“Ey Hüdâ” dedi. “Bilirim ki kader yazılmış, defteri dürülmüş kaldırılmış, mürekkebi de kurumuştur. Ama her an yaratma halinde olan da Sensin. Öyleyse Sen yazılmış kaderleri bile geri çevirirsin. Benim kaderim işte az önce geldi, karşıma dikildi. Çevirme benim kaderimi geri. Onu bana çok görme.”
Sayfa 337 - Timaş Yayınları
Reklam
Sakın terk-i edebden, kûy-i mahbub-i Huda'dır bu! Nazargah-i ilâhîdir, makâm-ı Mustafa'dır bu. Habib-i Kibriya'nın hâb-gâhıdır faziletde, Tefevvuk-kerde-i Arş-ı Cenâb-ı Kibriya'dır bu. Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-i adem zâil, Â'mâdan açdı mevcûdât çeşmin; tûtiyâdır bu. Felekde mâh-ı nev Bab'üs-Selâm'ın sîne-çakidir, Bunun kandili cevzâ matla-ı nûr-i ziyâdır bu. Mürâât-ı edeb şartıyla gir Nabi bu dergâha, Matâf-ı kudsiyandır bûse-gah-ı enbiyâdır bu."
Sayfa 18 - Demiş Şair Nabi, Medine-i Münevvere'ye yaklaşırlarken uyuyan bir adama. Muhteşem bir kelâm, ilim. Rabbim evvela bizlere Medine-i Münevvere'ye gitmeyi ve oraya edeple girmeyi nasip etsin.
(37) Gelmedi vallahi yâ Yasin hiç mislin senin âleminde bütün Cennetler içre yemin yemin Hakk-ı Huda! (38) Vasf-ı zâtında senin lâl-dilsiz- oldu bütün şairler âciz oldu halk-ı âlem medh-ü sena etmede!
Gelmedi vallahi yâ Yasin hiç mislin senin âleminde bütün Cennetler içre yemin yemin Hakk-ı Huda!
Oldular Huda'nın merdiveninden mahrum hepsi sana kim ettiyse düşmanlık her kim cefâ ettiyse!
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.