Özgüvenli bir bağnazlığın gölgesinde yeşermeye çalışan masum duyguların bir hikayesi bu eser. Hikayeden çok teknik açıdan bakınca da, Gabriel Garcia Marquez'in çok sevdiğim bir yönünü de bariz bir şekilde tanıyoruz bu kitapla. O da duyguları sözlerle değil eylemle okuyucuya aktarması. Sahnede gerçekleşen eylem ve davranışlar bize karakterin ruh halini çok güzel yansıtıyor. Marquez karaktere yaptırdığı şeyin okuyucuda hangi duyguyu uyandıracağını çok iyi biliyor. Bir küçük notu da kitabın son kısmına geçiş aşamasına düşmek istiyorum. Trajedinin yaşatacağı şok etkisini büyütmek isteyen yönetmenlerin, olumsuz sahnelerin başlamasından hemen önce mutlu bir tabloyu sunması nasıl trajedinin etkisini büyütüyorsa, engizisyon faaliyetlerinin başlamasından hemen önce okuyucuya sunulan mutlu tablo da aynı etkiyi yaratıyor.
Aşk ve Öbür CinlerGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20166,7bin okunma
"Dünyanın dönmesine karışamayız," dedi Delaura.
"Ama bize acı vermemesi için bunu bilmezlikten gelebilirdik," dedi piskopos. "Galile'ye asıl gereken, inanç değil yürekti."
"Salgın çıkması için bir neden göremiyorum," dedi marki. "Bildiğim kadarıyla ne bir kuyrukluyıldız haberi çıktı ne de güneş tutulması; Tanrı'nın bizimle uğraşmasını gerektirecek kadar büyük günahlarımız da yok."
Uzun zaman önce elime alıp özel isimlerin karmaşasından ve anlam veremediğim masalsı anlatımdan kısa süre içinde bunalarak bir kenara attığım, ancak daha sonra Gabo'nun karşı konulamaz davetkarlığına yenik düşerek bir cesaretle yeniden başladığım bu kitabın kapağını, ömrüm boyunca hayatımda yer edeceğine adım gibi emin olarak sonsuz bir saygı içinde kapattım.
Başladıktan bir süre sonra kitabın masalsılığı, gerçekliğin yerini alıyor ve bu gerçekliğin gücü sizi bir an olsun yalnız bırakmıyor. Kendinizi Ursula'nın ayakları arasında dolanan velet bir Buendia olarak bu ailenin tarihini izler halde buluyorsunuz. Betimlemelerin gücü sizi öylesine etkiliyor ki, kitapta çok fazla konuşma olmamasına rağmen sanki yüz yıldır bu ailenin her bir ferdiyle uzun uzun sohbet etmişsiniz gibi hüzünlü bir mutluluk içinde buluyorsunuz kendinizi. Gözlerinizin önünde neler yaşayıp en sonunda ne hallere gelen karakterlerin yaşadığı bunalımlara da coşkulara da en gerçekçi bir şekilde ortak oluyorsunuz. Buralar tamamen işin tekniğiyle alakalı konular tabii.
Gel gelelim Gabriel Garcia Marquez'in tüm bunları yaparken bir de işin içine toplumsal kaygılarını, siyasal hezeyanlarını, hakka ve doğruluğa olan inancını ve okuyucuya yer yer trajik manzaralar sunan anlatım gücünü de gördüğünüzde, yapabileceğiniz tek şey bu eserin önünde saygıyla eğilmek oluyor.
Kitabın hiçbir yerinde gereksiz ve amaçsız bir anlatı kırıntısı dahi olmadığı gibi, tek bir an dahi gerçeklikten uzaklaşıp okuyucuyu fantastik bir boşluğa bıraktığı da olmuyor. Gerçekten de bu kitapta gerçekliğe dayanmayan tek bir cümle dahi bulamıyorsunuz.
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036,1bin okunma