Felsefe Nedir? ve Filozof'lara Göre Felsefe. Alıntı.
1. Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir. Socrates (Ölüm: M.Ö 399) 2. Doğruyu bulma yolunda, düşünsel (idealist) bir çalışmadır. Platon (M.Ö 427-347) 3. Felsefe yapmak ölmeyi öğrenmektir. Karl Jaspers (1883-1969)
Hume (1711-1776)
"Sorumlu bir biçimde davranmak akılla değil, diğer insanların iyiliğini isteyen duygularla mümkün olur."
Sayfa 318Kitabı okudu
Reklam
Tümevarım
Şeylerin geçmişte oldukları şekilden yola çıkarak her zaman oldukları veya olacakları şekil hakkında sonuçlar çıkarmak için akıl yürüttüğümüzde, tümevarımsal olarak akıl yürütüyoruz. Örneğin, güneşin yarın doğacağına inanırız çünkü güneş geçmişte her zaman doğmuştur. Bunun gibi, tüm kitapların sayfaları olduğuna inanırız çünkü şimdiye dek gördüğümüz kitapların tümünün sayfaları vardır. Dünya hakkında sahip olduğumuz inançlarımızın çoğu, tümevarımsal akıl yürütmeye dayanır. Tümevarım, tümdengelimli akıl yürütme kadar kesin değildir. Örneğin, Sokrates bir insandır ve tüm insanlar ölümlüdür, o halde Sokrates ölümlüdür sonucuna vardığımızda tümdengelimli akıl yürütürüz. Bu durumda, gerçekler sonucu doğru kılar. Ancak tümevarımı kullandığımızda geçmiş hakkındaki gerçekler geleceğin nasıl olacağını belirlemez. Güneş, patlayabilir veya bir şekilde doğmayabilir. Tümevarımsal akıl yürütmeye başvurduğumuzda, kişi kanıtın sonucu gerektirmediğini savunabilir, ama o sonucu muhtemel veya kuvvetle muhtemel yapar. Fakat soru hâlâ ortadadır: Geleceğin, geçmişteki gibi olmayacağını değil de, olacağını varsaymak için hangi mutlak gerekçeye sahibiz? EK BİLGİLER: 1. David Hume (1711-1776) ilk kez tümevarımın sorunsalını ortaya attı. Tümevarımsal akıl yürütmenin bize gerçeklik yolunda rehberlik edeceğini düşünmek için hiçbir neden olmadığı sonucuna vardı. 2. 1950’lerde filozof Nelson Goodman (1906-1998), “tümevarımın yeni bilmecesi” olarak isimlendirdiği soruyu ortaya attı: Şeylerin hangi özellikleri tümevarımsal akıl yürütme için meşru temellerdir, ve hangileri değildir
İskoç filozof David Hume (1711-1776) problemi acımasız bir açık sözlülükle çok özlü bir şekilde ifade etmişti: "Tanrı kötü­lüklerin önüne geçmek istiyor da geçemiyor mu? O zaman aciz demektir. Elinden geliyor da, istemiyor mu? O zaman habis demektir. Hem elinden geliyor hem de istiyor mu? O halde bu kötülükler niye?" Bu noktada imdada evrim yetişir.
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
VE
Karl Jaspers
Karl Jaspers
'İN BENZEŞEN İNSAN ANLAYIŞI Hasan ÇİÇEK İnsan, tarih boyunca hem dış âlem, hem de kendisi üzerine düşünmüş ve araştırmalar yapmıştır. Hatta düşünce tarihinin belli dönemlerinde insan üzerine düşünme, dikkatleri insana çekme yoğunlaşır. Böylece
Aydınlanma ve Irkçılık: Zorunlu bir sentez? Eğer "ırkçılık kuramlarının" öncülüğü denebilecek birşey varsa bu utanç verici “kuramcılık” çabaları John Locke (1632-1704), David Hume (1711-1776) ve Immanuel Kant (1724-1804) gibi felsefeciler tarafından başlatılmıştır. Yalnızca beyaz ırk dışındaki insanlığı değil, ama insana bilgi yetisini yadsımalarında genel olarak insanlığı küçük düşüren bu üç "kuşkucu" felsefeci aynı zamanda Aydınlanmanın da birincil adlarıdır. Ve Aydınlanma boşinanca karşıtlığının yanısıra ilerlemeden yana, özgürlükçü, eşitlikçi bir dünya görüşü olarak da kabul edilir. Ama eğer ilerlemeyi politik boyutunda düşünürsek, bu düşünürler — Fransız ortakları olan Voltaire ve Diderot ile birlikte — despotizmde dururlar. Özgürlük ile ve insan hakları ile anladıkları şey "evrensel" olmak yerine kuramlarında kendileri tarafından sergilendiği gibi sınırlıdır. Ve bu aynı zamanda onlara bir evrensel politik "eşitlik" kavramını yüklenmesine izin vermez.
Reklam
Aydınlanma ve Irkçılık: Zorunlu bir sentez? Eğer "ırkçılık kuramlarının" öncülüğü denebilecek birşey varsa bu utanç verici “kuramcılık” çabaları John Locke (1632-1704), David Hume (1711-1776) ve Immanuel Kant (1724-1804) gibi felsefeciler tarafından başlatılmıştır. Yalnızca beyaz ırk dışındaki insanlığı değil, ama insana bilgi yetisini
David Hume ( 1711-1776)
Tanrının varlığı inanca konu olmaktan öte kanıtlanamaz.
David Hume ( 1711-1776)
Halkın mutluluğu en yüksek yasadır ( Salus populi suprema lex).
Felsefe ve bilgi konuları dışındaki her şeye karşı müthiş bir isteksizlik duyuyorum David Hume (1711-1776)
Sayfa 303Kitabı okudu
Reklam
Kronolojik-Alfabetik Liste-Güncellendi-14.10.19
Sıra no Bilinen Adı (Gerçek Adı) [Doğum-Ölüm] 1 Sushruta (Maharishi Sushruta) [Mö.1000-800 Y.] 2 Tales (Miletli
D. Hume (1711-1776) gibi bazıları “Pek kutsal olan dinimiz akıl üzerine değil de, iman (faith) üzerine kuruludur” diyerek, dinin dayanağının akıldan ziyade iman olduğu gerekçesinden hareketle, inancı reddetmek için rasyonelliğin hiçbir zaman temel olamayacağını ileri sürüyordu. Aksine Hume, inananln iman dairesinde yer almak için rasyonel değerlendirmeye ihtiyaç duymadığını söyler ve ona göre dindar insan, dinini izhar etmek için zerre kadar zorlanma hissetmez.”24, Bir kısım düşünürler ise, “bir şeye yetersiz kanıta dayalı olarak inanmak, herkes için, her zaman ve her yerde yanlıştır” iddiasındadır. 24 Richard Taylor. Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi IV (2004), Sayı: 1 & 291
İngiliz düşünürü David Hume (1711-1776) bir açıdan, tüm çağdaş düşünceci yanılgıların babası sayılabilir. Kantçı ve olgucu bilinemezcilik onun ürünüdür. Çağdaş düşünceci öğretileri geniş çapta etkilemiştir. Kant, onun, kendisini metafizik uykusundan uyandırdığını söyler. Eleştiricilik, olguculuk, yeni olguculuk, yararcılık, pragmacılık, varoluşçuluk vb. gibi birçok çağdaş düşünceci öğretiler, Hume’cu öğretilerdir.
Sayfa 281Kitabı okudu
agnostizm denince felsefe tarihindeki iki önemli isim gündeme gelir. Bunlardan birincisi David Hume (1711-1776), ikincisi ise ondan etkilenen ve ondan daha da ünlü olan Immanuel Kant'tır (1724-1804).
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.