Bir ilişkinin ve bir işlemin ahlâka uygun olup olmadığını, o ilişkinin ve o işlemin hukuka uygun olup olmaması belirlemez. Hukuk, nesnel ölçütleri itibariyle, son tahlilde, nesnel olarak ölçülebilecek ve zaten nesnel olarak da ölçülen işlem ve ilişkilerin toplamıdır. Oysa ahlâkî işlem ve ilişkiler, hukukî olandan biraz daha fazla dikkat ve titizlik ister. Bu dikkat ve titizlik, bize, hukukî olanın aynı zamanda ahlâkî olmayabileceğini de bildirir. Zahiren her şey usulüne (yani hukuka) uygun seyretmiş ve öylece kurulmuş olabilir. Ama o işlemin ve o ilişkinin temelinde bulunan ahlakiliğin mevcudiyetini sadece işlemin ve ilişkinin hukukiliğine bakarak kestirmemiz mümkün olmayabilir….
….Din bakımından da helalin ve haramın sınırları şeriatın öngördüğü ölçülere göre belirlenir. Faiz, dince haram kılınmışsa, faizli işlemlerin ahlâk ve “hukuk” kurallarına uygun olarak ifa edilmesi, o işleme meşruiyet kazandırmaz. Bir hırsızlık işlemini, rüşveti, ihtilası, irtikâbı veya bir yolsuzluğu “alın teriyle” ika etmek, bu işlemleri ahlâkî ve meşru kılmaya yetmez...
RASİM ÖZDENÖREN