Şair Fuzûlî şöyle der: Belâ zımnında rahat olduğun izhâr ider halka Felek bi-hüde hâr-ı huşkden gül-berg-i ter vermez Belanın, sana gönderilen nimetin ambalajı olduğunu şuradan anlamalısın: Hiç de gözüne hoş gelmeyen, kesip yakmak lazım bunu diye ters ters baktığın çalı -kasım ayında öyle görürsün çünkü- sabredersen mayısta güller verir. Ve anlarsın ki gözüne batan o dikenler aslında gülün habercisiymiş. Bela böyle bir şeydir: Nimetin habercisidir. Sabret, bekle, acele etme. Bu dünya iyilerle kötülerin, acılarla tatlıların karıştığı bir yer, varlık sebebi öyle. Yani onun için aceleci, peşinci olmamak lazım. Biraz sabırlı olmak lazım.. Belanın sayısız faydalarından biri bu ise biri de hak ettiğimiz ahiret cezasının dünyada hafifletilmiş olarak infazıdır ki öyle kazançlı öyle büyük bir iştir.
Sayfa 54 - Profil KitapKitabı okudu
Rexneyek Medyaîst
Li mi binêrin Ez hatim ez li van derên bê germî û têr mirov Li min binêrim ma ez vala hatim li vir Min binêrin goh bidin min Min bi ecibînin Ez hatim gotinên min jî bilî min dibe dermanê her kesan Ez hatim ez
Reklam
Aydınlanma'nın dili, yani onun lingua fronco'sı' Fransızca'ydı. Fransızca yayınlanmış olan her şey Avrupa'nın dört yanındaki eğitimli kişilere kolaylıkla ulaşıyordu. Orijinal metni Fransızca olmayan önemli yapıtlar hemen bu evrensel dile tercüme ediliyordu. Dünyadaki "yazın adamları"nın hepsi, kendilerini Fransız yazarların müridi ilan etmişti. İskoçya'dan David Hume ve Adam Smith'ten tutun, Amerikan kolonilerinden Benjamin Franklin ve Thomas Jefferson'a veya Milano'dan Cesare Beccaria'ya kadar bu böyleydi. "Hedefe ulaştıklarını" Paris salonlarına kabul edildikleri zaman anladılar. Kıta Avrupası'nın bütününde, saray çevreleri ve varlıklı burjuvazinin beğenileri için Fransa örnek teşkil ediyordu. Sussex'li bir toprak sahibi oğluna şöyle yazmış: "Fransızca bilen biri, kendini ifade etme sıkıntısı yaşamadan Dünya'nın her yerine seyahat edebilir, kendini bütün çevrelere hoş gösterebilir, ki bu başka hiçbir dil için geçerli değildir."
NTV Yayınları
Home office çalışanlar
Evde çalışmak, günlük hayata pek karışmamak belki fazla sorunlu biri yapmıştı beni; her şeyden rahatsızlık duyan ama bu rahatsızlıklarını da dile getiremeyen kuruntulu, korkak biri olmuştum belki de
376 syf.
10/10 puan verdi
Mükemmel bir psikolojik roman... Buck, Beyazdiş, Martin Eden, Prof. Standing, Kızılgöz ve şimdi de Wolf Larsen... Her biri ayrı bir hikâyenin baş kahramanları ama Martin Eden'den sonra Wolf Larsen'i de uzun bir süre unutamayacağım sanırım. İncelemeden önce kitabın bir noktasında kendi kalemimden bir anda çıkma isteğiyle gelen bir notu
Deniz Kurdu
Deniz KurduJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 20146k okunma
Japoncada, evlilik anlamına gelen sözcüklerden biri olan "Home-iri" "eve gece gizlice girmek" diye çevrilebilir, ve bu deyiş, ilkel halkların büyük bir bölümü arasında süregiden evlilik ilişkilerinin biçimini bize tam anlamıyla açıklamaktadır.
Reklam
294 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.