Putin özellikle tüm totaliter yönetim biçimlerin­den, diktatörlerden, otoriter sistemlerden ayrılıyor ve şöyle söylüyor: “Rusya’da güçlü bir devlet gücü -bu demokratik bir hukuk devletidir, eylem yeteneği olan bir federatif devlettir. 1993 anayasasının değiştirilmesi beklenmiyor. Bu geciktirilemez ve acil bir görev değildir, çünkü zaten çağdaş, iyi bir anaya­samız var. Hatta uluslararası deneyimler, insanların özgürlükleri ve hakları için, demokrasi için esas tehlikelerin, bütün olarak yürütme gücünden kaynaklandığını göstermiştir.”
Aydın olmak için şu üç şey muhakkak gerekir: Yabancı dil, hukuk bilgisi, mukayese becerisi.
Reklam
Sözün kısası: kendimize dönelim. Ahlak, edebiyat, muzu, giyim, zevk, yemek, eğlence, hukuk,aile, görenek, gelenek ve her şey de milli olalım.
Zenginle fakirin sokakta yatmakta eşit hakkı var, diye özetleyebileceğim kapitalizmin hukuk sistemi şikeli.
Adalet, hak, hukuk nedir? Sorusuna:
İstanbul'un fethinden sonra Fâtih, umümi bir af ilan etmiş ve Bizanslı mahkûmları serbest bırakmıştı. Bunlar arasında iki alim filozof papaz da bulunuyordu Fâtih, onlara cezalarının sebebini sordu. Onlar da: "-Biz, Bizans'ın en ileri gelen papazları idik. Kralın zulmün den, işkencelerinden, yaptığı rezålet ve sefähatten dolayı
Sayfa 133 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Adalet, mülkün temelidir.
Fatih Sultan Mehmed Han devrinde memleketin her tarafında, her karış toprağında adâlet, hak ve hukuk häkim durumda idi. Kanun önünde bütün insanlar eşitti. Sanki: "Adâlet, mülkün temelidir..." ifadesi, onun için vârid olmuştu. Zengin ile fakir, sultan ile köylü aynı hakka sahipti. Gayr-i müslimlerin haklarına ise, onları vediatullah, yani devlete Allah tarafından emânet edilmiş, korunmaya muhtaç kimseler olarak kabul olunduklarından, daha çok riayet edilirdi. Bu yüzden gayr-i müslimleri hiç kimse incitmezdi. Osmanlı'nın bu adâletini gören hristiyanlar, onlara âdeta hayran oldular. Bilhassa Rumeli'deki fütûhâtın sür'atle genişlemesinde bu dillere destan Osmanlı adaleti pek müessir olmuştur. O derecede ki, İstanbul muhasara altında iken Papalıktan yardım istenmesi teklifine karşı, o devrin asillerinden Notaras'ın şöyle demiş olduğu tarihte pek meşhurdur: "-İstanbul'da kardinal şapkası görmektense, Türkler'in sarığını görmeyi tercih ederim!.." İşte bu yüce adâlet anlayışı ve tatbikatı sebebiyle birçok rahibe, müslüman olup Osmanlı kadınları gibi tesettüre büründü. Zulüm içinde yaşayan hristiyan halk, henüz fethedilmemiş yerlerde bir an önce huzur ve adâlete kavuşmanın hasretiyle Osmanlılar lehine casusluk bile yaptılar.
Sayfa 131 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Osmanlı yönetiminde o çağın Avrupa’sına göre bir dini tolerans ve Osmanlı hukuk düzeninde de din dışı uygulamaların yaygınlığını gördüğümüz halde; Osmanlı devlet ve toplum düzenini laik diye adlandıramayız.
“…Ancak herhangi bir yasal, doktrinel ya da hukuk kuramsal çözümlemeden çok daha önemlisi, New York, Londra, Bağdat’taki; olay yerindeki insanların insanların deneyimidir. İnsan hakları yerel düzeyde korunur veya ihlal edilir: Evde, sokakta, okulda, işyerinde, cezaevinde, devlet kurumları ve yerel medyada. Nihayetinde polisin tekmesini yiyen yahut çokuluslu bir şirketten kovulduğu tebliğini alan insan için insan hakları sözleşmeleri, anlaşmaları, komisyonları ve raporları dev bir alakasızlıktan başka bir şey değildir. Halinden memnun bir alakasızlık atmosferi, insan hakları konferanslarının kalıcı özelliğidir. Çoğu insan hakları uzmanı, uluslararası hukukçu ve diplomatın şimdiye kadar başına gelen tek insan hakları ihlali, iş yemeklerinde servis edilen bir şişe kötü şaraptır.”
Iraklı hukukçu Prof. Dr. Abdulkerîm Zeydânın eserleri:
a) (Ahkâmu'z -Zimmiyiyn ve'l-Müste'meyiyn fi Dâri'l-İslâm-İslâm Devletler Hususî Hukuku), b) (el-Vecîz fi Ulûli'l-Fikh-Fıkıh Usûlü), c) (el-Medhal li-Dirâseti'ş-Şeriati'l-İslâmiyye-İslâm Hukuk (Tedrisat)ına Giriş), d) (el-Ferdu ve'd-Devletu fi'ş-Şerîati'l-İslâmiyye-İslâm Hukukunda Ferd ve Devlet), e) (Ahkâmu'l-Lakit fi'ş-Şerîati'l-İslâmiyye-İslâm Hukukunda Kimsesiz Çocukların Hukuku), f) Ayrıca hukukî konularda ilmî çeşitli makaleler.
Baban, Cemil Gezmiş
“Oğlum Deniz, 12 Ocak’tan beri Türkiye radyolarında ve basında banka soygunu ile ilgili haberleri büyük bir üzüntü içinde takip ediyorum. Kendi kendime bu suçun faili olup olamayacağını düşünüyorum ve bunun için çok önceleri yeniden yaşamış gibi canlandırıyorum hayalimde. Karlı bir şubat sabahı Ayaş’ta dünyaya gözlerini açtığın zaman ilk işin
Reklam
324 syf.
8/10 puan verdi
Tanrı lütfu a.ş. hikayesi
Yazarın 4. kitabı oldu okuduğum, başlarda sıkıldım seçim ve siyaseti sevmediğimden, sonra yazarın bölümleri tek bir paragraf anlayışı, virgülden sonralarının bütünleştiği, kişiler ile diyalogları bir tümün parçaları anlayışını seviyorum, kimseyi ayırmıyor anlatmak istediğini parçalamadan ortaya koymakta başarısı ile kitap okunmaya değiyor. Pek çok
Görmek
GörmekJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınları · 202217,8bin okunma
Uykudan Uyanmak
İşin içine bir araç olarak dini de kattılar. Halkın karanlıkta kalmasını isteyenler, araç olarak dini her zaman, her işe kattılar. Öğrenciler Allah'a inanmıyor örneğin. Beş yıl okuyor, bir tek gün din dersi görmüyorlar dediler. Ama hiç demediler ki, Köy Enstitüleri'nden yetişen öğretmenler ağaların tekerine taş koyuyor. Adnan Menderes, enstitüleri kapattı; halkın sesi çıkmadı. Bizim halkımız çok yüzyıl öncelerinden beri uyur. Çok kötü biçimde afyonlanmış gibi uyur. Üfürükle tükürükle sersem tavuğa çevirmişlerdir onu. Bizim halkın durumunda olup da, uyanmak çok zordur...
Sayfa 93 - Literatür Yayınları, 3. Basım, Nisan 2010.Kitabı okudu
Karanlık Güçler
Yurdumuzda aydınlığa karşı güçlü bir direnme vardır. Bunlar, ortaya Atatürk gibi güçlü adamlar çıkınca sinsi sinsi yatıp uyur görünse de, buldukları ilk fırsatta başlarını deliklerinden çıkarırlar. Anlattım: Halkevleri'ni, Halkodaları'nı öyle kolayca kapatıverdiler! Hele Köy Enstitüleri'ni... Rahmetli İsmail Hakkı Tonguç'u düşünüyorum. O büyük adama kan kusturdular.
Sayfa 92 - Literatür Yayınları, 3. Basım, Nisan 2010.Kitabı okudu
216 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
“Beni siz delirttiniz!” diyordu rahmetli Cem Karaca… Akı| sağlığını yitirenler anlamlandıramadıkları dünya olayları ve insanaları sebebiyle yitiriyor akıllarını tıpkı Veronika gibi… Farklı coğrafyada bildiğim sıkıntıları yaşayan insan hikâyelerini seviyor ve heybesinde hikâyeler biriktirenlere okumalarını şiddetle tavsiye ediyorum. 🩵Bu dünyada hiçbir şey rastlantı sonucu meydana gelmez. 🩵İnsanlar mutlulukla başa çıkamıyorlar bir türlü. 🩵İnsanların mutluluk olasılığı ne kadar yükselirse mutsuzlukları da o kadar artıyor. 🩵İnsan hiçbir şeye alışmamalı. 🩵Tinsel yolculuğun iki zor sınavı vardır: Gereken ânı bekleyecek sabî ve karşılaşılanlardan hayal kırıklığına uğramayacak cesaret! 🩵Adalet. Hukuk. Her ikisi de masumları korumak açısından çok gerekli olmakla birlikte, her zaman herkesi hoşnut edecek biçimde işlemezler.
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyorPaulo Coelho · Can Yayınları · 202076,7bin okunma
Gürültüde Hayvanlar
“Yitip gidiveriyor insanlar gürültüde. Susmaya karar vermenin bir sesi olsa bu gürültüyü bastırırdı. İşte o kadar çok insan susmaya karar verdi sonunda. Hukuk yok bu ormanda artık, herkes gücünün yettiğine.” Ece Temelkuran Kafkaokur
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.