"Gerçi insan seçim yapamıyordu. Ne doğumda ne de ölümde seçme hakkı vardı. Yalnızca intihar edenler, hayatın capcanlı halini hor görüp mezarın hiçliğini yeğleyerek bir seçim yapabiliyordu."
"Fark ettin mi hiç, insanın bir zayıflığı olduğunda başka birine atfettiği ilk ve en önemli kusur tam da o zayıflık olur. Diyelim ki bir adam açgözlü... O zaman başkalarını suçlayacağı ilk şey açgözlülüktür."
Erkekler," diyor, "kadınların kıyafetleri karşısında sürekli bir şaşkınlık yaşıyor.
Kendilerine ait olmayan bir bedene dair ne çok fikirleri
var böyle. Yok örtün, yok örtünme..."
Yalnızlık tuhaf bir şey.
Sessiz ve usulca yanına sokulup karanlıkta hiç kımıldamadan oturur, sen uyurken saçlarını okşar. Kemiklerine
sarılıp seni öyle bir sıkar ki nefes alamazsın, tenine hücum
edip dudaklarını ensendeki yumuşak tüylere dokundururken damarlarında coşan nabzının sesini duyamazsın. Kal-
bine yalanlar bırakır, gece yanına uzanır, hangi köşeden
ışık süzülecek olsa sömürür. Seni yalnızca sen ayağa kalkmaya uğraşırken hızla yere çekmek için ellerinden tutan,
gözyaşlarını yalnızca genzinden aşağı aksın diye yakalayan daimi bir yoldaştır. Sırf yanında durması bile seni
korkutmaya yeterdir.