Ya gidip yaşamalı, ya kalıp ölmeliyim
Tipik bir rönesans oyunu olan 
Romeo ve Juliet aslında doğuda batıda, kuzeyde, güneyde birçok ülkenin halk öyküleri içinde yer alan, birbirine düşman iki ailenin gençlerinin birbirini sevmesi temasını ele alır.
Trajik zaman kırk iki saatin içine sıkıştırılmıştır.
Olay kurgusu ise şu şekilde başlıyor Romeo, Rosaline'in aşkıyla yanıp tutuşurken, gittiği Capulet'lerin balosunda Juliet'i ilk kez gördüğünde çarpılır ve "Parıldamayı öğretiyor bütün meşalelere," demekten kendini alamaz
Her iki sevgili de birbirini göz kamaştıran bir ışık olarak görür; çünkü her ikisi de hep yarı karanlıktadırlar. Romeo için Juliet, "doğudan yükselen güneş"tir. Birbirlerini cennetteki parlak yıldızlara benzetirler. Ve olaylar hızla gelişir.
Son olarak;
Bu oyunun yanlışlarla basılmış, kısaltılmış ve atlanmış metinleri, basımları olduğu halde oyunu sahneye koyarmış gibi çevirmeye çalışan, sahnelerin, durumların ve anların atmosferini, karakterlerini, psikolojik ilişkilerini, karakter özelliklerini bir yönetmen gibi düşünüp bu işi başarmaya çabalayan sevgili Özdemir Nutkunun çabası ise takdire şayan
Asıl büyük öğretmen hayatın ta kendisidir.
*Her hayat bir sürü günden oluşur, gün be gün. Kendi içimizde yürüyüp giderken hırsızlara, hayaletlere, cavarlara, ihtiyarlara, delikanlılara, karılarımıza, dullara, âşık kardeşlere denk geliriz ama denk geldiğimiz hep kendi kendimizizdir aslında.
James Joyce ile 
Ulysses uzun soluklu bir yolculuk oldu.
Tabii tereddüt ile başladı.
Anlar mıyım,
"İstersen ki varlığın unutulsun ve bitsin,
Bir kuru başına öl, izin de ölüp gitsin."
(But if thou live remembered not to be,
Die single, and thine image dies with thee.)
Sone/3
İlk olarak İtalyan edebiyatında kullanılan sone, iki dörtlük ve iki üçlükten oluşan 14 dizelik bir nazım şeklidir. Sonenin konu sınırlaması yok denilebilir. Türk edebiyatında pek kullanılmaz. İlk örneği Cenap Şehabettin tarafından yazılmıştır.
Shakespeare'in kurgu mu yoksa otobiyografik bir eser mi diye tartışılan soneleri de oyun tadında. Benim okuduğum baskıda ingilizce sonelerle birlikte verilmişti çeviriler. Tam olarak çevrilememiş elbette ama yine de Shakespeare bize anlatmak istediğini hissettirmeyi başaran bir yazar.
Her Shakespeare okuyucusunun favori eseri ya Romeo ve Juliet ya da 
Hamlet tir. Benimki de Romeo ve Juliet. İkincisi de bu oldu şimdilik. Salt şiir okumuş gibi olmayacağınız bu eseri okurken zevk alacaksınız. İyi okumalar.
#168755821
#168687758
#168638690
Gerçek bir şaheser...
Bu zamana kadar okuduğum çoğu kitapta atıf yapılan bu dev eser, Shakespeare'in en önemli eseri kabul ediliyor.
.
Cesur Yeni Dünya'dan Vatan Kurtaran Şaban'a kadar Hamlet'teki diyaloglara atıf olmayan kitaba rastlamadım neredeyse...
En son elime aldığım ve halen okumakta olduğum Duygusal Zeka kitabında da atıf görünce artık okuma vakti dedim ve bir çırpıda okudum. Çok sevdim!
Cümleler, oyundaki adrenalin ve yüksek enerji, hemen sizi içine alıyor.
Dillere pelesenk olmuş cümlelerin çoğu size de tanıdık gelecektir.
》#151903655
》#151858098
.
Ayrıca Oğuz Atay'ın Tehlikeli Oyunlar ve Tutunamayanlar eserlerini okumadan önce okumak istedim çünkü Atay tam bir Shakespeare hayranıymış ve romanlarında Hamlet'e atıflar varmış. Bu hususu
Oğuz Aktürk
'ün Youtube'daki "Oğuz Atay okuma rehberi" adlı vidoesundan öğrenmiştim.
Video linki:
youtu.be/INZw0WFskak
.
.
Venedik Taciri, Romeo ve Juliet ve şimdi Hamlet... Shakespeare okumalarına devam...
.
Ben Hamlet'i okumak için geç kaldım siz geç kalmayın!
TOLSTOY, SHAKESPEARE, ESTETİK VE SANAT
Herhangi bir şeyi mantığın dışına çıkarmamız için ona biraz dikkat etmemiz kâfidir.
(
Ahmet Hamdi Tanpınar, 
Saatleri Ayarlama Enstitüsü, s. 250)
Sanat Nedir?, Tolstoy'un üzerinde tüm kitaplarından daha fazla, 15 yıl uğraştığı kitabıdır. İçinde,
783.jpg){kind=small}