SAVAŞ — DEVRİM — AŞK
20.Yüzyıl'ın henüz başları, çarlık emperyalizmi savaşta, halk isyanda. Çarlığın gözü uzakdoğuda, kulağı Petrograd'ta. Kazan fokurdamaya başladı. İşçiler başkaldırdı. Yitik bir devrim, bitik bir çarlık, ortalık karışık, bir de dünya savaşı. Şu gelen örgütlü bir hareketin ayak sesleri, senelerden bin dokuz yüz on yedi*, kızıla
Günümüz zamanı modern dünya olarak kabul ediliyor. Ya da günümüzün modern dünya olduğunu varsayarsak, köleliğin ve feodalitenin eski zamanlarda kaldığını mı düşünüyoruz? Bugünün İngilteresinde hala iki meclis bulunuyor; lordlar kamarası ve avam kamarası... Hollanda gibi ileri demokrasinin olduğu iddia edilen ülkelerde dahi halen krallık denilen
:))))) hangisi 😂😂
1 Klasik tepki: "Sıraya geç kardeşim."
2 Neoklasik tepki: "Şeker kardeşiim sıraya geçiver."
3 Realist tepki: "Sıra var."
4 Sürrealist tepki: "Sallandıracaksın bunlardan ikisini Kızılay'da bak bir daha yapabiliyorlar mı?"
5 Romantik tepki: "Beyefendi galiba sırayı görmediniz."
6 Modern tepki: "Efendim insanımız eğitimsiz. Halbuki Avrupa da..."
7 Postmodern tepki: "Sırana geç lan ayı!"
8 Uzlaşımcı tepki: "Acelesi olmasa öne geçmezdi, üzmeyin garibi..."
9 Devrimci tepki: "Altyapı sorunları çözülmeden halkımız sıraya geçmez. Devrim olunca herkes hizaya gelecek.
10 "Kaderci tepki: "İki dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar? Kısmetse hepimizin işi görülür."
11 Felsefeci (septik kuşkucu) tepki: "Ön ve arka kavramları görecelidir. O tarafın ön taraf olduğuna kim karar verdi? Öne geçtiğini zanneden, aslında arkaya geçmiş olabilir.
12 Kantçı tepki: "Efendim, algılanmayan şeyler yok demektir. Bakmayın o tarafa, adam yok olur."
Kötümser varoluşçu tepki: "Herkes bir gün ölecek. Onurlu bir şekilde bekleyin. Bir gün o adam da ölecek.
13 "İyimser varoluşcu tepki: "Sıkmayın canınızı, şu anın tadını çıkarmaya çalışın. Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze geçebiliyor."
Hümanist tepki: "İnsanlık bir bütündür. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için. Dolayısıyla birimiz öne geçince, aslında hepimiz öne geçmiş oluyoruz
Stefan Zweig’tan okuduğum bu kitapta Rönesans’ın öncülerinden biri olan 15.-16. yy’da yaşamış, Avrupanın aydınlanma çağına yön veren, Felemenk (Hollandalı) felsefeci Desiderius Erasmus’un hayatı konu alınıyor. Zweig’in “bir bakıma kendi portrem” dediği eseri..
Erasmus’un yaşamı boyunca verdiği mücadeleyi, onun Martin Luther ile karşı
Kitabın sadece başlığı bile, o kadar cok anlam barındırıyor ki...
Tarih boyunca sürekli bir yerlerde devrim yapıldı. Birçoğunun ortak özelliği, erkeğin yönetimini beğenmeyen bir grup erkeğin, erkeğe başkaldırırak elde ettiği kazanımlar olmasıydı.
Kadınlar?
Büyük şair
Nazım Hikmet Ran 'in dediği gibi "sofradaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadınlar"
Kadınlar hep unutuldu, bastırıldı, ahlak normları bahane gösterilerek sindirildi. Bütün hayatı evi, bahçesi ve ahır üçgeninde geçen kadınlar, ancak
Emma Goldman gibi yazarlar/düşünürler sayesinde sosyal alanlarda var olabildi.
(Bana padişahın eşlerinden, peygamberin kızlarından örnek vermeyin, ben taşradaki kadınlardan bahsediyorum. Kocası askere gidince kayinpederinin tecavüzüne uğrayan, gönlüyle evlenemeyen kadınlardan...)
Özellikle dinler.. Meryem Ana için Bakire denildi. Ama kimse İsa peygamber için Bakir İsa demedi.
İslamiyete baktığımızda, kadına değer verildiğini ancak 19. Yüzyılda, batılılaşma sayesinde fark etti. Yönetim sistemlerinin en hümanist olanı demokrasi bile, yüzyıllarca kadına oy hakkı vermedi.
İnançlı bir insanım ve kadının da erkek kadar yaşaması gerektiğine inanıyorum. Sanırım feminizm de özet olarak bunu söylüyor.
Annelerimizin de en az babalarımız kadar özgür olmasını istiyorum. Umarım bir gün olur.
"İçimde, mor salkımlı bir ev var, Beşiktaş taraflarında idi. Çocukluğum o evde geçti, gittim aradım, bulamadım, yanmış… Onu yazacağım..." diyerek başlar kitabına Halide Edib. Bu, küçükken yaşadığı mor salkımlı evin kaybı değildir sadece; kitabın ilerleyen sayfalarında görülecek, kişilerin ve içine doğulan memleketin de kaybıdır aynı
TEPKİLERİN SINIFLANDIRILMASI
KLASİK : “Sıraya geç kardeşim!”
NEOKLASİK : “Şeker kardeşim sıraya geçiver.”
REALİST : “Sıra var.”
SÜRREALİST : “Sallandıracaksın bunlardan ikisini Taksim’de bak bir daha yapıyorlar mı?”
ROMANTİK : “Beyefendi galiba sırayı görmediniz.”
MODERN : “Efendim insanımız eğitimsiz. Halbuki Avrupa’da….”
POSTMODERN : “Sırana geç lan ayı..!”
UZLAŞIMCI : “Acelesi olmasa öne geçmezdi. Üzmeyin garibi.”
DEVRİMCİ : “Altyapı sorunları çözülmeden halkımız sıraya geçmez. Devrim olunca herkes sıraya girecek.”
KADERCİ : “İki dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar? Kısmetse hepimizin işi görülür.”
FELSEFECİ (Septik kuşkucu) : "Ön ve arka kavramları görecelidir. O tarafın ön olduğuna kim karar verdi? Öne geçtiğini zanneden aslında arkaya geçmiş olabilir."
KANTÇI : “Efendim algılanmayan şeyler yok demektir. Bakmayın o tarafa adam yok olur.”
KÖTÜMSER VAR OLUŞÇU : “Herkes bir gün ölecek. Onurlu bir şekilde bekleyin. Bir gün o adam da ölecek. “
İYİMSER VAR OLUŞÇU : “Sıkmayın canınızı, şu anın tadını çıkarmaya çalışın. Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze geçebiliyor.”
HÜMANİST : “İnsanlık bir bütündür. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için. Dolayısıyla birimiz öne geçince, aslında hepimiz öne geçmiş oluyoruz.”
Bazı kitapların konusu ve yazılış şekli itibarı ile inceleme yapamadan geçemezseniz. İşte bizim SEFİLLER'imiz de böyledir.
Öyle cafcaflı kelimeler kullanarak bu incelemeyi uzun tutmayacağım ama kitabı okumayı düşünen olurda bu incelemeyi okursa kitap hakkında bir izlenim elde edebilir.
Bir kürek mahkumunun tahliye olarak başından geçen bir dizin
Karl Marx, Ludwig Feurbach için şöyle söyler: "Olumlu, insancı ve doğalcı (pozitif, hümanist ve natüralist) eleştiri Feuerbach'la başlar. Feuerbach'ın yazıları ne kadar az gürültü koparırlarsa, etkileri de o kadar kesin, derin, yaygın ve kalıcı olur. Hegel'in Phenomenologie'si ve Logik'inden beri gerçek kuramsal devrim yalnız onun yazılarında
Öğüt kitabı muamelesi görmüş bir eser olması hem Fromm adına hem de Fromm okurları adına büyük bir utanç olsa gerek. Bu yüzden cümleye öncelikle bu kitabın bir ''öğüt kitabı'' olmadığını belirterek başlamam gerektiğini hissetim.
Eser içeriğinde bir sınıflandırma yapmak gerekirse Fromm, hümanist etik, insan karakteri ve doğası, ahlak felsefesi ve
KLASİK TEPKİ: Sıraya geç kardeşim.
NEOKLASİK TEPKİ: Şeker kardeşim sıraya geçiver.
REALİST TEPKİ: Sıra var.
SÜRREALİST TEPKİ: Sallandıracaksın bunlardan ikisini kızılay da bak bir daha yapabiliyorlar mı?
Merhaba, Ben Saint-Simon. 17 Ekim 1760 yılında doğdum. Terazi burcuyum. Asaletim Adaletimdendir.
Bir çok olaya "Fransız" olduğumu söyleyebilir comte. İnanmayın ona. Her hocanın vardır öle yaramaz öğrencisi..
Her neyse işte 19 Mayıs 1825 de ölmüşüm.
Şimdi beni tanıdığına memnun olduğunu sanan
@kimya__hatun dan dinleyin beni :)
Saint