Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
235 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Pers hükümdarı iki mahkûmu ölümle cezalandırır. Mahkûmlardan biri hükümdara eğer canını bağışlarsa çok sevdiği atına bir yılda uçmayı öğreteceğini söyler. Bu vaat karşısında şaşıran hükümdar, mahkûmun canını bir yıl için bağışlar. Ölüme gitmekte olan mahkûm diğerine ümitsizce atların uçamayacağını ve yalnızca kaçınılmaz sonu geciktirdiğini söyler. Ardından şöyle bir cevap alır: "Doğru. Ancak kendime bir yıl içinde sırasıyla gerçekleşme ihtimali olan dört özgürlük şansı veriyorum. Birincisi, hükümdar ölebilir. İkincisi, at ölebilir. Üçüncüsü, ben ölebilirim. Dördüncüsü, belki at uçmayı öğrenebilir. Umut, insan hayatında bazen her şeydir. Bazen de çok az şey. Ancak şu bir gerçek ki, "Umut" bir kapıdır. Yaşamak istediğiniz hayata açılan bir kapıdır. Onu hiçbir zaman kaybetmek istemezsiniz. Elinizdeki kitapta; bu kapıyı araladığınızda başarıyı, sağlığı, mutluluğu, mükemmel iletişimi ve hayata dair birçok güzelliği görme imkânı bulacaksınız... ...Arka kapaktan
Umudunu Kaybetme
Umudunu KaybetmeMurat Tunalı · Yediveren Yayınları · 2018200 okunma
Ne yaptığına değil, nasıl yaptığına dikkat kesil. Kalitesiz hükümdar da olur, kaliteli tezgâhtar da. Müslümanlık kaliteye mecbur olmaktır.
Sayfa 156 - Profil Yayınları
Reklam
Hacı Bektaş-ı Veli ile Sohbetler
Herat hükümdarı, Hoca Ahmet Yesevi'ye sormuş: "Bu kürk üstümdeyken namaz kılmam caiz midir?" Hoca gülmüş. Hükümdar "Ne gülüyorsun?" diye sormuş. O da "Senin akılsızlığına gülüyorum.Karnın haram doluyken, halkın vebali boynundayken , bana kürkten bahsediyorsun!" demiş.
Enzo tahtın vârisiydi. Giulietta asil kanına güvenmişti. Kraliçe Maeve, Beldain'e hükmediyordu çünkü bunu yapmak için doğmuştu. Fakat hükümdarlık doğuştan gelmez. Hükümdar olunur. Zalim bir kraliçe, başarısız bir kraliçe demek değildir.
X. yüzyılın başında Oğuz Devleti'ni "Yabgu" unvanı taşıyan bir hükümdar idare etmekteydi. Selçuklu ailesinin atası olan Temir-Yalığ (Demir Yaylı) lakaplı Dukak, bu Oğuz Devleti'nde kuvvetli bir askerî ve siyasi mevkiye sahipti.
Devletin iyiliği, şefkat ve merhameti olmasıyladır. Devlet, hükümdar sert olup şiddetli cezalar verirse ahali bu cezalardan kurtulmak için yalan ve hileye başvurur. Devletin ahlakı da bozulur.
Reklam
256 syf.
9/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Sadece 9 yıl tahtta kalmasına rağmen Türk tarihinde adı en fazla geçen hükümdar olan, babası Çağrı ve amcası Tuğrul Beylerle Anadolu’nun Müslümanlaşmasını sağlayan, özgür bir hükümdar olarak Fırat’ın batısına ilk defa geçmeyi başaran, 1071’de Malazgirt’te destan yazan, Türk tarihinin efsanesi Sultan Alp Arslan… Öncelikle eserin kaynakçasının fazlasıyla zengin olması bu kitapta olduğu gibi bir tarih kitabı için olmazsa olmaz niteliğindedir. Eserde akademik dil olmasına rağmen gayet akıcı.Hayatının sadece belli başlı bölümleri değil doğumundan ölümüne kadar incelenmiş olmasının kitabı daha okunur kıldığını söyleyebilirim. Sadece Sultan Alparslan değil; Büyük Selçuklu Devleti ve temellerini atan Çağrı Bey ile Tuğrul Bey hakkında da gayet tatmin edici bilgiler mevcut.Söz konusu Türk Tarihi olunca Alparslan gibi çok kıymetli bir hükümdarı es geçmek olmaz. Her Tür okuyucunun Alparslan hakkında sıkılmadan zevkle okuyacağı bu kitabı yazdığı için Cihan Piyadeoğlu'na teşekkürler. Zaman kaybetmeden alın ve okuyun.
Sultan Alp Arslan
Sultan Alp ArslanCihan Piyadeoğlu · Kronik Kitap · 2016438 okunma
168 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Habeş Süleyman Ağanın dilinden anlatılan bir taht hikayesi. Gayet akıcı ve sürükleyici bir kitap. Bir yandan tarih içerisinde gezerken bir yandan da yazarın üsluptaki ustalığı ile kitap içerisine çekiliyorsunuz ve elinizden bırakmak istemiyorsunuz. Osmanlı döneminizdeki taht kavgalarının, hükümdar belirleme yöntemlerinin, haremin bu olaylara müdahil olduğunda ortaya çıkan durumların acı sonuçları bir kez daha gözler önüne serilmiş. “Böyle olmak zorunda mıydı?” Sorusunu tekrar tekrar sordum kendime kitabı okurken. Tavsiye edeceğim bir kitap, okuyacaklara şimdiden keyifli okumalar.
Engereğin Gözü
Engereğin GözüZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201916,2bin okunma
Herhangi bir insan başka bir insanı öldürdüğünde katil olarak anılır. Bu işi yetki sahibi biri yaparsa, bu haklı bir karar olur. Ve bir adam manastırı soyduğunda hırsız adını alır, ama emir onun hayatını çalabilir, sonra insanlar Emir’in Erdem’li bir hükümdar olduğunu söyler. Kocasını ihanet eden ve onu aldatan bir kadına günahkar ve fahişe denir. Ama emir onu çırılçıplak soydurtup kalabalığı taşlayabilir , o zaman Emir’in soylu bir yönetici olduğu söylenir.
Fırat'ı geçen ilk hükümdar
Sultan Alp Arslan'ın yanından ayırmadığı ve arkasında namaz kıldığı belirtilen Fakih Ebû Nasr Muhammed b. Abdülmelik el-Buhârî gelerek, "Efendimiz, sana ihsan buyurduğu nimetten dolayı yüce Allah'a şükret." demişti. Alp Arslan ise, "Bu nimet nedir?" diye sordu. Gelen cevap Sultan Alp Arslan'ı daha önceki Türk hükümdarlarından farklı bir yere koyuyordu. Fakih sözlerine şu şekilde devam etti: "Bu ırmağı şimdiye dek köle (memlûk) olmayan hiçbir Türk hükümdarı geçememiştir. Bugün ancak siz geçtiniz."
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
Hükümdarın durumu, ev halkını idare eden, çocuk ve gençlere bakan kişilerin durumuyla aynıdır. Çünkü nasıl ki bir aile reisi, o ev halkının karakterini şekillendirir ve onları eğitirse, hükümdar da milletin karakterini şekillendirir ve onu eğitir.
Kanuni Sultan Süleyman'ı anlatan uzunca bir bölümün Paolo Giovio'nun eseriyle kelimesi kelimesine aynı olması şüpheleri ortadan kaldırır. Başka bir deyişle Vasco Diaz Tanco del Fregenal, Paolo Giovio'nun yazdığı Türk tarihi üzerine kendi nesnel ve keskin görüşlerini eklemekten başka bir şey yapmamıştır. Bu eser ayrıca "Kâfür Türk"ün vakanüvise göre değişen sıfatlarının zenginliği bakımından çarpıcıdır. Ona göre Türkler "kahrolası bir halk", Süleyman "vahşi" ve "savaş seven" bir imparatordur. 71. bölüm aynen şu başlığı taşır: "Kahrolası hükümdar Süleyman'ın planları ve şeytani hülyaları ve kayda değer hilekârlıkları." Başka bir bölümde ise şöyle der: "Bu kahrolası prens rahat duramadığından bir sonraki yıl başka bir sefere çıktı." Bir diğer ilginç örnek ise bu bahsi geçen tarihin 75. bölümünde yer alır: "Bu kahrolası millet, atlarının çokluğu, askerlerin çektiği acılar ve bitmek tükenmek bilmez bir para meselesiyle, uzun savaşlara çıkarak bizi yavaş yavaş zayıflatıyorlar, ve nihayetinde de yaptıklarıyla bize büyük zararlar veriyorlar, aynı diğer milletlere yaptıkları gibi."
Girilmemesi gereken yollar vardır, üzerine gidilmemesi gereken askerler vardır, üzerine saldırılmaması gereken kentler vardır, mücadeleye gerek olmayan yerler vardır, yerine getirilmeyecek hükümdar emirleri vardır.” Doğru zamanda doğru hamleyi yapabilmek için anı yorumlamak gerekir.
"Çünkü hakikatte bir ülkeye sahip olabilmek için onu yıkmaktan başka hiçbir emniyetli yol yoktur."
"Ve hür yaşamaya alışmış bir şehir, yok edilmek istenmeyince, herhangi başka bir yoldan ziyade, kendi hemşehrileri vasıtasıyla daha kolay elde tutulur."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.