Cenâb-ı Hak Hazret-i Âdem’i yarattığında birer cevher olarak Hazret-i Âdem’in önüne aklı, hayâyı ve îmânı koydu. “Yâ Âdem! Bunlardan birini ihtiyâr edeceksin” dedi. Hazret-i Âdem aklı ihtiyar etti. Hayâ dedi ki; “Yâ Rabbi, beni akıl cevherinden ayırma.” Cenâb-ı Hak kabul buyurdu. Hayâ cevherini, akıl cevherine teslîm etti. Îmân dedi ki; “Yâ Rabbi, beni hayâ cevherinden ayırma. Hayâ cevheri olmayan yerde ben kalamam, kalmaklığıma da imkân yoktur.” Cenâb-ı Hakîm-i Mutlak îmânı hayâ cevherine teslîm etti.
Her kimde ki var hubb-i Hudâ lübb-i muhabbet
Allah’a eder cânını kurbân Ramazân’da
Dergâhe yüzün dut O kerem-kânına yalvar
Elbette eder derdine dermân Ramazân’da
Hubb-i Hudâ: Allah sevgisi.
Lübb-i muhabbet: Sevginin özü.
Elin çek meyl-i dünyâdan eğer âşık isen yâre
Muhabbet câmını nûş et asıl Mansûr gibi dâre
Misâfirsin felek bâğında kendin salma efkâre
Düşersin bir belâya sabrı kıl Mevlâ verir çâre
Felekde hâsılı insân isen bir cânı incitme
Günahkâr olma fahr-i âlem-i zî-şânı incitme
Bulaşma çirk-i dünyâya vücûdun pâk ü tâhirken
Güvenme mâl u mülk ü