep aynı yerde Karşılaşırdık tesadüf bu, birer tomurcuktuk hayatın kollarında, Birer çiğ damlasıydık bahar sabahında, Gül yaprağında, Dedim ya; hiç yoktan susturuldu şarkımız Yüreğim kanıyor, yüreğim kanıyor Bitmeseydi bizim öykümüz böyle Gözüm yaşarıyor, yüreğim kanıyor Olmasaydı sonumuz böyle
"Yani, ben hiç anlaşılmadım. Hiç, doğru anlaşılmadım. Buna rağmen, şansımı inatla zorlamaktan yanayım" (Ahmet KAYA)
Reklam
Ahmet Kaya'nın üzerinde de taze çiçekler var, mezar taşına yazılmış içli notlar, isimler ve imzalar..."Kim bırakır bu çiçekleri?" derken kalabalık bir grup geliverdi, ellerinde taze kır çiçekleri. Sisli-puslu bir ocak sonunda bunca kır çiçeğini nereden bulmuşlarsa artık! Konuştuk biraz, Almanya'dan geliyorlarmış, aksanlarından ve kara kaşlarından belli, Ahmet Kaya'nın şarkılar bestelemek istediği dilin mensubu, Kürt bunlar... Vefa, böyle bir şey olsa gerek! Vefa, asla unutmamak ve çiçekleri hiç soldurmamak!
Kar tanesi uçunca, çığ tükenince Kardelenler açınca, otlar bitince Avucumda ateşle, dönerim sana Toprak uyanınca, bahar gelince
Islak Arnavut kaldırımı taşların arasındaki yosunlar sanki bir fırça marifetiyle ve özenle çizilmiş gibiydi. Yosunlara basmamaya dikkat ederekten vardım Ahmet Kaya'ya... Yekpare beyaz mermerden bir mezar. Mezar taşında Ahmet Kaya'nın bir portesi kazılı, o bildiğimiz sakallı haliyle "yurdumdan uzakta yağmurlar içindeyim/ akşam oldu/ sürgün susuyor" diyordu Ahmet Kaya...
Yüreğimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum sıkıldım, dertlendim, sevgilimle buluştum bu gün de ölmedim anne kapalıydı kapılar, perdeler örtük silah sesleri uzakta boğuk boğuk bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük bu gün de ölmedim anne Üstüme bir silah doğruldu sandım rüzgâr, beline dolandığında bir dalın korktum, güldüm, kendime kızdım Bu gün de ölmedim anne bana böylesi garip duygular bilmem niye gelir, nereye gider? Döndüm işte; acı, yüreğimden beynime sızar bu gün de ölmedim anne.
567 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.