Modern toplum artık geleneksel hukuk normlarına hiç yüz vermiyor. Fakat gariptir ki, insanların yine kolu, eli, kellesi kopuyor. ‘İş kazaları” diyoruz bunlara. Acaba kadılarin verdikleri parmak kesme, kol kesme, kelle ko­parma hükümlerinin sayısını modern endüstriye geçil­dikten sonra iş kazalarında kopan kafalar, bacaklar ve kollarla oranlarsak ağırlık hangi tarafta kalır dersiniz? |
İsmet Özel
İsmet Özel
İnsanlar güç ve zekâ bakımından olmasalar da sözleşme ve hak hukuk yoluyla eşit olurlar.
Reklam
155 syf.
8/10 puan verdi
·
19 günde okudu
Hititler Üzerine Küçük Bir Not
Geçmiş medeniyetleri oluşturan uygarlıklar zamanı gelince tarih sahnesinden geçip gittiler. Kendilerinden sonraki uygarlıkların içerisine karışıp yeni medeniyetleri oluşturdular. Coğrafya kader olduğu kadar aynı zamanda kültür hafızasıdır da. Anadolu tarihsel süreçte birçok medeniyete, uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bunlardan bir tanesi de
Hitit: Anadolu Rüzgarı - Dünya Uygarlıkları
Hitit: Anadolu Rüzgarı - Dünya UygarlıklarıAli Narçın · Parola Yayınları · 20204 okunma
Aristoteles'e göre, siyasî bir toplum, ahlâkî bir toplumdur ve bu toplumda hukuk ve ahlâk iç içe girmiştir. Bu nedenledir ki, hukukun ahlaki bir temelinin olmadığına yönelik iddialar, ahlaki göreceliğin hâkim olduğu dünyada hangi "doğru" diyebileceğimiz öğretinin bize temel olacağı çok sağlıklı bir değerlendirme olarak görülmemektedir. Hukukun ahlaki bir temelinin olması onun adalet duygusunun üzerine inşa edilmesi gerektiğini ifade eder.
Sayfa 92 - Ötüken NeşriyatKitabı okuyor
... .. hukuk kurallarının oluşumunda, ideolojik tercihler etkili oluyor ve bu kurallar, bu tercihlerin aracı olarak, zamana, zemine veya kişiden kişiye değişkenlik gösteriyorsa, böyle bir toplum henüz medenileşmemiş demektir. ...
Keşke hemen emekli olmasaydım. Haksız karara karşı direnip savaşım verseydim. Soğan yemedim ki, ağzım koksun. Mahkemeye gider, aklanır çıkardım.
Sayfa 144 - Literatür Yayınları, 3. Basım, Nisan 2010.Kitabı okudu
Reklam
Adalet, hak, hukuk nedir? Sorusuna:
İstanbul'un fethinden sonra Fâtih, umümi bir af ilan etmiş ve Bizanslı mahkûmları serbest bırakmıştı. Bunlar arasında iki alim filozof papaz da bulunuyordu Fâtih, onlara cezalarının sebebini sordu. Onlar da: "-Biz, Bizans'ın en ileri gelen papazları idik. Kralın zulmün den, işkencelerinden, yaptığı rezålet ve sefähatten dolayı
Sayfa 133 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Osmanlı yönetiminde o çağın Avrupa’sına göre bir dini tolerans ve Osmanlı hukuk düzeninde de din dışı uygulamaların yaygınlığını gördüğümüz halde; Osmanlı devlet ve toplum düzenini laik diye adlandıramayız.
Baban, Cemil Gezmiş
“Oğlum Deniz, 12 Ocak’tan beri Türkiye radyolarında ve basında banka soygunu ile ilgili haberleri büyük bir üzüntü içinde takip ediyorum. Kendi kendime bu suçun faili olup olamayacağını düşünüyorum ve bunun için çok önceleri yeniden yaşamış gibi canlandırıyorum hayalimde. Karlı bir şubat sabahı Ayaş’ta dünyaya gözlerini açtığın zaman ilk işin
Uykudan Uyanmak
İşin içine bir araç olarak dini de kattılar. Halkın karanlıkta kalmasını isteyenler, araç olarak dini her zaman, her işe kattılar. Öğrenciler Allah'a inanmıyor örneğin. Beş yıl okuyor, bir tek gün din dersi görmüyorlar dediler. Ama hiç demediler ki, Köy Enstitüleri'nden yetişen öğretmenler ağaların tekerine taş koyuyor. Adnan Menderes, enstitüleri kapattı; halkın sesi çıkmadı. Bizim halkımız çok yüzyıl öncelerinden beri uyur. Çok kötü biçimde afyonlanmış gibi uyur. Üfürükle tükürükle sersem tavuğa çevirmişlerdir onu. Bizim halkın durumunda olup da, uyanmak çok zordur...
Sayfa 93 - Literatür Yayınları, 3. Basım, Nisan 2010.Kitabı okudu
Reklam
Karanlık Güçler
Yurdumuzda aydınlığa karşı güçlü bir direnme vardır. Bunlar, ortaya Atatürk gibi güçlü adamlar çıkınca sinsi sinsi yatıp uyur görünse de, buldukları ilk fırsatta başlarını deliklerinden çıkarırlar. Anlattım: Halkevleri'ni, Halkodaları'nı öyle kolayca kapatıverdiler! Hele Köy Enstitüleri'ni... Rahmetli İsmail Hakkı Tonguç'u düşünüyorum. O büyük adama kan kusturdular.
Sayfa 92 - Literatür Yayınları, 3. Basım, Nisan 2010.Kitabı okudu
romantik devrimci tüm sorunların çözüldüğü bir dünya hayal ederken aslında pek de farkına varmadan tanrının elindeki sınav aygıtlarını yok etmeye yeltenmektedir oysa isterseniz en ideal sistemi kurun devlet hukuk din para toplum eğitim sağlık budünyada hemen her alanda sorun çıkmaya devam edecektir çünkü burası cennet değildir imtihan dünyasıdır ... fakat tabi bu yaklaşım sorunları görmezden geleceğimiz anlamına asla gelmiyor dünyadaki bütün haksızlıklarla yolsuzluklarla zulümlerle mücadele etmek onurlu bir insanın temel görevidir fakat delirmemek çözülmemek dağılmamak yıkılmamak için budünyanın bir imtihan yurdu olduğunu unutmamamız gerekiyor
Çok zengindiler. Güçlüydüler. Bilgide çok ileriydiler; bilim ve teknolojide müthiştiler. Diğer insanlarla karşılaştırdıklarında kendilerini çok farklı ve değerli buluyorlardı. Şımardılar; hak-hukuk tanımaz oldular. Kendilerini her zaman haklı, başkaları ise her zaman haksız bulmaya başladılar. Durumun farkında olan birisi, gidişatın yanlışlığı konusunda kendilerini uyardı: Yapmayın. Aklınızı başınıza alın. Durumunuzu düzeltin dedi. Ama söz dinlemediler. Durumlarını değiştirmeye hiçbir şekilde yanaşmadılar. Üstelik uyaranı yanılmakla, akılsızlıkla suçlayıp; hak, hukuk, adalet, ahlak gibi şeylerin modası geçmiş saçmalıklar olduğunu savundular. Uyarıcı, Gidişatınız kötü, düşünceleriniz yanlış; kendinizi mahvedeceksiniz. Felaketin bulutlan üzerinizde dolaşıyor ama görmüyorsunuz, görmek istemiyorsunuz. Felaket gelince hiç olduğunuzu anlayacaksınız; o zaman biliminiz, zenginliğiniz, gücünüz, imkanlannız hiçbir işe yaramayacak dediyse de aldırmadılar. Saçmalama, bize kim ne yapabilir. Gücümüz karşısında kim durabilir? Üstelik biz yanlış iş yapmıyoruz; bunlan elde etmek için nice emekler sarf ettik dediler. Ve bir gün ufku bulutlar sardı. Güldüler. Uyancıya gülüp; sen azaptan bahsediyorsun, halbuki bunlar rahmet dediler. Ama yanıldılar; rahmet dedikleri felaketti. Bir anda her şey alt üst oldu. Sanki tüm yaşananlar bir hayaldi. Kendilerinden geriye hiçbir şey kalmadı. Hiç yaşamamış gibi oldular.
Sayfa 9 - AçılımKitabı okuyor
Karanlık Zihinler
İl, ilçe merkezlerindeki Halkevleri'ni kapattılar. Köylerde Halkodaları vardı. Bunları Kemal Paşa açtırmıştı. Sonradan gelenler hepsini kapattılar. Yapılar Maliye'ye geçti. ... Kitaplara yapılan kıyım halka yapılan kötülüktür bence. Ben buna hiç dayanamam. Nerde böyle bir olay, böyle bir kitap kıyımı görsem, o an başkaldırasım gelir. Başım döner, gözüm önümü görmez.
Sayfa 45 - Literatür Yayınları, 3. Basım, Nisan 2010.Kitabı okudu
2023. Türkiye Cumhuriyeti'nin yüzüncü yılıydı. Her gününü gururla, mutlulukla, coşkuyla hissetmemiz gerekirken, adeta duygularımızın üstüne umutsuzluk fanusu çökmüştü. Cumhuriyet'i kuran kuvvacı bağımsız ruh, yüz yıldır ilk kez Meclis'te azınlığa düşmüştü. Yüz yıldır ilk kez, karşıdevrimcilerin, tarikatların, cemaatlerin, ikinci
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.