Geçen yıllar, bize öğretilen hukukla yaşanan hukuk sistemi arasında uçurum olduğunu ve bu uçurumda kaybolup giden ne ilk ne de son insan olduğumu öğretti. Bu ülkede ön kapıdan alınıp arka kapıdan bırakılan suçlular oldukça suçsuzların yatması normal.
Her mevsim kışı yaşayan,her gecenin üstünde kırıntı misali umut bulamayan insanlar, kader çıkmazlarının çemberlerinde kayboluyordu. Bir an dâhi gün yüzü görmeyen hayatları ıstıraplar içindeydi…
En yalın en sade bir sesle okuyucuya seslenmek. Hayatımız boyunca bildiğimiz tarihin aslında bilmediğimiz yönüne değiniyor ve aslında yaşanmışlığı ele alıyor...
Dünyaya geldiğimiz andan itibaren sanki deseni, formatı, ölçüleri, şekli belli bir elbise dikiliyor. Ben de (biz de) terzinin ölçü alırken bir öte bir beri dön demesi gibi dönüyorum, (dönüyoruz) bu elbisenin provası için, ne garip!