Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun
Nasıl ki her bitki her iklimde yetişemezse, demokrasinin oluşabilmesi ve yaşayabilmesinin de belirli koşulları vardır. Sanayileşme, kentleşme, yoksulluktan kurtulma, belirli bir eğitim düzeyine ulaşma. Çoğulcu, tek bir gücün egemen olmasına izin vermeyecek ölçüde güçlerin paylaşıldığı, gücün gücü dengelediği, örgütlü bir toplum. Yaygın ve etkili
29 Ekim
28 Ekim 1923 akşamına gelindiğinde ise üç gündür kurulamayan hükümet ortamından istifade eden Atatürk, arkadaşları ile yemek yerken masadakilere "Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz." dedi. Bu söz bugünlerde Cumhuriyet düşmanları tarafından çarpıtılıyor. Atatürk, meclisin fikrini almadan, kafasına göre hareket eden bir diktatör gibi gösterilmek isteniyor. Ancak Atatürk'ün yaptığı hiç bir şey tesadüf olmadığı gibi, bu tarih de bir tesadüf değildi. Mondros 30 Ekim'di, Cumhuriyet 29 Ekim olacaktı. Ve onun sözleriyle "İşte bu da bir milletin, mazlum bir milletin ahıdır. Sanırım ki o zamanki devletler bunu anlamışlardır. Deyiniz ki, bu tarihten silinmek istenilen bir milletin öcüdür." Halk, cumhuriyetin ilanını ertesi sabah gazetelerden öğrendi. Herkesin Cumhuriyet'ten anladığı farklıydı ama herkesin içini aynı duygu kapladı: Umut! Fatma Çelik (Yeniçağ) yenicaggazetesi.com.tr/mobi/turk-mille...
Reklam
Yüzyıllık Yalnızlık’ın dünyanın dört bir yanındaki başarısıyla rüşdünü ispatladıktan sonra Gabriel Garcia Marquez’i sanatçı sorumluluğu olarak zorlu bir görev bekler. Anlatım tarzı olarak, Macondo’nun tarihini anlattığı romanının etkisinden bir an önce kurtulmalı ve kendini tekrar etmek gibi, sanat dünyası tarafından yadırganan bir durumun içinden kendisini çekmek zorundadır. Bu, bir çok edebiyatçının dikkat etmediği ciddi bir ‘sanat vicdanı’ sorunudur. Fakat artık maddi olarak rahatlayan Gabo, bir sonraki eserinde yeni bir tarz denemek için kendini daha dinç hissedecektir. Latin Amerika dünyasının en bilindik figürlerinden olan diktatörler konusuna eğilmek isteyecektir Marquez. Aslında Yüzyıllık Yalnızlık’tan önce bu konuda üç yüz sayfalık, halk mahkemesinde geçen bir müsveddeyi çöpe atmıştır. Başkan Babamızın Sonbaharı’na bu müsveddelerden hiçbir iz kalmayacak bir biçimde yeniden başlar. 1958 yılının ocak ayında saat sabah dörtte, General Marcos Perez Jimenes, sekiz yıllık diktatörlüğünün bitmesiyle hükümet konağından sessiz ve yavaşça, çamurlu postalları zeminde iz bırakarak başka bir ülkeye kaçar. Gabo da o zaman gazeteci olarak oradadır ve o gün bir diktatör hakkında yazmaya karar verir. Ardından gelen Küba Devrimi’nin ateşi de bu düşüncesini kamçılar.
The Social Dilemma
Facebook’un sorunlarından biri de şimdiye kadar yaratılmış muhtemelen en iyi ikna aracı olması. Bir diktatör veya baskıcı bir hükümet onunla ne yapabilir, hayal edin.
DİKTATÖRLER VE ZAAFLARI: ATATÜRK DİKTATÖR MÜDÜR?
Kendilerini yeryüzünde Tanrı'nın temsilcileri olarak sunan krallar yok artık. Yöneticilerin eskiden olduğu gibi bizi kandırması bile gerekmiyor. Onların oyununu oynamakla, bunu kendimiz gayet güzel yapıyoruz. Yöneticilerin yapması gereken tek şey, belli zaman aralıklarıyla, halkın hizmetinde olduklarını, halkın iradesini temsil ettiklerini
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü
25 Kasım’ın “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak benimsenmesinin temelinde trajik bir öykü yer alıyor. 25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kız kardeş Patria, Minerva, Maria Mirabel’in cesetleri bir uçurumun dibinde bulundu. Mirabel kardeşlerin, tecavüz
Reklam
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.